Header Ads

Tüm Hayatını Kökten Değiştirecek Bir Alışkanlık / Bob Proctor Türkçe 17


Seninle dünyanı tam anlamıyla değiştirecek bir alışkanlık oluşturmak hakkında konuşmak istiyorum. Bu alışkanlığı uzun zaman önce edindim ve sana da anlatacağım, inan bana dünyam gece ile gündüz arasındaki fark gibi değişti. Benim için çalıştı. Senin için de işe yarayacaktır. 

Biliyor musun, karar vermek çoğu insanın asla gerçekten öğrenmediği bir şeydir ve bunun iyi bir nedeni var. Beni dikkatli dinle çünkü sana burada daha önce hiç bakmadığın bir şey göstereceğim. Bir kitap benim için her şeyi değiştirdi. Bu kitapta, Napoleon Hill'in Düşün ve Zengin Ol kitabında, 15 bölüm var.

Bir tam bölüm "Karar" konusuna ayrılmış. Şimdi diyebilirsin ki, ben de karar veririm. Gerçekten mi? Küçük şeyler yapabilirsin, ama gerçekten önemli olanları yapar mısın? Hayatta her istediğinin peşinden mi gidiyorsun? Hayatta istediğin her şeye sahip misin? Gerçek şu ki, insanların sadece yüzde üçü gerçekten yaşamak istedikleri gibi yaşıyor, sürmek istedikleri arabayı sürüyor, yapmak istedikleri gezilere çıkıyor ya da yaşamak istedikleri evlerde yaşıyor.

Çoğu insan bunu yapamaz ve neden yapamadıklarını sorduğunda sana bir kilometre uzunluğunda bir dizi neden sunarlar. Hepsi çok pratik ve çok makul görünür ama aslında bunu göze alamazlar. Gerçek şu ki, para, kazanmayı öğrendikten sonra dünyadaki en kolay şeydir. Eğer karar vermeyi bir alışkanlığa dönüştürürsen, yapamayacağını düşündüğün bir sürü şeyi nasıl yapacağını öğreneceksin.

Yaptığımız şey, kişiliğimizin gerçekten anlamadığımız bir yanını keşfetmek. Napoleon Hill, "Kararları çabuk ve kesin olarak verenler ne istediklerini bilirler ve genellikle elde ederler. Hayatın her alanında liderler hızlı ve net bir şekilde karar verirler. Lider olmalarının en büyük nedeni budur" diyor.

Ayrıca, "Dünyanın, sözleri ve davranışlarıyla nereye gittiklerini bildiğini gösteren insanlara yer açma alışkanlığı olduğunu" söyler. Ve burada neden çok iyi bir nedenle zorluk çektiğimizi açıklamaya devam eder. Kararsızlık genellikle gençlikte başlayan bir alışkanlık. Gençler ilkokuldan, liseden ve sonunda üniversiteden geçerken, belirli bir amaç olmaksızın alışkanlık kalıcılık kazanır.

Tüm eğitim sistemlerinin en büyük zayıflığı, kesin karar verme alışkanlığını ne öğretmeleri ne de teşvik etmeleridir. 

Kendimizin fiziksel olmayan bir yönüne göz atmalıyız. Lincoln, Başkan Lincoln bunu çok iyi ifade etti: "Gördüğün ve dokunduğun şeylere inanmak hiç bir şekilde inanç değildir, gayba inanmak ise bir zafer ve bir nimettir" demiştir. Bir karar vererek, çoğu insanın sahip olduklarını bile bilmediği yetileri kullanarak görünmeyen tarafımıza gideceğiz.

Einstein "Sezgisel zihin kutsal bir armağandır" ve "Mantıklı zihin sadık bir hizmetkardır" demiştir. Ve ayrıca "Biz kula hürmet eden, hediyeyi unutan bir toplum yarattık" demiştir. Peki hizmetkar olan nedir? Bizim duyusal faktörlerimiz. Görebilir, duyabilir, koklayabilir, tadabilir ve dokunabiliriz. Peki duyular ne için? Dış dünyamızla iletişim kurmamıza ve haberleşmemize yardımcı olmak için.

