Varoluş ve Var Olma Nedir Nasıl Öğrenilir / Eckhart Tolle Türkçe 08
"Var olmak öğrenilebilir mi? Yoksa varoluşun ortaya çıkmasını beklemek zorunda mısın?"
Tabii ki öğrenebilirsin. Eğer hazırsan var olmayı öğrenebilirsin. Günlük hayatta, günlük yaşamdaki durumlarda, var olmayı öğrenebilirsin. Mesela ilk kitabımda bahsetmiştim, genel olarak bir amaca ulaşmak için yaptığın rutin aktiviteleri gerçekleştirirken. Ellerini yıkamak, bir fincan çay yapmak, arabana binmek, kapı kapatmak gibi rutin aktiviteleri kullanabilir ve onları bir amaç için yapmak yerine tamamen var olup olamayacağını görebilir, onları kendi içlerinde bir amaç haline getirebilirsin. Ellerini yıkarken farkındalığını, suyun ellerindeki sıcak ya da soğuk hissettirmesine ve kullandığın sabuna odaklanırsın ve dokunsal duyuları, bir elinin diğerine dokunduğunu ve de sabunun kokusunu hissedersin. Bu ufacık eylemde tamamen varsın, dikkatin bu aktiviteye duyusal algı için gidiyor.
Duyusal algıya dikkat etmek seni bilinçsiz olarak düşünme rüyasından çıkarır, seni zihninden çıkarır ve şimdiki ana götürür. Varoluş ve şimdiki an çok yakından bağlantılıdır. Varoluş, esasen tek an olan şimdiki anda var olma bilinç halidir. Şimdi, tüm hayatın şimdidir. Her ne yaşıyorsan. Hissediyor, yapıyor, düşünüyor ve her ne yapıyorsan, her zaman şimdidir. Hep şimdi oldu, hep şimdi olacak.
Şimdi, hayatında son derece önemlidir. Bir sonraki anın daha önemliymiş ve şimdi, şu an ikincil bir şeymiş gibi yaşama. Bir sonraki bir an yok. Bir sonraki an geldiğinde, o şimdidir. Varoluş, şimdinin ve duyusal algının farkındalığıdır. Duyusal algının farkında olmak, var olmaya son derece yardımcıdır. Dediğim gibi, mesela ellerini yıkamak ya da bir fincan çay ya da kahve hazırlamak ile ilgili tüm duyusal algıların farkında ol. Bunu bilinçli yap, dikkatini eylemine ver. Bu, duyu algılarını içerir. Dinlerken, çaydanlığı hissedersin. Duyusal, dikkat et. Dokunsal duyu algıları. Dikkatini buna verirsen, eylemi bir amaç uğrundaki araç haline getirmezsen, kendi içinde bir amaç olur. Bu aslında tecrübesi çok hoş bir şeydir. Önemli olan, seni bilinçaltından dışarı çıkarmasıdır. Bu düşünce sürecini yavaşlatır, ve düşünmediğin, yalnızca algıladığın yerde açığa çıkan küçük boşluklar bile bulabilirsin. İşte bu kusursuz varoluştur. Duyu algılarına gereksiz düşünceler eklemediğin için.
Bir diğeri ise beklemek. Herhangi bir şeyi beklerken sabırsızlanmak ya da her defasında telefonuna bakıp en son mesajları, tweetleri, e-postaları incelemek yerine, asansörde beklerken ya da sırada beklerken, telefon ettiğinde karşı tarafın açmasını beklerken bunu takıntılı bir şekilde yapma. Her gün bekleyerek geçen çokça zaman var. Buluşmak için birini beklemek, trafikte ışıklarda beklemek,beklemek, beklemek, beklemek... Çoğu insna için beklemek hoş bir şey değildir. Bundan kaçınmak isterler. Ama bu kullanılabilir, her beklediğinde, bunu varoluş bilinci haline girmek için bir fırsat olarak kullanabilirsin.
Diyelim ki, asansör bekliyorsun, çağırma düğmesine basarsın. Asansörün varması yaklaşık bir dakika sürüyor diye düşünelim. Sen de orada duruyorsun. Ne yaparsın? Hayal kurmak ya da telefonunu kurcalamak yerine, o anın, görsel algılarının farkına varırsın, asansörün kapısına, çevrene bakarsın ve nefes aldığının farkına varırsın ve yaşadığının farkına varırsın. Nefes alıyorsun ve yaşıyorsun, etrafını algılıyorsun, işte gerginliğin de orada. Nefes alırken, vücudunda canlılığı hissedebiliyor musun? Ve çevreni gözlemliyorsun. Şimdiki ana geliyorsun, bu bekleme dönemini, şartlanmış zihinden tamamen çıkmak ve bu anın farkına varmak ve bu anda kendinin farkına varmak, bu anda kendi farkındalığının farkına varmak için kullanıyorsun. Ve bu çok huzur veren bir şey.
Araba kullanıyorsun, bu da başka bir örnek, araba kullanıyorsun ve tabii ki durmanı gerektirecek birçok trafik ışığı var. Bunu var olmak için bir fırsat olarak kullan. Her kırmızı ışıkta durduğunda, tüm dikkatini baktığın şeye ver, trafik ışığına bakıyorsun ama çevresel olarak, çevrendeki diğer her şeyin de farkında ol ve bilincini yine nefesine ver. Havanın bedenine giriş çıkışını hisset ve aslında çok güzel olan şeyleri keşfet. Ağaçlar var, yürüyen insanlar var. Çevrende hayatın her çeşit ifadesi ve dışa durumu.
Tekrar şimdiki ana geliyorsun. Araştırmalar, 18 yaşında araba kullanmaya başlarsan ve 75 yaşına kadar araba kullanırsan, tam rakamı hatırlamıyorum, hayatının bir kaç ayını trafik ışıklarını beklerken geçireceğini gösteriyor. Bu yüzden tüm o zamanı boşa harcama :). Bunu ruhsal gelişimin için kullan. Küçük bir alan var, bunu değerlendiriyorsun işte. Bu değerlendirdiğin alanlar senin zihninde varlar, daha fazla iç alan, daha fazla iç ferahlık yaratmak için dış koşulları değerlendiriyorsun. İşte bu, içindeki kişiliğin aşılıp çok daha muazzam bir şeyin ortaya çıktığı, çok derin ve ferah bir boyut olduğunu keşfettiğinde, varoluşun ortaya çıkmasıdır ve ihtiyacın olan şey budur.
Bu inanılmaz bir keşif. Pek çok durum bu şekilde kullanılabilir. Ayrıntılara dikkat ederek, bilinçli olarak yaptığın her şey, varoluşu getirebilir.
Bu varoluş uygulaması sayesinde, varoluş kademeli olarak yükseldikçe, hayatın birçok alanında muazzam değişiklik ve gelişmeler olacak. Daha önce böylesine büyük bir ıstırap ve mutsuzluk yaratan kafadaki ses artık bunu yapmayacak. Ve olumsuzluk, pek çok insanın zihnin şartlandırılması olarak deneyimlediği o olumsuz yorum azalmaya başlayacak, olayları ve ve durumları işlevsiz olmayan bir şekilde yaşayabileceksin. Böylece, şimdiki anda ortaya çıkan ve diğer insanlarla ilişki kurmayı içeren her şeye uyum sağlayabileceksin. Olumsuz tepkiye neden olacak durumlara karşı daha az tepkisel ve hatta duygusal olarak tepkisiz hale gelebileceksin.