Header Ads

Karanlık Enerji : Evren Nasıl Yok Olacak / Popüler Bilim Türkçe 06


Günlerden bir gün evrenimiz ölecek, yok olacak ya da çökecek... Bir şeyler olacak işte, tam olarak bilemiyoruz. Peki bu neden olacak ve nasıl olacak? Ve tabii ki sonra ne olacak, bitecek mi her şey?

Ve asıl soru bunu bilebilir miyiz? 

Şunu biliyoruz ki evren genişliyor. Ayrıca hızlanarak genişliyor. Neden dersen, işte herkesin bayıldığı konu: Karanlık enerji. Karanlık enerji en garip fenomenlerden biri. İnanılan o ki, karanlık enerji bütün evreni kaplamakta.

1998'e kadar bildiğimiz şey kütle çekimdi. Hani topu atıyorsun yere düşüyor ya, işte o. Yükselen top bir noktadan sonra aşağı düşmeye başlıyor, yani sarkaç durumu.

Ama evrenin genişleme oranı artmaya devam ediyor. Bu şuna benziyor: Topu atıyorsun ama düşmek yerine sürekli hızlanarak yükselmeye devam ediyor. Hiç durmadan... Bu nasıl oluyor? Tam olarak bilmiyoruz ve 'karanlık enerji' dediğimiz de bu bilmediğimiz kısım.

Alışıldık bir biçimde bu karanlık enerji fikrini ilk ortaya atan Einstein. Ama sonra "olur mu böyle saçma şey" diye vazgeçen de Einstein. Ha :)... Albert işte. :)...  Günümüz astrofizikçilerinin geneli ise bu fikrin doğruluğuna daha doğrusu mantıklı olduğuna inanıyor ama nedir bu karanlık enerji, ne yapar, ne işler, nasıl davranır bilen var mı: Hayır :)... 

Bu genişleme ve hızlanmaya binaen birçok teori mevcut ama evrenin sonu için en meşhur üç fikir şöyle:

1. BÜYÜK YIRTILMA

Evren ilk yaratılışından itibaren itibaren genişlemekte. Açıklanamaz bir biçimde her yerde ve her yöne doğru eş oluşum gösteren bir uzayımız var. 

Bu durumda galaksilerin arasındaki uzayda genişlediği için birbirlerinden uzaklaşmaktalar. Ve aynı eş oluşum şeklinde galaksilerin kapladığı alandaki uzay da genişlemekte ve galaksiyi oluşturan nesneler arası uzaklık artmakta. Ama galaksilerin merkezindeki karadeliklerin kütle çekimleri çok büyük olduğu için dağılmamayı başarıyorlar. 

İşte "Büyük Yırtılma" senaryosuna göre genişleme hızı öyle bir noktaya ulaşacak ki artık kütle çekim bu hıza karşı yetersiz kalacak. Ve böylelikle galaksileri oluşturan dev tekil nesneler ayrılarak uzaya saçılacaklar. Ve onların arası da çok büyük bir hızla açılmaya devam edecek.

Sonra karadelikler, sonra yıldızlar, sonra gezegenler birer birer ölür. Hız öyle bir seviyeye gelir ki hepsi artık kendi içlerinde parçalarına ayrılmaya başlarlar.

Sonraki aşamada genişleme ışık hızına ulaşır ve artık atomlar bile bu genişlemeye karşı koyamayıp ayrışmaya başlarlar.

Daha sonra ise genişleme ışık hızından da büyük bir hale gelir ve böylece parçacık evreninden bahsedemez duruma geliriz. Artık birbirinden ulaşılamaz boyutlarda uzakta olan ve ışık hızından daha hızlı bir biçimde uzaklaşmaya devam eden bir yalnızlık evrenidir bu.

Sen de kendini çok yalnız hissettin mi?...

2. ISIL ÖLÜM VEYA BÜYÜK DONMA

Bu ikinci teorinin ilk teorimiz olan "Büyük Yırtılma"dan farkı şu: Evren sonsuza kadar genişlemeye devam ederken madde bir çözülme yaşamasa da çok ama çok ama çok ama çok uzun süreli bir ışınıma uğrar. Bunu anlamak için biraz entropiden bahsetsek iyi olacak.

Termodinamik yasaları ve entropiye göre bütün sistemler en yüksek yayılım durumuna doğru evrilir. Bunu şöyle düşünebilirsin: Lattenin iki farklı ısıdaki bölümleri zaman içinde birbirlerine doğru evrilerek tek bir ısıya sahip bir bütüne dönüşür. İşte bu ikinci teori de tam da bunu anlatıyor.

Yani; evren genişledikçe madde de yavaşça yayılacak ve bir zaman geldiğinde artık yıldızları oluşturan gaz bulutları ortadan kalkacak ve tüm evren kapkaranlık olacak. Trilyonlarca yıl içinde (çok uzun olduğunu söylemiştim) Hawking Işıması'ndan dolayı karadelikler de dağılacak.

Tüm bunlardan sonra sadece seyrek bir biçimde fotonlardan oluşan bir evren kalacak ve zaman içinde bunlarda çözünmeye devam edecek. 

İşte böylesine uzun bir sürecin sonucunda da entropi maksimum seviyeye çıkacak ve artık evrende tek bir etkileşim bile sağlanamayacak noktaya gelinecek. Yani, evren "sonsuz dek" ölmüş olacak.

3. BÜYÜK ÇÖKÜŞ VEYA EVE DÖNÜŞ

Bu en sevdiğim senaryo. 

Evrende sanılandan daha az bir karanlık enerji olması ve dolayısı ile zamanla karanlık enerjinin azalması ile kütle çekim evrenin hakim kuvveti haline gelebilir. Yani bu demek oluyor ki bilmem kaç trilyon yıl sonra evrenin genişlemesi önce yavaşlayıp sonra durabilir.

İşte bu noktada kütle çekim hakim kuvvet haline geldiğinde işler tersine dönecek demektir. Evren bu kez küçülmeye başladığında önce galaksiler birbiri ile içiçe geçmeye başlayacak. Evrenin küçülmesi ısınında dah küçük bir hacimde toplanması demek. Bu da evrenin her yerinde ısının artması demek.

Büyük çöküşten yüzbin yıl (100.000) önce arkaplan ışıması yıldızların yüzey sıcaklığından bile fazla olacak. Dolayısı ile yıldızların ateşi de fırına atılmışçasına harlanacak :). Bu öyle bir seviyeye gelecek ki büyük çöküş gerçekleşmeden önce atom çekirdekleri dahi parçalanacak ve devasa karadelikler her şeyi yutacak.

Bu dev karadelikler evrendeki tüm kütleye sahip karadelikler haline gelecek ve büyük çöküş gerçekleşmeden sadece bir an önce artık tüm evren yutulmuş olacak. Ve artık tüm evren tek bir hacime çökmüş olacak.

Bu senaryonun en sevimli olma sebebine gelirsek, büyük çöküş teorisi bunun bir döngü olduğunu, bu çöküşün yeni bir big bang başlatarak tekrar genişleme ile yeni bir evren oluşumunun başladığını ve bu döngünün geçmişte defalarca tekrarlandığını savunur.

---

Bunlar en geçerli üç teori olmakla birlikte, bunlar gibi yüzlerce teori var. Bunları deneyimleme şansımız olmadığından bilmemiz de pek mümkün görünmüyor. Belki de sorulması gereken asıl soru bizim aydınlanmamızı sağlayabilir:

"En doğrusunu kim bilir?"

Blogger tarafından desteklenmektedir.