Meditasyon İmajinasyon Ballı Tonton / Frekanslar Hakkında Her Şey 10
En son rezonansın nasıl çalıştığını ve uyumlanmanın nasıl gerçekleştiğini konuştuk. Üzerinde konuşunca belki de biraz hayallerin yıkılmış olabilir. Çünkü kırmızı araba için uyumlandın ve kırmızı araban oldu diyelim. Sırada ne var, ev mi? Ev için de uyumlanalım, o da olursa şimdi de güzel bir eş istersin şimdi sen. Şimdi de onun için mi uyumlanacaksın? Bi' de iş var tabii, artık önceliği sen kendine göre sıralarsın.
Sana da biraz garip gelmedi mi? Bildiğin çalışmak bu... :)...
Bu mudur yani? Sabah 08:00 akşam 18:00, oturalım, gözlerimizi kapatalım, sıradaki isteğimize uyumlanalım. Sigortası da yok, öğle molalarında da sigortaya uyumlanalım bari :)..
Huzurlu, başarılı ve mutlu insan profili için kulağa hoş gelmiyor değil mi?
Sözü istediğim noktaya getirmeden önce, kendi kanaatim olduğunu bilmeni isteyerek şunu belirtmeden geçmek istemiyorum: "Bir şeyi ne kadar zorluyorsan o kadar yanlıştır." Elinden geleni yapıp, niyetini ortaya koyup, olması gereken şartları sağladığın halde kolayca gerçekleşmiyorsa orada bir sorun vardır. Sana böyle anlatılmadı biliyorum, çalışacaksın, kendini paralayacaksın, olmadıysa bir daha deneyeceksin, kanırtacaksın da kanırtacaksın... Ve bu bir meziyetmiş gibi bir sürü kişisel gelişim kitabına da konu edildi. Ha, bi' de şey var: "Başarıya giden her yol mubahtır." Nasıl cahilce, nasıl kötücül bir söylemdir... Her yol mubahmış, Yuh!... Salon insanı çizgimden çıkarıyorsunuz beni :)...
Neyse, mücadelecilik ve çaba severciliğin aksi bir hayat görüşüm var ve bununla ilgili ayrı bir seri konuşalım istiyorum seninle ileride. Artık taşlanır mıyız, yuhalanır mıyız bilmiyorum ama kaç kişiyi kurtarsak kardır şu kölelik düzeninden. Bak bir de kölelik düzeni ile ilgili konuşalım istiyorum bi' ara. Mevzu çok, benden sıkılıp gitmezsen bir yerlere, ben hep buradayım :)...
Gelelim konumuza... Mesaili çalışır gibi sürekli bu uyumlanma işi meşgul olmayanlar da var, bir önceki konuşmamızın sonunda bahsetmiştik. Her işi rast gidenler, talihliler, bahtı açık olanlar, şanslılar :)... "Şans diye bir şey yoktur, şans fırsat önüne geldiğinde hazır olmaktır" diye çok duydun değil mi? Maddesel olmayan her unsur için bir aforizma var zaten. Yeter ki gözle görülmeyen hiçbir şeyi kabul etme sen. Tek mesele bu.
Huzurlu ve başarılı insan profili için şöyle bir tanım bana daha uygun geliyor: İşleri güçleri yolunda, adeta tuttuğu altın olan, başkasının zarar ettiği ortamda nasılsa kazanmayı ya da yükselmeyi başarabilen, aile ve sosyal çevresinde her zaman keyfi yerinde, toplumsal ya da genel olumsuzluk durumlarında bile huzurla gülümseyebilen, tebessümü eksik olmayan, adeta dertlere gülümseyen, sorunlara fısıldayan, herkes battık bittik derken hiç acele etmeden ve üzülmeden tüm çetrefillerden bir başak nazikliğinde boy verip her unsurda 1 verip 7 alan, çevresinde de bu olumlu tavrıyla sevilen, bilinen ve aranan insan.
Var böyleleri değil mi? Nasıl oluyor da bu insanlar böyle olabiliyor? Kimilerine ha bire Murphy Kanunları çalışırken, bu insanlara en düşük olasılıklarda bile en iyi seçenek nasip oluyor. Gittiği yerde park yeri bulur, trafikte hiç yeşil ışığa rastlamaz, kiralık ev arasa ev sahipleri arasında kavga eder, iş arasa başkası bulamazken o teklifler arasından seçim yapar. Var gerçekten böyleleri. Çok da tatlı insanlar ayrıca. Belki de bu yüzden onları tabir eden "ballı" diye benzetme bile var.
Ben diyorum ki, uyumlanma konusunda meditasyon, imajinasyon derken hedeflerimize uyumlanabiliriz ama, her şeyi isteyebileceğimiz ve her şeyi vermeye gücü yeten Yaradan'dan neden teker teker isteyelim. İstemeden de verebilir, bizim yerimize en iyisini de o bilir, çaba da güzel iş ama biz çabalamasak da az çabalasak da o isterse verebilir.
Bilirsin hikayeyi, Hz. Meryem bebek İsa'yı doğurduğunda karnı acıkmış ve bunu Cebrail'e bildirdiğinde, topuğu ile yanındaki ağaca vurması istenmişti. Bu sayede hurmalar dökülmüş ve karnını doyurmuştu. Bu çok çalışmayı gerektiren bir örnek olarak anlatıldı ama aslında güvenildiğinde ve istemesini bildiğinde az çaba ile her şeyin çözülebileceğini gösteren bir örnektir, yeter ki kimden ve nasıl isteyeceğimizi bilelim. Ayrıca, bu hikaye anlatılırken, Hz. Meryem'in tüm hamileliği boyunca tüm ihtiyacının her sabah uyandığında masasında hazır halde, hiç çabasız olarak, kendiliğinden geldiği de pek söylenmez yani...
Ben de nasıl yapalım da böylesine her şeyi yolunda giden bir hale gelelim, ona baksak daha iyi diyorum. Evet günlerdir sorduğun nasıl nasıl sorularının cevaplarına geldi sıra, frekansı nasıl yükseltiriz?
Yarın bekliyorum...
.........................
Sabah yapsan da meditasyon,
Akşam yapsan da imajinasyon,
Yoktur hiç daha iyisi,
Olmaktan "ballı" bir tonton
:)
............................