Header Ads

Fakirlerin Yaptığı, Zenginlerin Yapmadığı Şeyler / AH! ŞU ZENGİNLER 02


Konuya ilk girişimizi yaparken, zenginlerin ve fakirlerin aynı şeyleri yapmadığını öne sürerek başlamıştım hatırlıyorsan. Finansal özgürlük ve bolluk istiyorsak bunlara dikkat etmemiz gerektiği ise tüm içeriğin ana başlığını oluşturuyor. Bugün ise fakirlerin yaptığı ama zenginlerin yapmadığı, en azından fakirler kadar ve fakirler gibi yapmadığı şeylerden bahsetmek istiyorum.

Bunları öğrenmek ne işimize yarayacak diye düşünüyor olabilirsin. Böyle bir soru bile aslında bir çeşit mediokrasi savunmasıdır ama şunu söyleyebilirim: Haklısın, anlatılanlar seni hemen yarın zengin yapmayacak. Böyle bir beklenti de, iddia da hayal tacirliğinden başka bir şey değildir. Ama bu farkındalıklara yaklaşmak ya da bu farkındalıklar ile yaşama gayreti, dikkat ve çaban ile doğru orantılı olarak seni finansal özgürlüğe yaklaştıracaktır. 

Ben finansal özgürlüğümü önemsiyor ve anlatılanları hayatıma dahil etmeye kararlıyım diyorsan, yakında senden güzel haberler alacağım konusunda mutlu ve emin olabilirim. Öyleyse vakit kaybetmeden başlıklara değinmeye başlayabilirim.

1. Fakirler Çok Fazla Televizyon Seyrediyor

Birçok insanın kabul etmek istemeyeceğini bilsem de açık konuşmakta fayda var: yoksullar çok televizyon seyrediyor. Belirli bir saatte yayınlanan ve zaman kısıtlamalı bir televizyon izleme alışkanlığın var ise, üzülerek söylemeliyim ki: fakirsin. Çünkü böyle bir alışkanlık seni pençesine alan ve ele geçiren bir alışkanlıktır.

Şöyle açıklık getirebilirim: Hangi ünlü kimin ile beraber, eğer biliyorsan; ya da haftanın belirli bir gününde yetişmen gereken veya istediğin, numaralandırılmış bölümleri olan bir yayın varsa; ya da televizyon kumandasında favori kanalların var ve bu kanallardan biri bir haber kanalı ise, muhtemelen çok televizyon seyrediyorsun. 

Ama şunu anlaman gerekiyor, kimin  kim ile fingirdeştiği sadece fingirdeşenler için bir değer teşkil ediyor, senin hayatına bir şey katmayacak; ya da belirli bir bölümü belirli bir zamanda izlemen için seni kısıtlayan yayın her ne ise, o vakit onlar için en değerli vakit ve izlendiğinde onlara kazandıracak, sana değil; ya da dünyada neler oluyor, bugün haberlerde neler var bilmem gerekiyor diye düşünmen zaten daha önce bu haberleri seyretme alışkanlığından kaynaklanıyor ve sen haber izlediğinde bunları birbirine satan ajanslar birçok para kazanırken sen hiçbir şey kazanmıyorsun.

Önce aklını, sonra interneti kullan lütfen. Kendi ilgi alanlarına, kendi zamanlamana uygun ve verimli bir yayın programı oluşturabilirsin. 

2. Fakirler Fast Food Tüketirler

Sağlık tüm başarılar için bir zemin ve bir sıçrama tahtası. Ama ne yazık ki fakirlerin çoğu ne yediklerini, daha doğrusu yediklerinin içinde ne olduğunu pek önemsemiyorlar. 

Bu kulağa biraz ağır gelebilir ama doymak ya da beslenmek yerine lezzet peşinde koşan yoksullara bu gıdaları satan zenginler onların hiçbirini yemiyor. Bu cümle tersten de işlenebilir: Bedene ve zihne iyi gelen besleyici gıdalar ile beslenen zenginler, bunu önemsemeyen fakirlere, bunu önemsemediklerini bildikleri ve bu sebeple beden ve zihinleri iyi çalışmadığı için "ne versem yer bunlar" dedikleri fakirlere ne isterse satıyorlar.

Bu yiyecekler hem fiziksel, hem duygusal, hem de zihinsel olarak çok kötü etkilediği için, fakirler bunları yedikçe daha da fakirleşiyor ve daha çok fast food tüketmeye; zenginler de daha çok sattıkları ve kazandıkları için daha sağlıklı beslenerek daha mutlu ve müreffeh bir hayat sürmeye devam ediyorlar.

3. Fakirler İndirim ve Kampanyaları Takip Eder

Hepimiz biliyoruz değil mi, şu kasım ayı tantanası. En meşhuru kasım ayında yaşananı olsa da indirim ve kampanyalar her yerde ve her an mevcut artık. Ve birçok insan akın akın o kampanyalara ve indirimlere koşuyor. Hatta zaman zaman izdihamların yaşandığına, ve en hızlı satış rekorlarının kırıldığına şahit oluyoruz. 

