Header Ads

Kahve Diyorum! İçmesen Daha İyi Olacak / Sadhguru Türkçe Dublaj


Biraz şu kahve üzerine konuşalım istiyorum. Malum, hepimizi alıştırdıkları melanetlerden biri olan kahve...

Sabahları uyanıyorsun, zaten modern hayatın dayattıkları yüzünden zamanında yatıp zamanında kalktığını düşünemiyorum, ve kalktığında baygın bir maymun ya da tembel hayvanı gibi oluyor halin, biliyorum :). Ama iki yudum kahveyi içtiğin anda her şey berraklaşıyor değil mi?

Bedenimizin işleyişini biraz düşünmeni istiyorum. Herhangi bir besini yiyor, hazmediyor, onu dönüştürüyor ve enerji elde ediyorsun. Ama kahve içtiğinde böyle olmuyor. Daha ilk yudumda, BUM!, enerji patlaması gibi...

Oruç

Sence bu, kahvede yanlış bir şeyler olduğuna işaret etmez mi? Şöyle anlatmak istiyorum: Oruç tutmuşsundur mutlaka. Oruç tuttuğunda şunu yaşarsın. Beslenmen gerektiğinde kendini aç ve yorgun hissedersin. Ama yemez ve kısa bir süre beklersen, vücudun bir miktar enerjiyi salar ve kendine gelirsin. Aradan üç ya da dört saat geçer, yine kendini aç ve yorgun hissedersin, yemezsin ve vücudun yine bir miktar enerji salarak seni normal haline getirir.

Bu şekilde sistem normal hale gelir ve eğer sağlıklı bir yetişkin isen, yeterli miktarda su içtiğin sürece bu şekilde 8 güne kadar sorunsuz bir şekilde devam edebilirsin.

Ama uyarıcı ve bağımlılık yapan bir şeyler tüketiyorsan iş değişiyor. Vücudun, enerji için yağ adapte bir beden, muazzam bir şekilde enerjiyi yağ olarak depolar ve enerji ihtiyacında bu depolardan enerji ihtiyacını karşılar.

Mahmurluk

Ama sabah kahve içtiğinde, bedeninin bu mahmurluk durumu ile baş etmesine izin vermiyorsun, onun işini yapmasına fırsat vermiyorsun, onun yapması gereken işi kahve ile çözüyorsun. Bu mahmurluk için bedenin kendisi bir çözüm üretse, bu konuda tecrübe kazanacak ve bu çözümde ustalaşacak. Ve her defasında bu mahmurluktan kurtulmanı kolaylaştırarak zaman içinde bunu kesin bir çözüme ulaştıracak. Ama sen onu tembelleştiriyorsun. Peki ertesi sabah yine maymun gibi uyandığında beynin sana ne diyecek biliyor musun?: "Kahve iç, kahve! İyi böyle" :)... 

Aynı şey karbonhidrat bağımlılığı için de geçerli. Sen enerjini yağlarından sağlamak üzere mükemmel bir sisteme sahipken, her öğünde ekmeksiz bir şey tüketmez isen, hamur işlerine kafanı sokarsan, kolay olduğu için ha bire makarna tüketirsen... Açlık durumlarını beklemesi gereken ve bu durumlarda yağ depolarından enerji çekmesi gereken bedenin, çok daha kolay olan ve hemen sindirilebilen karbonhidratlardan enerjiyi alarak bu alışkanlığını kaybedecek. Yağ adapte bir vücut olmaktan karbonhidrat adapte bir beden haline dönüşecek. Ve ne olacak biliyor musun: Sabah 5 tane poğaçayı gömmüş olsan bile öğlen kurt gibi acıkacaksın. Ve bu artarak devam edecek. Her acıktığında beynin sana ne diyecek biliyor musun?: "Ekmağanan (Ekmek ile) yi! Ban, ban,  suyuna ban!" :)...

Şeker

Şeker konusuna hiç girmek bile istemiyorum aslında. İhtiyacın olan şekerden fazlasını aldığın da, inüsilin seviyen artacak. Yani şekeri sindirebilen inüsülin olduğu için pankreasın normalden çok fazla inüsilin salgılayacak. Normalden çok fazla inüsilin salgıladığın için hücrelerin filtrelerini daraltıp inüsiline karşı direnç oluşturacak ve şeker sindirimin bozulacak. Bir sürü şeker artacak, bunlar da ne olacak: 

  • a.) göbek yağları
  • b.) basen yağları
  • c.) organ çevresi yağları
  • d.) hepsi

Sanırım sen doğru cevabı biliyorsun. Şeker en hızlı enerjiye dönüşen madde olduğu için karnın acıktığında beynin sana ne diyecek biliyor musun?: "Ayy şekerim düştü, bir çokomel atayım ağzıma" :)... Şekerinin düşük olması gerekiyor zaten. Çünkü vücudunda yaklaşık olarak 5 ila 7 litre kan bulunurken, bu kandaki şeker miktarı bir çay kaşığından az. Daha rahat anlaman için şunu da belirteyim 7 litre 28 su bardağı demek. Bi' gözünde canlandır istersen.

Karnın Doyana Kadar

İşte bunları vücuduna sokmaya devam edersen ne olacak? Sistemin çalışmasını ve disiplinini bozduğun için, yaradılışından gelen mucizevi düzeni sarstığın için, Herhangi bir öğünü iptal ettiğinde ya da ertelemek zorunda olduğunda; başın ağrıyacak, tadın kaçacak, öfkeli ve sıkıntılı olacaksın, odaklanma kabiliyetin sıfıra yakın olacak, verimsiz, huysuz, mutsuz olacaksın. Ta ki karnını doyurana kadar.

Bunun etkisi her geçen gün artacak. Bu da seni manevi, ilahi, ruhani ve yüksek bir varlık olmak yerine, tüm hayatı yediğine içtiğine bağlı, beslenemediğinde huysuzlaşan vahşi, hayvanımsı ve ilkel bir varlık haline dönüştürecek.

Artık sen hangisini kendine yakıştırıyorsan.

Blogger tarafından desteklenmektedir.