Galiba AŞK'ın Tarifini Buldum :) / İçimden Geldiği Gibi 14
Allah’a inanmak ne demek ya da nasıldır gibi bir soru sorulduğunda verilecek en kısa cevap sanırım mutluluk olurdu.
Evet, şu herkesin peşinde koştuğu, nasıl olacağı ve ne yapması gerektiği konusunda bir sürü vakit ve birçoklarının da yüklüce nakit harcadığı mutluluk.
Sana inanmak bedava iken ve hemen iken nasıl beyhude bir uğraştır bu? Tüm bu kolaylığın yanı sıra ödülleri de cabası.
Anlam öncelikle… Tüm evren seninle ne kadar güzel bir anlam kazanıyor. Aksi takdirde bu kadar uğraşın, debdebenin, hengamenin aklımı doldurup doldurup taşırması zor gelirken, Sen olunca tüm bu başlangıçların ve bütün sonların murad edeni, korkmak yerine güven doluyor içim. Şu bir hakikat ki; “Sen varsın, her şey tamam!”
Aklım var bir de… Yarattıklarını düşünmeye kalktığımda hiçbir şeye yetmiyor aslında. Ama yetmeyişi de ayrı bir sevinç. Seni hiçbir zaman hakkıyla anlayamayacağıma seviniyorum. Burada yanlış mı yapıyorum bilmiyorum, belki de üzülmem lazım. Ama bu da bir sünnet di’ mi? Nasıl cömertsin ki seni hakkıyla anlamadığım, anlayamadığım için bile ödüllendiriyorsun beni.
Ve benliğim… Adı ben diye başlayan bu illüzyonu bile senin biçimlendirdiğini bilmek hayret etmek ve hayran olmak dışında bir seçenek bırakmıyor bana. Yine aynı noktaya geliyorum ki ben yokum demek ki. Ve hep aynı soru: yoksam eğer ben, nasıl böyle sevebiliyorum? Sevmek bu kadar güzel madem, sevmeyi yaratan sen ne kadar güzelsin?
Bu işin sonu… delirmeden gelmeyecek di’ mi?
Peki delirince arzu ettiğim gibi sevebilecek miyim? Tamam, meczup meczup dolaşacağım belki. Belki sefil, belki berduş, belki acayip olacağım, bolca da gülerler ve alay ederler benimle belki… Ama Sen’i Sen kadar, Sen’i Sen’in gibi sevebilecek miyim o zaman?
Hayır… Çünkü ben bir yaratılmışım ve asla sana denk olamayacağım.
Kur’an-ı Kerim okumayı bu yüzden çok seviyorum belki de. Nasıl oluyor da hayatın içinden, evrenden, yaratılmışlardan, yaşamın ve yaşamanın ta kendisinden bahsederken kendini bu kadar iyi anlatabiliyorsun? Aslında pek şaşmamak lazım tabii ki, Sen’i Sen’den daha iyi, daha güzel ve başka kim anlatabilir ki? Ama ben hayret etmeyi seviyorum, sana hayran olmaya da bayılıyorum. Bu yüzden şaşkınlığımdan da memnunum her seferinde.
Elhamdulillah… demekten başka bir şey kalmıyor elimde. Ne yapacağım peki, kendi kendime sevmek yetmiyor madem, nasıl daha fazla seveceğim, nasıl aşk olacak? TEK olan Sen’sin. Ben de bir seferde sevemiyorum, yetemiyorum. O zaman tek tek sevsem olur mu senin her ifadeni, her yarattığını?
Yarattıklarını severim Sen’den ötürü…
Doyabilecek miyim o zaman, kanacak mıyım sevmeye? O da yok di’ mi? Kanmak, doymak da yok.
O zaman sonsuza kadar sevebileceğim seni, hiç bitmeyecek.
Galiba AŞK’ın tarifini buldum :).
Elhamdulillah…