Header Ads

Ol Deyince Olan Olur Olduran Oldurur / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 16


Az Çaba Yasası hakkında konuşurken ilk korktuğum şey, mücadelecilik  bağımlılığı yüzünden itiraz görmesiydi. Bunun dışında ise, ikinci bir yanılgı olarak, yasanın bir tembellik öğretisi olarak algılanması...

Bunun önüne geçmek için dün hayat hikayesine baktığımız şeftali arkadaşa tekrar bakalım istersen, bu defa biraz daha yakından ve derinden.

Dalından düşme konusunda hiçbir çaba sarf etmeyen şeftalimiz aslında hiçbir şey yapmıyor değildir. O ana kadar çok güzel bir şeftali olmak için milyonlarca hücre bir araya gelmişti. Elinden gelen en güzel şeftali haline gelmiş ve bu şeftalinin ağırlığı ile kendini yer çekimine bırakmış idi. Aslında yere düşmesini sağlayabilecek bir ağırlığı vardı. Ama o, yere düşmek mi, bir çocuğun öğün lezzeti mi, bir çiftçinin sevinci, bir kuşun ya da bir pazarcı esnafının rızkı olmak arasında bir hedefe sahip değildi. Sadece olabileceği en güzel şeftali olmuştu ve razıydı. Tam da bu rızasından dolayı yardım geldi; olması gereken zamanda, olması gereken şiddette bir esinti, olması gerektiği gibi onu dalından kopardı.

Bu yardım sayesinde artık toprak ile buluşmuştur. Çok güzel bir şeftali olduğu için yumuşak dokusu parçalanmış ve çekirdeği ile birlikte düştüğü yere güzelce tutunmasını sağlamıştır. Yere düşmesiyle kendi yoluna ve yolculuğuna başlamıştır artık. 

Olabildiği en güzel şeftali olduğu için kolayca salar suyunu, kurur ve çürür. Bu günlere gelmesinde çok payı olan toprağa borcunu ödeyebilmektedir artık. Tüm organik yapısı ve mineralleri tam da bugün için biriktirmiştir. Kendisine yurt olan toprağı daha güzel bir hale getirmek için her şeyini verir. Hem toprağa, hem canlılara ve tüm canlılığa... Ve tabii ki iyiliğin karşılığı muhakkak iyiliktir, bu da karşılıksız kalmaz. Bu sayede hem toprak, hem güneş, hem rüzgar, hem bakteriler ve irili ufaklı bir çok yer canlısı ona yardım etmiş, içindeki hazinenin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.

Bedeninden sıyrılan çekirdek, özü ile birlikte halvettedir artık. Beslenme yok, sulanma yok, sert kabuğun içindeki özü karanlıkta, hiçbir şey yapmadan ve dirençsiz ve teslim... Beklerler... Olabileceği en güzel şeftali olduğu için kabuğu bu bekleyişe hazırlıklıdır. Serttir, dayanıklıdır, toprağa tutunacak bir yüzeye ve geçirgen olmayan bir bütünlüğe sahiptir. Bütün bunlara sahip olabilecek bir gayret, şimdi bu sabredişin mimarıdır. Nelere sahip olduğunu bilen çekirdek, hiçbir şeye sahip olamadığını da hiç kimsenin sahipsiz kalmadığını da bilir. Sahiplerin sahibine bırakır kendini... Teslim ve dirençsiz...

Çünkü, her şey de olduğu gibi, sahip olanların da en güzeli ve en sevgilisi, yine ve şüphesiz, Malik-ül Mülk olan Allah'tır.

Özü karanlıkta 40 hafta geçirmiştir. Toprak altına inmişlerdir. Ne yağmurlar, ne baskılar, ne böcekler ne çeşit çeşit canlılar gelmiştir de o kabuğu kimse geçememiştir. Çünkü bugüne kadar olması gerektiği gibi olmuş ve teslim olmuştur. Halvet hak edene görünür. Böylece karanlıkta 40 hafta geçiren çekirdeğe yine yardım gelir. Sıcaklık -4 dereceye iner. Hiçbir yer altı canlısının güç yetiremediği kabuk "dosdoğru" bir çizgiyle açılır. Kendiliğinden... Dosdoğru yolda olanın her işi de dosdoğru olduğu gibi. 

Özü açığa çıkmıştır artık. Özünü bulan suyunu da bulur. Topraktan süzülen temiz su öze iner. Şimdi yolda yürüme vaktidir. Adım adım, kök kök, dal dal, yaprak yaprak... Varmak istediği menzile uzar da uzar, yükselir de yükselir.

Bu yolculukta da önce teslimdir filiz, güneşi kabullenir, suyu kabullenir, rüzgarı kabullenir, sıcağı, soğuğu, ışığı, karanlığı, günleri, haftaları, ayları, mevsimleri kabullenir. Hiç şikayeti olmaz, hiçbir direnç göstermez, fidan olur.

Fidan olmanın sorumluluğunu alır. Yapraklarını açar, dallarını uzatır. Hiçbir şeyi, hiç kimseyi, hiçbir camlıyı suçlamaz. Yapması gerekeni en iyi şekilde yapar. Olması gerektiği gibi olur, ağaç olur.

Ağaç olmanın, oldurulmanın kıymetini bilir. Hiçbir ikna ve ispat çabasına girmez. Savunmaz kendini teslim olur. En hayırlısı olmuş olandır. Olur... Tomurcuk olur, çiçek olur, meyve olur. 

OL DEYİNCE OLUR...

OL DEYİNCE OLDURUR...

Çünkü, her şey de olduğu gibi, güçlülerin en kuvvetlisi, her şeye gücü yeten, yine ve şüphesiz, Kaviyy olan, Kadir olan Allah'tır.

...

Şeftalinin içinde gizli dervişi gördüğümüze göre :), yarın "ol deyince olduran" sırrına bakalım mı beraber? Çabaladığımızda veren Rabb'im nasıl ve ne zaman çabalamasak da verir, mucize dediğimiz yardımların arkasında neler yatar, hibeler nasıl gelir? 

Blogger tarafından desteklenmektedir.