Header Ads

Beta Alfa Teta Delta ve Gama Beyin Dalgaları ve Meditasyon / Beden - Zihin - Ruh 15


Yeni bir SEN için yeni davranışlar geliştirmemiz gerektiğini konuşmuştuk hatırlıyorsan. Hatta yeni bir davranış için ne yapmamız gerektiğini de konuşmuştuk. Ve bu yeni davranışın bir alışkanlık, bir anlayışa dönüşmesi için yapmamız gereken en önemli şeyin tekrar etmek olduğunu da belirtmiştik.

Bu tekrar etme konusunu şöyle anlamanı istiyorum: ucu küt bir çiviyi çakabilmek için defalarca vurmak ve vurmak. Evet, bilinçli olarak seçtiğiniz bir davranış, yeni ve tanınmamış olduğu için aynı bu ucu küt çivi gibidir. Tam da bu yüzden tek seferde alışkanlık haline gelmez. Yüzeyde kalır ve tekrarlanmaz ise sökülür, unutulur ve kaybolur gider.

Ama senin de fark edeceğin üzere bu zahmetli bir yoldur. Böyle zahmetli olmasına rağmen neden sürekli önerilir peki? Çünkü akla en yatkın yöntem budur. Bu yönteme kimse itiraz etmez. Kimse bunun inandırıcılığını sorgulamaz. Ve bu herkes tarafından başarıya ulaşılabilecek en garanti yoldur. Az sonra bunun da nasıl gerçekleştiğini anlayacaksın.

Bir diğer etkili yol ise yükseltilmiş duyguları kullanmaktır. Bunu ise şöyle düşünebilirsin: Sivri uçlu bir çivi. Çivi ne kadar sivri ise o kadar az bir güç ile ve o kadar az bir tekrar sayısı ile onu çakmayı başarabilirsin. İşte niyetine ve duana ya da bilinçaltına eklemek istediğin bir anlayışa ne kadar coşku ekleyebilirsen süreç o kadar kolay ve hızlı tamamlanacaktır. Az sonra bunun da nasıl gerçekleştiğini anlayacaksın.

Ama benim sana asıl anlatmak istediğim, meditatif eylem ve nefesin öneminin ne olduğu. Çivi ile verdiğim örnekleri anladıysan eğer, şimdi bir şey daha düşünmeni istiyorum. Çivi yerine daha önceden yuvası hazırlanmış bir deliğe bir dişli vida takmak ne kadar zahmetlidir sence? Neredeyse hiç değil mi? Birçok vidayı herhangi bir alet kullanmadan parmakların ile bile sıkabilirsin. İşte meditatif hale geçmenin ve nefesin bize sağladığı şey budur. 

Ve son bir husus daha var ki onu da en son anlatacağım. 

Şimdi görselleştirmeni istediğim görüntü şu: Üst kısımda küçük bir zihin parçası var ve bu bizim "bilinç" dediğimiz %5'lik kısım. Altta ise çok daha büyük bir zihin parçası var ve bu da bizim "bilinçaltı" dediğimiz %95'lik kısım. Üst kısımdan yani bilinçli düşünceden alt kısma yani bilinçaltına kazımak istediğimiz bilgiler var ama asıl mesele şu ki bu ikisi arasında bir filtre var. Bu filtre ise bizim "akıl" dediğimiz "analitik zeka". İşte bu akıl koşullanmalarımızdan, şartlanmışlıklarımızdan, kabullenmelerimizden ve sınırlı inançlarımızdan oluşuyor. Bu filtreden geçiremediğimiz için anlayış bilinçaltına kazınamıyor.

Bu analitik zeka bir filtre olduğu için adı üstünde üzerinde delikler var ve bir elek gibi sağa sola hareket etmekte. 

Normal şartlarda bilinçten akan bilginin 100  birim olduğunu düşünelim. Analitik zekanın filtresi ve hareketi yüzünden bu 100 birim bilginin sadece 1 tanesi bilinçaltına inebiliyor. İşte bir bilgi ya da anlayışı bilinçaltına kaydedebilmek için 100 defa tekrar etmek zorunda olmamızın sebebi bu. İlk verdiğim ucu küt çivi örneği bu tekrar tekrar aynı davranışı yapmanın örneği idi. Tekrar konusu anlaşıldı ise diğer unsurumuza geçebiliriz. 

Yükseltilmiş duygular... Herhangi bir yükseltilmiş duygu ile desteklenen fikri ya da anlayışı bilinçten akan bilginin 100 birim değil 1000 birim olması gibi düşünebilirsin. Tabiri caizse tazyikli bir akış gibi. 1000 birim bilgi aktığı için bu kez analitik zeka filtresinden geçen bilgi 1 değil 10 birim olacaktır. Bu da normal şartlarda 100 tekrar ile kazanılan bilinçaltı kazıma işleminin bu defa 10 tekrar ile başarılabilmesi demektir. İşte bu da ikinci olarak verdiğim ucu sivri çivi örneğinin açıklamasıydı. 

