Header Ads

Ustasından Bolluk Bereket Dersleri: Allah'a Bırak / Bob Proctor Türkçe 33


Kaç kez aşılmaz gibi görünen bir sorunla karşılaştın ve sessizce çözüm için bir başkasına “verebilmeyi” diledin. Ya da hiç oturup gün boyu hayal kurarak -zihninin ekranında muhteşem görüntüler oluşturarak- belli bir miktar paran olmasını dileyerek, egzotik bir yere seyahat etmeyi ya da muhtemelen her zaman sahip olmak istediğin otomobili satın alabilmeyi umduğun oldu mu? Bize istediğimiz şeyleri verecek ve istediğimiz gibi yaşamamıza izin verecek bir "sihirli formül" olsaydı harika olmaz mıydı? Evet var ve zaman başladığından beri var. Bu nedenle, istediğin şeylere -hepsine- sahip olabilirsin ve eğer bu konuşmalardaki fikirleri düşünce tarzının bir parçası haline getirirsen onlara sahip olacaksın; unutma, yaşam tarzının bir parçası…

İfade edilen fikri gerçekten anladığını derinden hissedene kadar bu bölümü -gerekirse 100 defa- tekrar tekrar dinlemeye karar ver. Çünkü bu bölümde sana sunulan fikri kavrayamazsan, konuşmaların geri kalanının senin için pek bir değeri olmayacak. Ancak, bu bölümü bir kez anladığında, sanki zihninde muazzam bir ışık yanmış gibi olacak - hayatını gerçekten aydınlatacak - ve bir daha asla eskisi gibi olmayacağını anlayacaksın. Hiçbir kişi, şey veya durum seni bir daha asla korkutamayacak. Boş dilek günlerin sona erecek. Mutluluk, sağlık ve refah, hayatının tüm günlerinde seni takip edecek ve geri kalan yıllarını yeni anlayışını herkesle; dinlemeye ve öğrenmeye zaman ayırmaya istekli olan herkesle paylaşmak isteyerek geçireceksin.

Bununla birlikte, yeni farkındalığını paylaşmaya çalıştığın birçok insanın buna hazır olmadığının da farkında ol. Aslında, on kişiden dokuzu, formülünü –Bırak, Allah’a Bırak– onlarla paylaştığın zaman, gülecek ve diğerlerine tuhaf olduğunu söyleyecektir. Bunun farkında olmalısın, çünkü her gün karşılaştığın insanların büyük çoğunluğu, Allah’a, koşup getirmesi ve sonra istediklerini onlara teslim etmesi gereken kozmik bir hizmetçi gibi davranmaktadır. Bu kişiler, yalnızca bir kerecik, “Allah’ım lütfen bana şunu al” veya “Allah’ım bana şunu ver” gibi belirli düşünceleri zihninde dile getirdiği için, istediklerini alacaklarına yanlış bir şekilde inanırlar. Ama ne yazık ki, bu insanlar duanın gerçek doğasını bilmiyorlar ve daha da trajik olanı anlamıyorlar bile!

Potansiyel Her Zaman Her Yerde

Şunu anla - bu evrende kendin de dahil gördüğün her şey sonsuz bir gücün ifadesinden başka bir şey değildir. Bu güç sonsuza kadar senin içine ve senin aracılığınla akıyor. Bilim adamları sana her şeyin enerji olduğunu söyleyecektir. Ben ise her şeyin O olduğunu söylemeyi seçiyorum. 

Bırak, Allah’a Bırak

Yüzyıllar boyunca gerçek düşünürler olan seçilmiş bir grup insan olmuştur. Bu bireyler her zaman kozmosun boşluklarına nüfuz eden ve dolduran bir gücün olduğunu ve çevrende gördüğün her şeyin bu gücün bir ifadesi olduğunu biliyorlardı. Güç, genellikle yasa olarak adlandırılan çok kesin bir şekilde çalışır. Başka bir deyişle, her şey tek bir kaynaktan gelir ve bu kaynak gücü her zaman birey, yani sen aracılığıyla akar ve çalışır. Biraz farklı bir şekilde ifade edersek, oluşturduğun imaj sana hayatın fiziksel düzleminde (sonuçların) sadece bir şekilde gelebilir ve bu yol Yasayla ve İnanç yoluyladır.

Yasa ve kanun olarak adlandırıp durulmasının bir sebebi var konuştuklarımızın. Lütfen şimdi söyleyeceğimi derinden bir kavrayışla anlamaya çalış:

“Bir kanun var; tüm nimetlerin dayandığı bu dünyanın temellerinden önce cennette geri dönülmez bir şekilde hükmedilmiş olan.

Ve Allah'tan bir nimet elde ettiğimizde, bu, onun dayandığı kanuna uymakla olur."

