İmkansızı Başarmak: Herkes Yapabilir / Jim Kwik Türkçe 05
"En yüksek performans, biyolojimizin bize karşı değil, bizim için çalışmasını sağlamaktan başka bir şey değildir."
İmkansız olanı yapmak ne demek?
Başkalarının imkansız olduğunu düşündüğü şeyi yapma kapasitenin sınırlarını zorlamak istiyorsan, o zaman bu konuşma senin için biçilmiş kaftan. İmkansızın mümkün olduğu anları 30 yıl araştırdıktan sonra, araştırmacılar başarının gerçekten bir sözdizimi olduğunu ortaya koyuyor.
İMKANSIZI TANIMLAMAK
İmkansızın mümkün olduğu anları araştıranlar, daha önce hiç yapılmamış olanı yaparken insanların beyinlerinde neler olduğunu anlamak için sinirbilim ve psikoloji araçlarını kullanıyor.
Derin bir travmanın üstesinden gelmek, yoksulluktan çıkmak, sevdiğimiz şeyi yapmak için ödeme almak veya gençsen, nasıl erkek ya da kız arkadaş edinilir veya nasıl partner olunur gibi, bireyler olarak bizim için imkansız olduğunu düşündüğümüz şeyler, bizim "küçük imkansız" dediğimiz şeylerdir. Bunlar A noktası ile B noktası arasında tipik olarak net bir yolu olmayan ve istatistiksel olarak küçük başarı olasılıkları gösteren şeyleri içerir.
"Hiç yapılmamış" bir şeyi yapmakla ilgileniyorsan, bu da "büyük imkansız" dediğimiz şeydir.
“Büyük imkansız”a ulaşmanın tek yolu, birbiri ardına “küçük imkansız” ları başarmaktır. Hiç kimse “büyük imkansız” yapmak için yola çıkmaz, “küçük imkansız”ı yapmakta gerçekten başarılı olurlar ve bu neredeyse otomatik hale gelir. “Büyük imkansız” sadece ertesi gün olan şeydir.
En yüksek performans, biyolojimizin bize karşı değil, bizim için çalışmasını sağlamaktan başka bir şey değildir. Olağanüstü şeyler yapmış hiçbir olağanüstü insan bu şekilde başlamaz. Herkes gibi başlarlar, ancak biyolojilerini onlara karşı değil, onlar için nasıl çalıştıracaklarını bulmuşlardır. Bunu yaptığında, turbo desteği muazzamdır.
BAŞARININ SÖZ DİZİMİ
İnsanlar dış zorlukların taleplerini karşılayabilmek için iç dünyalarını elde etmek zorundadırlar. Hepimizin içsel motivasyonları var, yani merak, tutku, amaç... Bunların hepsi tek bir sistemin parçalarıdır ve belirli bir düzende ve belirli bir şekilde çalışmak üzere tasarlanmıştır.
Merak bizim temel motivasyonumuzdur. Ücretsiz olarak odaklanmana neden olur hem de çok az çabayla veya hiç çaba göstermeden. Merak, tutkuya dönüştürülmek üzere tasarlanmıştır ve tutku, bizden daha büyük bir amaca bağlanmak üzere tasarlanmıştır. Bir kez amacına sahip olduğunda, o amacı gerçekleştirmek için özerkliğe ve özgürlüğe ihtiyacın vardır. Bu amacı takip etme özgürlüğüne sahip olduğunda, sistemin bu amacı iyi bir şekilde takip etmek için ustalığa veya beceriye ihtiyacı vardır.
Bu yol tamamlandığında, biyolojimizin talep ettiği 3 kademeli bir hedef belirlemesi vardır. İnsanlar hedef belirleyen makinelerdir. İnsan vücuduna doğru hedefleri verirsen, yol boyunca işin çoğunu senin için yapacaktır, ancak bunu belirli bir şekilde yapman gerekir.
Hedeflerine kilitledikten sonra, cesaret seviyelerine ihtiyacın var. 6 farklı cesaret seviyesi vardır. Tüm bunları bir araya getirip çalıştırdığında, akışa geçersin. Akış ise optimum performanstır. Elimizden gelenin en iyisini hissettiğimizde ve elimizden gelenin en iyisini yaptığımızda oluşan bir bilinç halidir. Motivasyon, üretkenlik, öğrenme, odaklanma ve cesarette muazzam bir artış gözlenir. Üzerinde çalıştığın her şey akış durumunda güçlendirilir.