Sıra geldi işimizi vida sıkmak kadar kolay hale getiren uygulamaya, yani meditasyona. Meditasyonda yaptıklarımızı sırayla inceleyip bunun sonuçlarına bakalım beraber. 

Analitik zekamız olağan bilinçli durumumuzda Beta dalga seviyesinde bir salınım yapıyor. Yani 15 Hz ile 30 Hz arası. Bu 1 saniyede 15 ila 30 defa titreşiyor demek. İşte bu yüksek titreşim esnasında bilinçten gelen bilginin analitik zekanın filtresinden geçmesi pek mümkün olamıyor.  Bu yüzden de çok tekrar yapmak gerekiyor.

Ama meditasyona oturduğumuzda gözlerimizi kapatıyoruz, sessiz bir ortam tercih ettiysek kulaklarımızı da kullanmıyoruz, sabit oturduğumuz için dokunma duyumuzdan da bir sinyal almıyoruz. Bu dikkat unsurlarının minimuma inmesi demek. Dikkat gerekliliği azaldığı anda beyin dalgalarımızın artık yüksek titreşimde kalmasına gerek olmadığı için frekans düşmeye başlıyor.

Bu ise titreşimi Alfa dalga seviyesine düşürüyor. Yani 7 ila 14 Hz aralığı. Bu da demek oluyor ki yeterince sakinleyebildiysek saniyedeki salınım 7 defalara kadar düşmüş. Bu aralıkta titreşim azaldığı için dolayısı ile bilinçli düşüncenin bilinçaltına nüfuz etme oranı ve olasılığı çok daha fazla oluyor. Tam da bu yüzden olumlama cümlelerinin bu sakinlik düzeyinde tekrarlanması önerilir. İşte bu aşama ucu sivri çivi ile örnek verdiğimiz aşama.

Ama bu aşamada devam etmek kolay değildir, çünkü bilinçaltı geçmiş ya da geleceğe dair düşünceler ile titreşimi yüksek tutmaya çalışır. Bunu yapmasındaki amaç birincil öncelik olarak bizi hayatta tutmak istemesidir. Bu ise dikkat seviyemizin yüksek olduğu Beta dalga seviyesinde kalmayı gerektirir. Bunun olmaması için ise en bilindik yöntem nefesimize odaklanmaktır. 

Nefesimize odaklandığımızda artık geçmiş üzüntüsü ya da gelecek kaygısı içeren düşüncelerin gelme ihtimalini ortadan kaldırıp, düşüncesiz bir alana gireriz. Buna düzenli ve bilinçaltının saldırılarından sıyrılmış bir şekilde devam ettiğimizde artık nefesimizin ritminin de yardımı ile dalga seviyemiz düşmeye devam eder. Eğer diyafram ile kaliteli ve uzun nefesler alma konusunda da biraz tecrübeli isek yeni bir seviyeye inebiliriz demektir.

Teta dalga seviyesi. Bu seviye 4 ila 6 Hz aralığıdır. Artık iç dünyamızın titreşimi ile uyumlanmaya başladık demektir. Ve salınım bu kadar yavaşladığında, özellikle 4 Hz seviyesine kadar düştüğünde artık bilinçli düşüncenin bilinçaltına ulaşması çok kolay olmaktadır. İşte bu seviye artık duanı ve niyetini ve arzu ettiğin gelecek versiyonunu bilinçaltına nakış gibi işleyebileceğin aşamadır. Bir vidayı sadece parmakları ile kolayca takmak şeklinde örnek verdiğimiz yer burasıdır işte. Ve bu aşamada nefese odaklanmayı sürdürmek önemlidir çünkü nefes odağımızı kaybettiğimizde seviye düşmeye devam eder.

0 ile 4 Hz arası ise Delta dalga seviyesidir. Ama bu seviyede artık bilinç kapanır ve uyku dediğimiz dinlenme haline geçeriz. Her ne kadar daha düşük bir seviye olsa da artık bilinçli düşünce olmadığından bilinçaltına etki etme şansımız kalmadığı için işlevsel değildir. Ama, evet burada bir ama var, eğer yeterince teta seviyesinde kalmayı ve nefesini daha da yavaşlatmayı becerebilecek eğitimin ve tecrüben varsa 2 Hz'e kadar düşsen bile hala bilinçli bir halde ve teta seviyesinde salınmaya devam edebilirsin. Bu da zaten en ideal durumdur.