Genel savunma şöyle yapılır: "Zenginler tabii ki indirimleri takip etmez, çünkü paraları var." Bu bir savunma daha doğrusu avuntu. Düzeltmeme izin ver lütfen: "Zenginler tabii ki indirimleri takip etmez, çünkü daha önemli işleri var." 

Zenginlerin odaklandığı konu indirimler yerine yatırımlardır. Fakirler küçük paralarını küçük karlar elde etmek için indirimlere harcarken, zenginlik yolunda olanlar küçük bile olsa birikimlerini kendilerine tekrar para kazandıracak yatırımlara yönlendirirler. 

Çünkü bir şeyi satın almak için indirimde olması değil, ihtiyaç olması gerekir. İhtiyaç değilse indirimde diye bir şey satın alınmaz. İhtiyaç olmadığı halde sırf indirimde olduğu için bir şeyi alabilecek paran varsa, o paranın adı zengin için her zaman "tasarruf" ve "yatırım"dır.

4. Fakirler Yaşamlarının Erken Dönemlerinde Geç Uyanırlar

Çok acıklı bir konu... Gençlik dönemlerinde erken uyanmayı sevmeyen, uykuya çok önem veren fakirler, ne yazık ki ömrünün ilk ve enerjik dönemlerinde bundan feragat etme başarısını gösteren zenginlere hizmet edebilmek için, kalan ömürlerini erken uyanarak geçirmek zorunda kalırlar.

Ama erken kalkamazsan kendini geliştiremez ve eğitemezsin. Erken kalkmaz isen erken uyuyamaz ve uyuyamadığın için geç saatlere kadar boş ve faydasız aktiviteler ile kendini sefil eder ve daha geç uyanmaya başlarsın. Bu paradoks gün içinde daha az zamanda daha çok iş yapma mecburiyetine ve dolayısı ile daha az kaliteli işler çıkarmana sebebiyet verir. Netice tabii ki başarısızlık olacaktır. Fakirlik ise başarısızlığın bir neticesi.

Ama erken uyansan, ve bu vakitlerde dünyayı değiştiren başarılı insanların biyografilerini okusan göreceksin ki onların da hepsi erken uyanan insanlardı. Fakirlik bu konuda bir bahane olamaz, çünkü beyin bedava :).

5. Fakirler Sporla Yakından İlgilenirler

Bana katılıp katılmaman umrumda değil: Eğer profesyonel bir oyuncu ya da bir spor kulübünün sahibi veya çalışanı değilsen, spor ile ilgilenmen için herhangi bir sebep yok. 

Skorun ne olduğu, kimin kazandığı, kimin hangi pozisyonda oynadığı, vesaire vesaire... Bunların hiçbirinin seninle zerre kadar alakası yok. Sana bunlarla ilgili hiç kimse bir şey sormadığı gibi yine hiç kimse skora dair bir kazancı seninle paylaşmayacak. Senin heyecanlanman, üzülmen ya da öfkelenmen de kimsenin umurunda değil. Çünkü hiçbir seni tanımıyor ve tanımakla da ilgilenmiyor. Senin ve senin gibilerin tek bir adı var: Ortalama.

Sen "ortalama kitle" dedikleri kazanç kaleminin bir parçasısın sadece. En çok koltuğu sana ayıracaklar evet, çünkü en ucuz olan sensin.

Sen onları konuştuğun için meşhur olacaklar, sen bilet aldığın için çok kazanacaklar, sen izlediğin için televizyonlara ve ajanslara satış yapacaklar, -hem para hem de zaman için konuşuyorum- senden eksildikçe, onlarda artacak; sen kaybettikçe onlar kazanacaklar.

6. Fakirler Zenginler Kadar Duş Almazlar

Kulağa çok garip gelebilir ama çok doğru. Fakirler günlük ve kişisel temizliklerine dikkat etmiyorlar. Bunun sonucu olarak giyimlerine ve görünümlerine de dikkat etmiyorlar. Yine bunun bir sonucu olarak kimse bu görünümdeki insanlara vakit ve para harcamayı istemiyor. Doğal olarak da fakirlerin genelinde bir öz imaj ve öz saygı eksikliği kendini gösteriyor. Bu eksiklik ise genel bir bolluk-bereket eksikliği ile gerçeklikte tezahür ediyor.

Erkan kalkmanın yanında erken vakitte alınan bir duşu kesinlikle ve şiddetle tavsiye ederim.

