Header Ads

Baba Bana Akülü Araba Al :) / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 02


Çekim yasası ile ilgilenmemizdeki en büyük gaye isteklerimizin gerçekleşmesi. Bir şeyler istiyoruz ve bunlar gerçekleşsin istiyoruz. Bu da hangi öğretiye gidersen git sürekli buna cevap vermeye çalışan bir şeyler görmeni sağlıyor.

Her öğretinin, istediklerimizin gerçekleşmesi konusunda veya bu gerçekleşmenin hızlanması ve kolaylaşması konusunda birçok değişik uygulaması var. İşte bunların hepsi karşımıza "secret" isimli kitap ile birlikte sunuldu. Sanırım 15 yıl oldu. Canlandırma, görselleştirme, hayal panosu, odaklanma vesaire vesaire.

Bilmem ne kadar çeşit yöntem ile isteğimizin gerçekleşmesi için çabalıyoruz ama neden çoğumuzda işe yaramıyor bu? Bak, sakın beni yanlış anlama, çekim yasasını kötülemeye çalışmıyorum. Tüm konuşmalarımızda da kötülemeyeceğim. Ama böyle bir gerçek var, bu genel olarak diyemesek de genellikle çalışmıyor diyebiliyoruz. 

Ama bazı zaman oluyor ki, "Aaa... Dün aklımdaydı bak bugün oldu, keşke başka bir şey istesey mişim"... :)... Böyle bir şey söylediğin tüm anları gözden geçir, hatırlayabildiğin kadar geriye git ve hepsini gözünün önüne getir. Ne zaman böyle bir an yaşamışsan, aslında istemek konusunda neredeyse hiç vakit ayırmadığın, hatta öylesine bir aklından geçirdiğin ama üzerinde pek durmadığın şeyler olduğunu göreceksin.

İstemeyince mi oluyor yani? :)... Ahahaha :).. Nasıl ya, dalga geçer gibi. E, n'oldu o kadar okuduğumuz kitap şimdi? Hani çok isteyince olacaktı? Sürekli onu hayal edecektik, ona odaklanacaktık, yoğunlaşacaktık. Sanki biz istedikçe bizden kaçıyor, biz kovaladıkça bizden kaçıyor. Kedinin kendi kuyruğunu kovalaması gibi. Kovaladıkça o da benimle birlikte dönüyor. 

Peki kovaladığı kuyruk kimin? Kedinin... Buraya lütfen dikkatini ver, kuyruk zaten kedinin. Ama kovaladıkça kendi etrafında dönüp duruyor. Peki ne zaman yakalar kuyruğunu kedi? Kovalamadığı zaman. Eğer bir kedin varsa çok iyi bilirsin, aslında o kovaladığı kuyruğu, her akşam diliyle temizler durur. Yetişemediği bir şey değildir yani. 

Bu kısmını anladıysan kafanda bir şeyler yer değiştirmiş olabilir. Ama sakın bir yargıda bulunma, şimdilik konuşuyor olalım sadece. Aklımıza gelebilecek bütün kavramlar üzerinde ayrı ayrı konuşmak için bir sürü vaktimiz olacak daha. Ben ilk parlamayı başlatmak istedim sadece zihninde.

Benim asıl garipsediğim ve trajikomik bulduğum şey, çocukluğumuzdan beri bildiğimiz çekim yasasının bize pek yeni bir şey ya da çok mühim bir buluşmuş gibi anlatılması. Evet, en başından beri bildiğimiz ve yaptığımız bir şeydi bu çekim yasası. Düşün biraz, isteklerinin gerçekleşmesini istemek ve bunun gerçekleşmesi için bir şeyler yapmak, dediğimde aklına gelen bir kelime yok mu?

Dua...

Aynen öyle. Çekim yasası dediğimiz şey dua etmek, duanın nasıl kabul olunacağı ve kimin duasının kabul olacağı konusunun araştırmasından başka bir şey değil. Bu da ikinci parlama olsun...

Ama adına dua dediğinde de bir şey değişmiyor di' mi? Sanki her duamız kabul oluyormuş gibi... Bu konuya geleceğim, ama ondan önce bir şey sormak istiyorum: Neden duan kabul olsun ki?

Şöyle düşün lütfen: Bizim için bu dünyada koşulsuz sevgiyi deneyimleyebildiğimiz en yakın örnek evlatlarımız. Bir evlat profili hayal etmeni rica edeceğim. Bu evlat televizyonda bir çokomel reklamı görüyor, "Baba bana çokomel alır mısın?" diyor. Anında fırlarsın, o çokomeli alırsın, seve seve. Sen daha üstünü değiştirmeden, o sırada televizyonda bir kraker reklamı görüyor, "Baba benim canım kraker istedi" diyor. Hemen, gittin, aldın, geldin. Krakerin paketini açarken, şimdi de bir oyuncak reklamı gördü. :)... "Onu da yarın alayım kızım" dedin. Ve bütün gece böyle geçti:

  • Baba bana cips al.
  • Baba bana bisküvi al.
  • Baba bana tablet al.
  • Baba bana akülü araba al. 
  • Baba bana şunu al.
  • Baba bana bunu al.

Bu böyle devam ettiğinde, bir yerlerde "dur" dersin. Her şeyi istemesi ve her istediğinin hemen gerçekleşmesi konusunda bir sınır koymak istersin. Kızının senden istemesi sana yaptığı duadır ve bir yerde, onun için iyi olmadığını anladığın bir yerde, ona itiraz eder bulursun kendini. 

Ama ertesi gün işe gidersin. Sen onu özlersin, o seni özler. Akşam eve döndüğünde koşar bir sarılır sana, "Babam" der, "Seni çok özledim." Heh, işte her şeyin bittiği an. :)...  Senden bir şey istediği için değildir bu sarılma. Sadece sevdiği için, sevdiğini özlediği içindir. Sonra liste kaldığı yerden devam edebilir, ve hepimiz biliriz ki o liste hep tamamlanır :)...

Biz de dua ederken, Allah'ımızdan istiyoruz. Binbir çeşit isteğimiz ve binbir çeşit duamız var. Borçlarımızdan kurtulmak için dua, sınavlarımızı geçmek için dua, istediğimiz okulu kazanmak için dua, kazancımızın artması için dua, o arabayı alabilmek için dua, şöyle bir evde oturabilmek için dua, böyle bir işe girebilmek için dua. 

Sen anne, babasın, ama O Allah. Sen belirli şeyleri yapabilmek için zaman ve imkanlar tamponuna takılı kalabilirsin ama O sen ne istersen verebilir. Bunda hiçbir şüphe yok ve O'ndan istemekten daha doğal, daha doğru hiçbir şey yok.

Peki sen bir gün şunu yaptın mı, ellerini açıp şunu dedin mi?: "Canım Allah'ım... Ben geldim ama hiçbir şey istemiyorum. Sadece sana geldim, cennet istemek için değil. Senin için geldim, rızık istemek için değil. Sevdiğim için geldim, bolluk bereket için değil. Herhangi bir şey, herhangi bir imkan için değil... Sadece... özledim, geldim..."

Bu da üçüncü parlama olsun...

Bugün konuştuklarımızı iyi anladıysan, bundan sonra konuşacaklarımızı çok daha iyi anlayacaksın. Şimdi yarından itibaren neler biliyoruz, neler bildiğimizi sanıyoruz sırayla konuşabiliriz artık.

Blogger tarafından desteklenmektedir.