Belki bu anlatımdan da anlamış olabilirsin ama henüz fark etmediysen ben yardımcı olayım, aslında her gün en az bir defa meditasyon yapıyorsun ama bunun ayırdında olmadığın için değerlendiremiyorsun. Evet, uyumaktan bahsediyorum. Her gece de olan şey bu aslında. yatağa yattıktan sonra, sırasıyla bu seviyeleri düşerek uykuya dalıyorsun. İşte bu sebeple yatmadan önceki 15 dakikanın önemli olduğu sürekli vurgulanır. Bedavadan uyuma demek istiyorum yani :). Lütfen başını yastığa koyduğunda, uykuya dalana kadar ne ise muradın, onu olmuşçasına hayal ederek gözlerini kapat, ta ki uykuya dalana kadar. Çünkü, eğer ekmek, şeker, kahve gibi bu süreci berbat edecek ya da çok kısa tutacak zehirlerle beslenmiyorsan, mecburen bu hayalin aklındayken tetadan geçecek ve deltaya ineceksin. Bu her gün elinde olan bir fırsat. Ve yine aynı şekilde sabah gözlerini açar açmaz yataktan fırlama. Çünkü henüz delta seviyesinden çıktığın için, sakince nefesini kontrol ettiğin sürece, alfaya yükselene kadar yaklaşık 5 dakika teta seviyesinde kalacaksın. İşte bu 5 dakika da hayalini zihninde canlandırmak için bedava ve zahmetsiz bir ayrıcalıktır senin için.

Bilinçaltına arzu ettiğin gelecek versiyonunu kazımayı başardığında artık bütün gün nasıl kalbinin atmasını sağlıyor, nefes almanı sağlıyor ise aynı şekilde, otomatik olarak sürekli o gelecek versiyonunun frekansında bir salınım yapacak. Ve emin ol bu artık o fiziksel gerçekliğin oluşmasında birçok şeyi çok ama çok kolay bir hale getirecek. İmkanlar ve yardım neden olduğunu bilmedikleri bir biçimde sana doğru koşa koşa gelecekler.

Gelelim en son anlatacağım dediğim kısma: Gama dalga seviyesi... Bu defa iş biraz sıra dışı hale geliyor. Eğer meditasyon becerini yeterince geliştirmiş, teta seviyesine inmeyi hızlandırabilmiş, ve o seviyede yeterince uzun kalabilmiş isen, bu yoğunluk artık mistik bir deneyime dönüşür. Bir noktada salınım birdenbire, sıçrama yaparak 30 ila 80 Hz ve hatta belki de 100 Hz aralığına fırlar. Gama dalga seviyesi dediğimiz aşama budur. Peki şimdiye kadarki sürecin işleyişine göre bu kadar yüksek bir titreşimde bilinçli düşüncenin hiçbir şekilde bilinçaltına inememesi gerekir diye düşünebilirsin. 

Bunu anlaman için şunu düşünmeni rica ediyorum: Bir madeni parayı hızlıca masanın üzerinde döndürdüğünü... Belirli bir hıza kadar madeni paranın bir yazı bir tura kısmını görürsün ama çok hızlı çevirdiğinde artık paranın arkasındaki nesneler görünmeye başlar. Para artık var ile yok arasında bir şeffaflıkta, bir seyrekliktedir. İşte bu seviyede de artık analitik zekan yani aklın, filtre olmaktan çıkar, seyrelmiş bir forma geçer daha doğrusu aklın gider. Artık analitik zeka olmadığı için küçük deliklerden de bahsedilemez, yol açıktır. Böyle bir durumda bilinçli zihnin düşüncelerinden ziyade, çok büyük ve bütün bilgiyi içeren, kozmik veri ya da kollektif bilinç akmaya başlar. İşte bu vecd ya da cezbe hali dediğimiz noktadır. 

İşte artık maddenin ardındaki hakikate ulaşabildiğin noktadasın. Şimdi "Aklını kaybet ki kendini bul, kendini kaybet ki aşkı bul" ya da "deli olmadan veli olunmaz" cümleleri sanırım biraz daha anlam kazanmıştır senin için.

Bu kadar anlattıktan sonra şunu sormak istiyorum. En ince detayına kadar meditasyon sürecini anlattım. Herhangi bir dine ait herhangi bir unsur duydun mu? Duymadın değil mi? 

Tamam o zaman, ben konuyu bağlayayım :). Eğer bu zihin pratiğinde ne kadar ustalaşırsan namazını o kadar meditatif bir hal ile kılabilirsin. Bir insanı en hızlı biçimde teta dalga seviyesine düşürecek düşünce Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmesidir. Ve sen bu hal ile namazda okuduklarını bilinçaltına yazarsan, artık koşulsuz sevgiden başka bir nokta yoktur varılacak ve işte o zaman AŞK olur. 11nci gün bunun tutarlılık içinde yapılacak en güzel örneklerinden birini paylaştım seninle. Şimdi o pratiği de neden önemsediğimi daha iyi anladığını düşünüyorum. 

İkna edici ve açıklayıcı olabildiğimi umuyorum. Yarın görüşene kadar seni sevdiğimi bil, namaz kıl ve beni dualarında unutma lütfen.

Blogger tarafından desteklenmektedir.