Bu gerçeği ne kadar çok anlarsan, yaşam kaliteni artırman o kadar kolay olacaktır. 

Clarence Smithison'ın Hikayesi

Birkaç yıl önce, Chicago, Illinois'de çalışırken, Clarence Smithison adında bir adamla yakın arkadaş oldum. Clarence hiçbir şekilde ünlü olmadığı için adını daha önce hiç duymadığına eminim. Aslında o kadar mütevazı bir insan ki, insanlarla dolu bir odaya girse, muhtemelen onu fark etmezsin bile. Yine de, Clarence Smithison'da onu tanımaktan zevk aldığım en dikkate değer bireylerden biri yapan tanımlanamaz bir kıvılcım var. Bu anlaşılması güç kaliteyi belirleme girişiminde, şu hipotezi geliştirdim: Clarence Smithison, kendi varlığı içinde, tüm bu bölümün dayandığı ilkeyi, yani, eğer bir kişi Allah’a tevekkül edecekse (yani, amacına ulaşması için olması gereken her şeyin gerçekten olacağına inancın varsa), her şey mümkün hale gelir.

Bir gün Clarence ile yüz yüze geldim ve ondan inanç hakkındaki görüşünü ve daha spesifik olarak, kişisel olarak neden bu önemli niteliğe sahip bu kadar refaha sahip göründüğüne dair açıklamasını, benimle paylaşmasını istedim. Doğası gereği bana konuyla ilgili karmaşık bir felsefe geliştirmediğini açıkladı. İnanç hakkında inandığı her şeyin basit bir tanımla özetlenebileceğini söyledi; ve ona kendi hayatındaki denemelere ve sıkıntılara dayanmak için ihtiyaç duyduğu gücü veren bu tanımdı. "İnanç," dedi, "görünmeyeni görme ve inanılmaz olana inanma yeteneğidir ve inananların, diğer kitlelerin imkansız olduğunu düşündüğü şeyi almasını sağlayan da budur." Bu özel tanıma aşık oldum ve Clarence benimle ilk paylaştığından beri sayısız insanla paylaştım.

Aslında, inancın tarih boyunca her zaman mucizeler meydana getiren şey olduğuna dair aklımda kesinlikle hiçbir soru yok. O, Allah ile Sen arasındaki bağlantı halkasıdır ve bu nedenle, fiziksel olmayan en değerli varlığındır. Gerçekte, tüm yaşamın boyunca inşa edeceğin veya başaracağın her şeyin temel taşıdır.

Bugün görece olarak çok az insan, kendine olan inancının (kendinin ruhsal, mükemmel olan parçasının) başarı ile ne kadar ilgisi olduğunun farkındadır, çünkü insanların büyük çoğunluğu asla inancı gerçek bir ilahi güç olarak düşünmez. Ancak gerçek şu ki, İnanç yalnızca gerçek bir güç değil, aynı zamanda karşılaşacağımız en büyük güçtür. Aslında, hayatın boyunca başardığın her şeyin şu ikisi ile doğru orantılı olacağını söyleyecek kadar ileri gidebilirim:

  1. yoğunluk ve
  2. inancının devamlılığı.

Bu konuda Davut ve Calut’un hikayesine bir göz atmanı şiddetle tavsiye ederim. “Allah’a bırak ve tevekkül et” ilkesini kabul ederek ve amacına ulaşmak için olması gereken her şeyin -Davud gibi- olacağına inanarak, sen de hayatındaki “devi” başarıyla fethedeceksin (yani imajının tezahürüne uygun zamanda fiziksel olarak tanık olacaksın). Görüyorsun ki, arzularımızı elde edemeyen bizlerin sorunu, bunu yapma yeteneğimizin olmaması değil, her şeyi dikte eden “Allah’a bırak ve tevekkül et” ilkesinde saklı olan inançtan yoksun olmamızdır. Hedefimize ulaşmamız için gerekli olan gerçekten gerçekleşecektir.

Her birimizi besleyen bu güce, tüm kaynaklar veya herhangi bir şeyle bağlantı kurmak için içimizdeki büyük ruhsal hazneye kolayca girebileceğimize inanmıyoruz. Ancak bu bağlantıyı kendi zihninde kuramazsan veya her şeye gücü yetenden doğan ilahi özgüvenden yoksunsan, asla istediğin gibi olamazsın ya da hak ettiğin şeye sahip olamazsın. Tüm duaların cevapsız olarak sana dönecektir; en iyi çabaların meyve vermeyecek ve olumsuz tutumların hedefinin gerçekleşmesini engelleyecektir.