Sistemin çalışmak üzere tasarlandığı şekilde, içsel motivasyonlarını sıraya koymaya ve hedefleri doğru sırayla belirlemeye başladığında, her şey için bir turbo destek sağlayan çok fazla akış elde etmeye başlarsın. Hepimiz yapbozun bu saydığım parçalarını duymuşuzdur, ancak son 5-10 yılda sinirbilim, tüm sistemi ve düzgün çalışması için nasıl tasarlandığını tanımlayabildiğimiz noktaya kadar ilerlemiştir.
Öncelerde pek çok üst düzey performans sahibi, bunun çoğunu sezgisel olarak yapabildi, şimdi araştırmacılar süreci kısaltmak için yeterince bilgi sahibi. Hepimiz yapabiliriz ve bunun için başarının bir sözdizimi vardır.
En yüksek performans, yatırım gibi çalışır. Her gün birazcık eklemek çok şeye yol açar. "Büyük ölçüde dönüştürücü amaç" dediğimiz şeyle sonuçlanacak 3 hedef düzeyi vardır.
- Üstün görev düzeyinde hedefler. Örneğin: “İnsanlık tarihindeki en büyük yazar olmak istiyorum.” Bu çok iddialıdır.
- Çok zor hedefler. Örneğin: “Gazetecilik diploması almak istiyorum.” ya da “Öğrenme üzerine bir kitap yazmak istiyorum.” Bu ise yaklaşık 5 yıla kadar bir disiplin süreci gerektirecek bir hedeftir.
- Net hedefler. Örneğin: "Bugün yapmam gerekenler şunlar." Bu ise sadece bir yapılacaklar listesidir.
Önemli olan şu: Tüm hedefler aynı yönü göstermelidir. Net hedefler, çok zor hedeflere, çok zor hedefler ise üstün görev düzeyinde hedeflere işaret eder.
Doğru şekilde yüksek ve zor hedefler belirlersen, otomatik olarak motivasyonunda %11-25 artış sağlar. Hedefler, cesaret ve içsel motivasyondan oluşan bu motivasyon üçlüsünü bir araya getirdiğinde, “saldırganlık alışkanlığı” geliştirirsin. Bu, herhangi bir zorluğa dayanma ve boyun eğme yeteneğidir. Zorluklar yükseldiğinde, birinci sınıf saldırganlar tereddüt etmez, içgüdüsel olarak dayanır ve kabullenirler.
Şunu bir düşün:
Çoğu insan herhangi bir iş gününde yaklaşık 5-6 zorlukla karşı karşıya kalır ve her bir zorlukla ilgili ne yapılacağı konusunda 5-10 dakika kararsız kalır. Her bir zorluk başına 5 dakika = Günde 25 dakika = Haftada 3,5 saat = Yılda 3,5 hafta eder. Motivasyonunu düzgün bir şekilde sağlayarak, kendini rekabette böylece 3,5 hafta öne geçirirsin. Hayatımızın bir parçası olan şeyleri üreten ve icat edenlerin, en iyi performans gösterenlerin nasıl daha hızlı ilerlediğini merak ettiysen, işte tam böyle.
BÜYÜK OLMAK
Büyük olmaya hazırız. Büyük olmaya kararlı olduğumuzun kanıtı, büyük olmamanın aslında bizim için kötü olduğudur :).
Depresyonun 8 ana nedeni vardır ve bunlardan ikisi tüm dikkati üzerine çeker: Genetik ve Travma
Tek başına genetiğin depresyona neden olamayacağı araştırmalar ışığında ortaya çıktı. Çoğu zaman travma, travma sonrası stres bozukluğuna değil, travma sonrası büyümeye yol açar. Diğer 6 ana nedenden biri, bireyin tutkusu ve amacı ile uyumlu olmayan anlamlı iş eksikliğidir. Abraham Maslow, “İnsanlar her ne iseler, o olmalıdırlar” demiştir.
Süreci doğru bir şekilde yürüttüğümüzde, elde edilebileceklerin çok fazla bir sınırı yoktur. Sınırsız olmak mükemmel olmakla ilgili değildir, mümkün olduğunu düşündüğünün ötesine geçmekle ilgilidir. Gerçekten neler yapabileceğimize dair hiçbir fikrimiz yok, ancak herkes için en yüksek performans mümkün.