Ama fiziksel dünyanın fiziksel olmayan dünyanın tezahüründen başka bir şey olmadığını biliyorsun. Bu doğru. Doğru bir şekilde baktığımızda, her birimizin cebinde mucizeden başka bir şey olmayan bir şey var. Küçük bir cep telefonu. Ay'a ilk roketi fırlatan bilgisayardan daha fazla güce sahip. Bunu bir düşün. Ve ben onu cebimde taşıyorum.

Bununla sana bir resim gönderebilirim ve onu alırsın, hem de benim göndermemle eş zamanlı olarak. Bütün bunlar nasıl oluyor? Oluyor çünkü kendimizin fiziksel olmayan yanıyla uğraşabiliyoruz. Sadece saf güçle uğraşıyoruz ve bu güç bize hediye edildi. Bize hiçbir canlıda olmayan bir şey verildi.

Bu yüksek yeteneğe hepimiz sahibiz. Algın, hafızan, hayal gücün, iraden, aklın ve sezgin var. Bir an için algını değiştirmeni istiyorum. Yakın arkadaşım merhum Wayne Dyer, bunu çok iyi ifade etti. "Bir şeye bakış açını değiştirdiğinde, baktığın şey de değişir" dedi. Algını değiştir.

Çoğu insanın karar vermemesinin nedenini biliyor musun? Çünkü oraya nasıl varacaklarını göremiyorlar. Bu yüzden hayatları asla gerçekten değişmiyor. Sen bir enerji kütlesisin ve frekanslarda çalışıyorsun. Sen busun. Kirlian fotoğrafçılığı tarafından çekilmiş karelere bir bak. Etrafında bir enerji parıltısı var. İçinde yaşadığımız bu fiziksel şey bir enerji kütlesi.

Fiziksel olmayan tarafından bahsediyorum. Frekans bir titreşim seviyesidir. Titreşimin evrenin doğal bir yasası olduğunu biliyorsun. Her şey titrer. Hiçbir şey dinlenmez. Bir hareket okyanusunda yaşıyoruz. Şimdi, sonsuz sayıda frekans var. 

Titreşim seviyeleri, dediğim gibi, frekanslar olarak adlandırılır. Sen ve ben frekanslar üzerinde düşünüyoruz. Şimdi, gerçekten dikkat etmeni istediğim yer burası. Bunu anlarsan, bunu etkili bir şekilde kavrarsan hayatın değişebilir, çünkü benimkini kesinlikle değiştirdi. Bir frekans üzerinde düşünürüz ve düşündüğümüz frekans elde ettiğimiz sonuçları belirler.

Geleceğe bakmak için yeteneklerimizi kullanabiliriz. Hayal gücümüzle geleceğe gidebilir ve bir yıl sonra kendimizi nerede olmak istiyorsak orada görebilir ve sonra bunu bugüne getirebilir ve olmak istediğimiz kişi gibi davranmaya başlayabiliriz. Öyleyse, geri dönüp buna tekrar bakalım. Varmak istediğim bir yer var ve oraya gideceğim diyeceğiz.

Şimdi, kararlar alıyoruz, ama sonra diyoruz ki, hmm, henüz başlamayacağım. Parayı bulur bulmaz bunu yapacağım. Genç bir çiftle konuştum. Onlarla Toronto'da bir otelde oturdum ve bir ev satın almak istediklerini söylediler. Ben de dedim ki, dışarı çık ve bir tane al. "Ev alamayız" dediler. "Hiç paramız yok." Paraya ihtiyacın yok dedim. Bana oldukça tuhaf baktılar. Paraya ne gerek var, evi satın alma kararını henüz vermedin zaten. Görüyorsun ya, kararını verene kadar paraya ihtiyacın yok. 

Biri seyahate çıkmak istiyorum, parayı bulur bulmaz gideceğim diyor. Seyahate çıkmaya karar vermek için paraya ihtiyacın yok. Her şey yoluna girer girmez kendi işimi kuracağım. İşler asla doğru olmayacak. Bir karar vermelisin. Karar verdiğinde her şey değişmeye başlıyor. Aşağıda bir frekansta düşünüyorsun ve dolayısı ile elde ettiğin sonuçlar da o seviyede oluyor.

