İstemek ve İzin Vermek Arasındaki Fark / Abraham Hicks Türkçe 17
Yasa hassas bir şekilde dengelenmiştir; iki bölümü vardır: Bir yanda ne istediğini düşünmek vardır. Diğer yanda ise düşüncen aracılığıyla inşa ettiğine şeyin beklentisi ya da inancı - ya da deneyimine girmesine izin vermen - vardır.
Dolayısıyla, "Yeni bir kırmızı araba istiyorum" dersen, kelimenin tam anlamıyla, düşüncen aracılığıyla, deneyiminde o yeni kırmızı arabanın gelişinin başlangıcını ortaya koymuş olursun. Ve şimdi, bu düşünceye ne kadar çok dikkat edersen ve bu kırmızı arabayı deneyimin içinde ne kadar çok hayal edebilirsen, o kadar çok heyecanlanırsın. Ve sen ne kadar heyecanlı olursan ya da kırmızı arabanı düşünürken ne kadar olumlu duygular ortaya çıkarsa, kırmızı araban deneyimine o kadar hızlı girecektir. Düşünce yoluyla onu bir kez oluşturduğunda ve onu düşünürken güçlü olumlu duygular hissettiğinde, araba hızla deneyimine girer. Zaten çoktan yaratılmıştır, zaten vardır ve şimdi deneyiminde olması için yalnızca ona izin vermen gerekir. Ve bunu bekleyerek, buna inanarak ve olmasına izin vererek onu davet edersin.
Yeni kırmızı arabaya sahip olma yeteneğinden şüphe ettiğinde, tezahürü engellemiş olursun. "Yeni bir kırmızı araba istiyorum" dersen, onu tezahüre başlarsın ama ardından "ama bu çok pahalı" diye eklersen, kendini tezahürden uzak tutarsın. Başka bir deyişle, ilk kısmını isteyerek yaptın, ama şimdi inanmayarak, beklemeyerek ve izin vermeyerek istediğin şeyin tezahürünü engelledin - ama fiziksel deneyimine getirmek için sürecin her iki kısmı da gereklidir.
Onun hakkında konuşuyor olman ona izin verdiğin anlamına gelmez. Yeni kırmızı arabanı düşündüğünde ve bunun için heyecan duyduğunda, buna izin veriyorsundur; ancak yeni kırmızı arabanı, onu elde edemeyeceğin endişesiyle (ya da henüz gelmediği için hayal kırıklığıyla) düşündüğünde, aslında arabanın yokluğuna odaklanıyorsundur ve deneyimine girmesine izin vermiyorsundur.
Bazen istediğin bir şeyi çekmenin ilk aşamalarında, o konuda heyecan duyduğun ve olumlu beklentiler içinde olduğun için onu elde etme yolunda ilerlersin, ancak daha sonra arzunu bir başkasına ifade edersin, o da sana bunun neden olamayacağını veya neden olmaması gerektiğini anlatmaya başlar. Arkadaşının olumsuz etkisi sana hizmet etmeyecektir, çünkü arzunun özüne odaklandığında onu kendine çekiyordun, ama şimdi arzunuzun eksikliğine odaklandığın için, istediğin şeyi kendinden uzaklaştırıyorsun.