Başarısızlık korkusuyla veya istenmeyen sonuçların imgeleriyle “doymuş” bir zihin, bir taşın havada yukarı doğru uçarak yerçekimi yasasını ihlal etmesinden daha fazla başarılı olamaz veya değerli bir şey üretemez. Bu nedenle, ancak bu yasaya itaat ettiğinde, arzu ettiğin şeyi elde edeceksin, olmayı özlediğin kişi olacaksın.

Özetlemek gerekirse - yaratıcı süreçteki ilk adım, rahatlamak ve arzu ettiğin iyiliğe zaten sahip olduğunu görmektir, şüphe etmeden... (Yani görüntüyü oluşturmak.) İkinci adım şudur—Bırak ve Tevekkül Et..

Ruh ile çalışmak, O’nun her zaman her yerde olduğu gerçeğine odaklanmaya yardımcı olur. Bu böyle olduğuna göre, istediğin zaman ve istediğin yerde olumlu düşüncelere dokunmak için ilahi bir öze sahip olduğun sonucu çıkar. Dahası, yaratıcı güçle olan bağlantının farkına vardığında, dünyayla olan ilişkilerinde de olumlu, güçlü, ışıltılı ve özgüvenli olmaktan başka bir şey olamazsın. Bu gerçekleştiğinde, evrendeki tüm güçler amacına veya imajının tezahürüne ulaşmana yardımcı olmak için bir araya gelecek. Son olarak, evrenin yaratıcısının ve sonsuz ruhun yaşayan bir parçası olduğunu anlamak, nihayetinde her gün yaşamında elde ettiğin sonuçları değiştirecektir.

Ruh hakkında bilmen gereken başka bir şey de, onun sonsuza kadar senin içine ve senin aracılığınla akan bir güç olduğudur (bu güce “düşünce” de deriz). Ama düşünce sana akarken, onunla oluşturacağın imajı seçersin. Kendin bir deney yap - arkana yaslan, rahatla ve sonra bu harika yaratıcı kapasitenin tamamen farkına var. Aslında zihninin ekranında birbiri ardına bir görüntü veya resim oluşturabilirsin (araban, evin, işyerin gibi fiziksel olarak zaten var olan şeylerin görüntüleri veya henüz var olmayan şeylerin görüntüleri…)

Ama şimdi sana vurgulamak istediğim nokta, Ruh varlığının özü olmasına rağmen, senin çaban olmadan asla bir şekle veya bir görüntüye dönüşmeyecektir. Oturup hiçbir şey yapmayan, “Bana Allah bakar” diyenler, kendilerini kandırıyorlar. Yaratıcı süreci harekete geçirmek için her zaman üzerine düşeni yapmalısın. Her zaman imajı inşa etmeli ve kalbinde imajın gerçekleşeceğini bilmelisin. Allah’a varlığının her zerresinde yaşayan, görünmeyen büyük bir yardımcı olarak bakmayı öğrenmelisin ve aynı zamanda zihninde imgeyi oluşturduğun anda Allah’ın dosdoğru yolunda çalışmaya gideceğini ve seni bir dünyaya taşıyacağını anlamalısın. Tamamen yeni bir titreşim (yani farklı hissetmeye başlayacaksın.)

Hevesli tavrın da eylemlerinin değişmesine neden olacak ve farklı davranmaya başlayacaksın. Üstelik, sadece kendin farklı davranmaya başlamayacaksın, aynı zamanda içinde bulunduğun yeni titreşim nedeniyle, benzer düşünen diğer insanlara doğru çekim yapmaya ve kendine çekmeye başlayacaksın. Garip ve harika şeyler başına gelmeye başlayacak ve öyle bir düzenlilik içinde olacak ki, neler olduğunu açıklamakta, hatta anlamakta bile güçlük çekeceksin - bu yüzden “asla tereddüt etme”. Sadece bunun “Dosdoğru yol” olduğunu anla ve iyiyi geldiği gibi kabul et ve gelecekte aynı şeyin daha fazlasını bekle.

Şüpheciler, sadece şanslı olduğunu söylemeye başlayacaklar ve bunun peşini bırakmalısın diyecekler. Arzu ettiğin iyiliğin imajını zihninde tutmaya devam ettiğin sürece, her zaman ödüllendirileceksin. Sadece olması gerekenin olması gerektiğine ve doğru zamanda olacağına dair inancın şüphesiz olsun. Kalbinde veya bilinçaltında sürekli olarak olumladığın görüntünün ruhunu etkilediğini ve ruh'un şu andaki hayallerini gelecekteki realitene dönüştürme kabiliyetine sahip olduğunu daima hatırla.