Gitmek istediğini söylediğin yere gitmek istiyorsan, o frekansa girmelisin. Gerçek şu ki, oraya gitmeyi düşünmüyorsun aslında. Mevcut sonuçların tekrar etmesine izin veriyorsun. Düşünceni o seviyede tuttuğun sürece, aynı sonuçları tekrar tekrar alacaksın. Yüksek frekansta düşüncelerini geliştirmelisin.

Çünkü ancak o frekansa çıktığında aklına gelecek olan düşünceler ve şeyler seni oraya götürecek.

İrade senin yüksek kabiliyetlerinden biridir. Einstein'ın bahsettiği şey buydu. İrade sana diğer her şeyi dışlayarak bir şeye odaklanma yeteneği verir. Bir şeye odaklandığında, o yüksek frekanstasın demektir. Bunu nasıl yaptın? İlk önce oraya gitmek için bir karar vermelisin. Zihnin ve düşüncelerin hedefin ile aynı frekansa odaklanmalıdır.

Bunu nasıl yaparız? Adanmış bir karar vererek. Ben oraya gidiyorum! Ve adanmış bir karar verdiğinde, bu geri alınamaz. Geri dönemezsin. Geçmişi kapatıyorsun. Bu yüksek frekans üzerinde düşünmeye başlarsın ve olmak istediğin kişi gibi düşünür ve hareket edersin. Kulağa saçma mı geliyor? Ama büyük başarıların sahiplerinin yaptığı şey buydu.

Sir Edmund Hillary ile çalışma şansım oldu. Auckland, Yeni Zelanda'dan bir arıcıydı. Everest Dağı'na tırmanan ilk kişiydi. Oraya varana kadar o dağın zirvesine nasıl çıkacağını bilmiyordu. Aklında tuttuğu görüntüye güveniyordu sadece. Sen de aklındaki görüntüye güvenmelisin.

Olmak istediğin kişi gibi düşünmelisin. O yüksek frekansa çıkmak için bir karar gerekir ve kararı verdiğin anda her şey değişmeye başlar. Ama yapabileceğine inanmalısın. İnancın herhangi bir durumla eşleştiği an, o durum daha yüksek bir frekanstır. İnancın herhangi bir frekansla eşleştiği an, onunla kaynaşırsın ve bu birlik, olayların, planların, koşulların ve koşulların aktivasyonu ile sonuçlanır. Şeyler olmaya başlar.

Bu yeni bir bilinçli farkındalık halidir ve artık farklı bir frekansta çalışıyorsundur. Çevrendeki insanlardan çok fazla destek bekleme. Ne yaptığını bilmiyorlar. Muhtemelen senin biraz delirdiğini düşünecekler. Ama, kendi dünyanda eğer gözlemci sen isen, dış realitenin hayal gücünün modeline göre şekillendiğini göreceksin.

Güzel gerçeği bilmek ister misin? Bu, katkısız bir sihir gibi çalışır. Akışı kontrol etmeni istiyorum. Sana doğru akan düşünce enerjisi var. Sana doğru ve senin aracılığınla özgürce akıyor. Bağlantı kurduğu her şeyi geliştirdiğinden emin ol. Tüm bu gücü şimdiye kadar içinde kilitli tuttun.

Kullan onu. İstediğinin peşinden git. O kadar kolay değil, ama sana bir şey söyleyeceğim. Kesinlikle buna değer. Karar vermeyi bir alışkanlığa dönüştür. Ve bunu yaptığında, her şey değişir. 

Bak benim akademik bir eğitimim yok. Herhangi bir iş deneyimim de yoktu. Sadece bir karar verdim ve patladım, gittim :). Ve her şey yerine oturmaya başladı. Farklı ülkelerde, farklı şehirlerde ofisler açtım. Her türlü parayı kazandım. Uyurken bile para geliyordu, sen de yapabilirsin. Aslında bunu bir sisteme dönüştürürsen, uyanıkken harcayacağından daha fazlasını uyurken kazanabilirsin.

Karar... Dünyanı bu değiştirecek.

Blogger tarafından desteklenmektedir.