Header Ads

Düşünce Bağımlılığı ve Düşünme İptilası / Eckhart Tolle Türkçe


Bazı antropologların söylediği bir şey var ve sanırım haklılar: 
İnsanlar ilk düşünmeye başladığında çok şaşırdılar ve ilk başlarda bazı tanrıların onlarla konuştuğunu düşündüler. Bunun bir kısmı dilin gelişmesiydi ve bu yüzden dil aslında ilk olarak insanların kafasında oluşmaya başladı.

Ve binyıl boyunca ses ve sesli iletişim o kadar çok yaygınlaştı ki, bu insanların kimlik duygusunu devraldı. 

Düşünmenin ortaya çıkmasından sonra bile uzun bir süre hala insanoğlunun varlığında hislere dayanan, doğal ve kökü tabiata bağlı duygusal bir varoluş hakimdi. 

Zihin Modu

Fakat bu binyıl ve belki de daha fazla bir süre, düşünce onları kapladı ve kapladı. Yavaş yavaş zihin moduna döndüler ve artık varlıkları derinlerdeki hislerine değil kafalarındaki sese dayanır hale geldi.

Günümüzde bağımlılıklar hakkında çok fazla konuşma ile karşı karşıyayız. Birçok insan birçok şeye bağımlı halde. Burada sadece uyuşturucu madde bağımlılığından bahsetmiyorum. Demek istediğim her türlü maddeye, her türlü "şeye / şeylere" olan bağımlılık. 

Ama şu var ki en büyük bağımlılığın birçoğumuz farkında değiliz. Çünkü bu bağımlılık hakkında ne haber ne de başka bir yayın göremiyoruz. Bu "düşünce bağımlılığı", düşünmeye olan bağımlılıktır. Ve en ilginç yönü de buna bağımlı olan kişinin bu bağımlılığından haberi yoktur.

Gerçek Bir Bağımlılık

Bu gerçek bir bağımlılıktır ve diğer bağımlılıklar gibi kurtulması zor olabilir. İçki içmeyi bırakamadığın, sigaradan vaz geçemediğin, yemek yemeden duramadığın gibi düşünmeyi de durduramazsın. Çünkü düşünme bağımlılığı bunların hepsinden daha büyük bir bağımlılıktır.

Sende sahte bir benlik duygusu oluşturmuştur ve düşünce özdeşleşmiş haldesindir. Bu sebeple birçok kimse düşünmeyi bırakma konusunda pek isteksizdir. Düşüncelerine inanır, iç dünyanda ve dış ortamında düşünme eylemi olmadan varlık gösteremeyeceğini sanmaktasındır ve ne yazık ki tüm bunları ruhsal olarak bilinçsiz bir düzeyde kabul etmektesindir.

Bir de ego yükü var tabii... Sen egosun... Tanımlamadığın düşüncelerinden ibaretsin...


Sen Farkındalıksın

Ve özgürlük her zaman olduğu gibi farkındalık ile gelir. Bir an gelir ve yıllardır ama yıllardır aynı düşüncelerin kafandan geçip durduğunu fark edersin. Ve bunların başına gelenler değil sadece düşündüklerin olduklarını fark edersin. Ama sen düşünce değilsin.  Sen farkındalıksın.

Ve burada düşüncenin farkında olmak bir düşünce değildir. Bu bir düşünceye üzerinde parlayan bir ışık varmışçasına bakma yeteneğidir. Ben buna saf ya da koşulsuz bilinç diyorum.

Düşünce bir biçim haline gelmiş bilinçtir. Şöyle tarif etmek gerekirse, bilinç engin bir okyanus ise düşünme eylemi bu okyanusun yüzeyindeki dalgalar ve dalgalanmalardır. Her dalganın ve dalgalanmanın kısa bir ömrü vardır. Her düşünce de aynı şekilde geçicidir ve bağımsız bir varoluş gibi davranır.