Yüzeyde, zaman zaman işler yolunda gitmiyormuş gibi görünebilir ve yanlış yöne gittiğinden endişelenmeye başlayabilirsin. Ama seni temin ederim, arzu ettiğin iyinin imajını bilinçaltına sağlam bir şekilde yerleştirdiğin sürece durum böyle olmayacak. Çünkü bunu yaparsan, gitmek istediğin yere ulaşmak için hareket edebileceğin tek yönde ilerlemeye devam edeceksin.

Unutma, kendine (içindeki ilahi öze) yalnızca özellikle coşkulu hissettiğinde veya belirli bir iyi şansa sahip olduğunda inanmak asla yeterli değildir. Ara sıra inançlı olmak asla yeterli değildir; Beklentileri konusunda hevesli olan ve bazen tekrar tekrar düşmeye devam eden, fakat her düşüşten sonra daha zayıf ve cesareti kırılmış hisseden kişiler bolluk imajını bırakıyor ve onun yerine güçlerini yoksulluk imajları oluşturmak için kullanıyorlar.

Ve daha önce de söylediğim gibi, Allah adil ve her zaman nihai iyiliğini sağlamak için hükmediyor. Ama her zaman aklında bulundur ki, talep ettiğin şey en derindeki düşüncelerin ve imgelerindir; sadece sözde kalmış olabileceğin şeyler değil. Bu nedenle, her güne kendi içinde ve O'nun gücüne güvenle bir İnanç Bildirgesi ile başlamayı ve bitirmeyi bir alışkanlık haline getir. Bu inancı, en değerli varlığın gibi şevkle koru ve asla zayıf, morali bozuk ve olumsuz düşünceler tarafından tehlikeye atılmamasını sağla. 

Şüpheler, korkular, karamsarlık ve olumsuz düşünce, yaşamın kaynağını zehirler. Enerjiyi, coşkuyu, azmi, umudu, inancı ve hayatı anlamlı, neşeli ve yaratıcı kılan her şeyi zedeler. Sadece azminin zihinsel müttefiklerini ve hedefinin tezahürünü gerçekleştirmene yardımcı olacak nitelikleri bilinçli olarak desteklemelisin. Çünkü İnançta sağlam bir şekilde topraklandığında, olumsuz düşüncelerin üzerinde hiçbir etkisi olmayacak çünkü onlar yeni imajınla uyumlu titreşimde olmayacaklar. İçindeki ilahi gücün bilinçli farkındalığıyla zihinsel olarak da güçlü olacaksın.

Zor Zamanlar

İşler zorlaştığında sen de daha da zorlaşmalısın ve yapabilirsin.

Dr. Robert Schuller'in dediği gibi, "Zor zamanlar asla sürekli devam etmez, ama zor insanlar yaşar." Bu nedenle, inancının kaydığını veya birçok harika şeyi başaran bu büyük motor gücünün azaldığını fark edersen, günlük bir kendi kendine telkin tekniğini kullanarak büyük zihinsel güç rezervuarları oluşturabilirsin.

Olması için Zorlama

İmajının tezahürü ile ilişkili hiçbir zorlama olmamalıdır, çünkü “Zorlama İnkar Eder”. Bir şeyleri olmaya zorlayarak kendi yolunla yapmaya çalışmak, teslimiyetin yolu değildir. Bu nedenle, kelimelerden çok duygularla konuşan içindeki sessiz sesi takip etmeyi öğren; Başkalarının sana yapmanı söylediklerinden çok, içinden "duyduğunu" izle. İçindeki sessiz sesin, çoğu insanın yaşam tarzına ters düşen şeyler yapmanı söylediğinin farkında ol. Ancak bununla gereksiz yere endişelenme. Dünyanın en büyük liderlerinin çoğu, sırf “farklı bir melodi ile yürümeyi” seçtikleri için yaşıtları tarafından kafir olarak görülüyordu. Bu kişiler, kendi zamanlarında moda sayılan şeyleri yapmaktan çok, içlerindeki sessiz sesi takip ediyorlardı.

İmajının bilinçaltının hazinesinin derinliklerine inmesine izin ver. Kendini tamamen ve duygusal olarak İmgene dahil et, çünkü bunu yaparak “Bırakacak ve Tevekül edeceksin.”

Ayrıca, herhangi bir nedenle bocalarsan ve kendi yoluna gidersen, hatanı fark ettiğin ve imajını yeniden onayladığın anda, kontrolleri ele almayı seçtiğinde Ruh'un kaldığı yerden devam edeceğini anla. O zaman anında doğru titreşime ve doğru yola geri dönersin, bu da hayatta başarıya giden yoldur.

Aslında talimatlar çok basit:

İlk Prensip:

Rahatla ve arzu ettiğin iyiliğe zaten sahip olduğunu gör.

İkinci Prensip:

Yap ve Allah’a Bırak!

Blogger tarafından desteklenmektedir.