7. Fakirler Talihsizlikleri için Başkaları Suçlarlar

"Bahtım kara..." Bu sözü sen de benim kadar çok duyuyorsun değil mi? Hep başkaları ya da başka bir şeyler suçlu zaten. Kendisine fırsat verilseymiş, ekonomi düzgün olsaymış, başka bir ülkede olsaymış, iyi bir eğitim alsaymış, onun ana babası da zengin olsaymış, falan filan...

Hayatın içinde kontrol edemediğimiz şeylerin olduğu bir yere kadar kabul edilebilir, buna bir sözüm yok. Doğduğun yer, ailen, çevren, çocukluk koşulların vesaire... Bunları seçme şansın olmamış olabilir. Değişmesini mi isterdin, o zamanlar bir şeyler yapmalısın. Ve bu tamamen senin elinde. 

Hayat bize ne olduğu ya da ne yapıldığı değildir, bizim olanlara karşı ne yaptığımızdır. Ne olduğu ile ilgilenmeyi bırakıp ne yaptığın ya da ne yapman gerektiği ile ilgilenmen gerekiyor. Kurban ya da mahkum falan değilsin, aktörsün. Hep söylerim: Başrolde SEN varsın.

8. Fakirlerin Birikmiş Parası Yoktur.

Bu, zenginler ile fakirler arasındaki en büyük farklardan biri olabilir. Kenarda hiç para olmaz. Gelir ve gider. Dolayısı ile hep gelmesi gerekir ki döngü devam edebilsin.

Ama hayat bu! Bazen gelmez bazen ise geldiğinden daha çok gitmesi gerekir. Böyle bir durumda ne yapacaksın? Cevap vereyim: Bir zengine başvuracaksın :). Bu bazen bir galeri ya da emlakçı olur, elindeki varlıkları elden çıkarırsın; bazen bir banka olur daha fazlasını ödemek üzere borçlanırsın. 

Çünkü sen bundan önceki maddeleri dikkate almadığın için herhangi bir tasarruf ya da yatırım yapmamış olduğun için, bundan önceki maddeleri dikkate alanların kucağına düşmüşsündür. Ve sonuç aynı, senden eksilenler onlara eklenir. Neden sürekli zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor, anladığını düşünmek istiyorum.

Şunu not almakta fayda var: "Tasarruf en kuvvetli kalen ve en geçerli savunma gücündür."

9. Fakirler Gereksiz Şeyler için Kredi Kartı Kullanır

Harcadığından daha fazlasını kazandırmayacaksa borçlanmak saçmalıktan başka bir şey değil. Bir iş kurmak, yatırım yapmak ya da paradan değerli bir acil harcaman yoksa borçlanmayı aklından çıkar lütfen.

Daha büyük bir televizyon almak için mi, HAYIR!

Daha güzel elbiseler için mi, YAPMA!

Yeni çıkan IPhone için mi, LÜTFEN AMA!!!

10. Fakirler Fakirlerle Arkadaş Olurlar

Bu rahatsız edici olabilir. Ama konu sınıf ayrımcılığı yapmak değil. Konuyu zenginlerden öğrenmemiz gerektiğini ve onları incelememiz gerektiğini en başında söylemiştim zaten. 

Burada dikkat etmen gereken ve anlamanı istediğim şey şu: çevreni sadece fakirlerle doldurma. Çünkü hedefin finansal özgürlük ve müreffeh bir hayat ise, bunu deneyimlemiş ve bu konuda sana katkıda bulunabilecek insanları bulman ve dinlemen gerekiyor. 

Hala anne babasının yanında kalan, bir baltaya sap olamamış çocukluk arkadaşının arkadaşın olarak kalmasında bir sakınca yok; ama "çocukluk" arkadaşın olarak...  :). Hedeflediğin şey için sana katacağı bir şey olsaydı zaten o durumda kalmazdı değil mi? Pastacıdan kuantum fiziği öğrenemezsin. Bunu kabul etmek lazım :).

Ama başarılı ve müreffeh insanları tanıdık listene eklersen, artık örnek, model ya da ilham alabileceğin birileri var demektir. Ha, hem çocukluk arkadaşım hem de başarılı biri diyebileceğin birini tanıyorsan, artık lütfen o tanımı değiştir: O senin en iyi arkadaşın :)...

11. Fakirler Fikirlerinin Peşinden Gitmez

Bu başlığı uzatmak istemiyorum, gitmiyorlar işte. Nedense?... 

12. Fakirler Yükselmek için Başkalarının Onlara Yardım Etmesi Gerektiğine İnanır

Bunu da hiç uzatmayacağım, YOK ÖYLE BİR ŞEY! :)...

--------

Belki konuştuklarımın bazılarını yadırgamış, belki incinmiş hatta öfkelenmiş olabilirsin. Ama başarı ve finansal özgürlük yolunun temelinde kişisel olduğunu anlaman gerekiyor.

Yaparsan SEN yapacaksın, yapmazsan kimse yapmayacak.

Blogger tarafından desteklenmektedir.