Kimlik Duygusu

Ve sonra olan şudur: Düşünce ile özdeşleşirsin ve bu kimlik duygunda ciddi işlev bozukluklarına yol açar. Düşünmek benlik duygunu düşündüğün her türlü şeyden inşa eder. Zihnin sana kendinden bahseder. Kendinle ilgili fikirler, görüşler, bakış açıları geliştirir. Böylece kim olduğuna dair düşüncen bu düşünme eyleminden kaynaklanır.

Kolektif zihin diye bir şey vardır ve bu yüzden birçok düşünce aslında sana ait olan düşünceler değildir. Kolektif bilinçte ortaya çıkarlar ve enerji varlıklardır. Ve farkındalığa ulaştığında bu sadece senin zihnin için yararlı değildir. Artık kolektif zihnin bütünlüğü için de faydalı bir etkin vardır. Sende farkındalık ortaya çıktığında insanlığın kolektif bilincinde de ortaya çıkar. Yani bu sadece kişisel bir şey değildir. Aynı şekilde senin zihnini ele geçiren düşünce de kişisel değil yani tamamen sana ait değildir. Kişiselmiş gibi davranır ama bu insanlığın kolektif aklıdır.

Ego ise düşünceler ile özdeşleşmedir ki aslında düşüncelerden bağımsız, düşünceler dışında kendi başına bir ego yoktur. Zihninden geçen düşünceler, bulunduğun kültürün ve insanlığın kolektif bilincinden aldığın düşünceler onu oluşturur. Onlar sana ait düşünceler değildir, onları kolektif bilinçten alırsın. Çok büyük bir çoğunluğunu... Ve böylece bu düşünme ve düşünceler ile özdeşleşme egoyu doğurur. Ortaya çıkan her düşünceye inanır ve kim olduğun ile ilgili fikir sorulduğunda bunu yine sana kim olduğunu söyleyen şeyden çıkarım yaparak cevaplarsın.

Düşünce ile Özdeşleşme

Düşüncelerimizle sürekli özdeşleşme eğilimindeyiz. Eğer düşüncelerim ile özdeşleşirsem, ben kimim? Eğer aklımda ortaya çıkan düşünceler "ben" değilse, düşüncelerle özdeşleşen kim ya da ne? 

Şimdi... Bilinç olmadan hiçbir düşünce var olamazdı. Bilinç düşünce formlarının göründüğü ışıktır. Bu nedenle, herhangi bir düşüncenin orada var olabilmesi için düşüncenin göründüğü bilincin ışığı olmalı, aksi takdirde düşünce olamazdı. Yani özünde kim olduğun düşüncenin arkasındaki bilincin ışığıdır. Ve buna dikkatinizi verebildiğiniz zaman, ki böyle bir seçeneğiniz var, bu başlı başına bir farkındalıktır. 

Alışılmış düşünce kalıpları her zaman dikkatinizi çekmek ister. Her düşünce şöyle seslenir: "Önemli... Dikkatini bana ver... Beni takip et..." Ve sonra bir olumsuz düşünce daha, sonra bir diğeri ve sonra bir diğeri daha... Bu böylece sürer gider.

Dikkatine İhtiyacı Var

Her düşüncenin manyetik bir çekimi vardır. Önceliğiniz sizi nereye götürmek istediği olmamalı. Çünkü bilincin daha fazlasını istiyor, büyümek istiyor. Küçük bir varlıkken büyümek için dikkatine ihtiyacı var. 

 Bunu öğrendikten, bu farkındalığa vardıktan sonra düşüncenin istediği yere gitmene imkan vermeden ortaya çıkmasına izin verebilirsin. Artık sorun yoktur, sakin olabilirsin. Özdeşleşmiyorsundur artık. 

Düşünce ile özdeşlemeden çıkmak, gerçekliğin artık sadece kavramsal bir gerçeklik olmasının anahtarıdır. Artık istediğin kişi ile yargılamadan tanışabilir, istediğin fikre herhangi bir dayatma olmadan gönlünü açabilirsin.



Eckhart Tolle Türkçe Dublaj / Seslendirme

Eckhart Tolle Türkçe Altyazılı



Blogger tarafından desteklenmektedir.