Çamur Önce Kendi Ellerini Kirletir / İçimden Geldiği Gibi 13
Gündeliğimizin içinde birbirimizle konuşmak ve fikir alışverişinde bulunmak da var değil mi? Sosyalleşmek denilen ve bol bol yapmamız gerektiği söylenen, telkin ve tembih edilen bir şey bu. Peki, açık yüreklilikle soruyorum: Gerçekten memnun musun çevren ile konuştuklarından ve konuşma eyleminden? Daha doğrusu şu: İnsanlar birbiriyle konuşuyor mu yoksa birbiri ile tartışıyor mu? Yani, seni tam olarak tarafsız bir biçimde saygı ve sevgi ile dinleyen, ne söylersen söyle sana olan saygısını ve sevgisini kaybetmeden, tertemiz bir dinleyişe sahip kaç kişi var hayatında, onu soruyorum.
Sana değer vererek, seni önemseyerek konuşan birileri mi var yoksa kendi yetişme tarzını ve içinde büyüdüğü kültürün, geldiği mahallenin doğrularını sana kabul ettirmeye çalışanlar mı? İçinde bulunduğu günlerde meşhur ya da trend olmuş; reklam, dizi veya film replik veya sloganlarındaki kaba ve kırıcı tabirleri kullanmadan konuşan kaç kişi var peki? Bir de “errrrrkeklerrrrr” var di’ mi, ağır abiler? Höd Höd konuşmayı marifet sayan beyefendiler :)...
Bir de diğer yönünden bakalım mı konuya? Biz memnun olmadığımız bu hallere ne kadar giriyoruz? Acaba bize dönen bu kötü tavır daha önce ektiğimiz tohumların hasadı olabilir mi? Belki de yaydığımız enerjinin yansımasını görüyoruzdur karşımızdakinde. Susmayı, kendimizi olumlu bir şekilde ifade edebilmeyi ya da karşıdakinin yerine kendimizi koyabilmeyi düşünürsek bir şeyler değişebilir bence. Hiçbir şey sebepsiz değil, bunu konuştuk defalarca. Dolayısı ile gördüğümüz, karşılaştığımız, maruz kaldığımız tavır da öyle ya da böyle, ya bizim eserimiz ya da bizim öğretmenimiz.
Konu dönüp dolaşıp yine “tevhid”e geliyor. Her şeyden memnun olmayabiliriz, her şey bizim istediğimiz gibi olmayabilir ama her şeyin “BİRR” olduğunu bilir ve inanırsak, ve tabii ki anlarsak, aslında her olanın bir şeylerin ve bütünün daha iyi olması için gerçekleştiğini içselleştirebiliriz. Bu içselleştirme sağlanırsa, o zaman soracağımız soru: “Bu oluş bana ne öğretiyor?” olacaktır. Doğru soru sorulduğunda ise cevaplar bizi daha iyi yapacak bir şekilde gelir. Canlılar arasındaki etkileşim ve ardıllıktan, fizik yasaları ve kimyasal reaksiyonlara kadar, derinler ne kadar incelenirse ilahi plan ve tasarım kendisini o kadar belli eder. Belki de belgesellerde görüp de hayret ettiğimiz kusursuz dengenin gündelik hayatımızda da olduğunu kabul etmenin zamanı gelmiştir. Doğadaki canlılık nasıl birbirini desteklemek ve devam ettirmek adına mükemmel bir sıralama içinde ise, davranışsal ve bilinçli yaşam yetenekleri en gelişmiş tür olan insan ve sosyal hayat için de aynı birbiri ardınalık ve birbiri içinlik geçerlidir.
Peki, konuşmanın başına dönersek, kaba konuşan, sözlü ve hatta bu bağlamda fiziksel şiddet uygulayan biri masum mudur? Tabii ki hayır! Demek istediğim rahatsız edici olan durumun, hayatın bize bir sebepten ötürü meydan okuması olduğunu, diğer bir deyişle bir imtihan olduğunu fark edip içindeki dersi ve hediyeyi bulmamız gerektiğidir. Karşı tarafın aksiyonu elimizde olmayabilir ama “re-aksiyon” bizim kabiliyetimiz ve sorumluluğumuzdur.
Bazen çok zor olduğunu biliyorum ama öğretici olması da bu zahmetinde saklı zaten. Öncelikle şunu adet edinmek önemli: karşındaki içinde bulunduğu rahatsız edici tavır veya tutumu “bilmediği” için sergiliyor. Bilseydi yapmazdı. Bunu ona ifade etmek genellikle büyük fayda sağlar. Ve her ne kadar davranışı kötü ya da olumsuz olsa dahi bu kişiyi kötü yapmaz. Özünde hepimiz aynı Güzel Allah’ın kulları olduğumuza göre, sevgi ile yaklaşmayı birincil öncelik olarak gütmemiz birçok kavga ya da ayrılığı önleyecektir. Dediğim gibi zor olduğunu kabul ediyorum ama yapılamaz değil. Her türlü sevgi dolu yaklaşımına rağmen karşı taraf ego (nefs) tarafından esir alınmış bir halde sana aynı olumlu tutum ile karşılık vermiyorsa da uzaklaşmak ve suskun kalmak senin için çözümü sağlayacaktır.
Bariz bir gerçektir ki, kötü er ya da geç kendi pisliğinde boğulur. Bu da onun öğretmeni olur. Aynı pisliğin üzerine bulaşmaması için senin yapman gereken aynı şekilde karşılık vermemek ve üzerine sıçramaması için uzaklaşmaktır. Çamura çamurla karşılık vermek isteyenin önce kendi elleri kirlenecektir.
Şunu anlamak her şeyin çözümü niteliğinde olabilir: Sana konuşan o “kişi” değildir, ona konuşan sen değilsin.