Yazın Yediğin Hurmalar Kışın Kıçını Tırmalar / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 12
Çok bildiğimiz bir yasaya geldi sıra... Karma...
Bunun ile alakalı bir çok atasözlerimiz ve deyişlerimiz bile var: Ne ekersen onu biçersin... Rüzgar eken fırtına biçer... Eden bulur... Men dakka dukka... Yazın yediğin hurmalar, kışın..... :)))...
Hemen her kültürde yüzeysel olarak en çok bilinen ve dillendirilen yasadır aslında Karma. Ama dediğim gibi bu bilgi ve anlayış yüzeyseldir. Biraz derinleştirebilirsek sanırım çok daha iyi anlayabileceğiz.
Atasözleri az çok tanımlasa da işin özü şudur: "Her seçim ve her eylem kendi enerjisini oluşturur ve kendine geri döner." Bu şu demek: Duygu-durum ve eyleminde yaptığın seçim sana aynı türde geri dönecektir. Aslında benzer benzeri çeker anlatımının eylemler boyutundaki bir türevi gibi bile düşünebilirsin bunu.
Dün nasıl para ekeceğimizi konuşmuştuk hatırlıyorsan. Şimdi de nasıl mutluluk ekeceğimizi konuşmanın zamanı. İşte karma, senin bilinçli seçimlerinin bir sonucu olarak hayatında mutluluğun mu acının mı yeşereceğini seçmenin adı.
Yapabileceğimiz seçimler sınırsız. Yaşamın her anında sonsuz değişik seçimler yapabilme imkanına sahibiz ama bunların birçoğunu bilinçli olarak yapamıyoruz. Bunun farkında bile değiliz ama çok gurur duyduğumuz seçimlerimiz bile çoğu zaman bizim yaptığımız seçimler değil.
Şöyle bir örnek vereyim: Evinin önüne çıktın ve yanında da biraz buğday var. Güzelce savurdun ve bir kenara oturdun seyrediyorsun. Ağaçlardan pır pır uçuşarak serçeler indiler ve yemlenmeye başladılar. İki ayakları üzerinde pıt pıt zıplayarak attığın buğday tanelerini bulup bulup yemekteler. Hepsi çok tatlılar. Küçük kanatlarını fır fır silkeleyerek, küçük baş hareketleri ne kadar da güzel karınlarını doyuruyorlar. Sen de mest olmuş halde onları seyrediyorsun ama bu güzelliğin içinde fark etmediğin bir şey var. Bahçe taşının arkasında bir kedi, en sessiz hali ile çökmüş, arka bacaklarında tüm kuvvetini toplamış ve saldırmak üzere. Derken, ışık hızı ile bir hamle yaptı ve serçelerden birisi artık ağzında. Küçük kuş kıpırdamaya çalışsa da bir iki ayak hareketi ve kafasını çırpmaktan başka bir şey yapamıyor. Zaten kedinin ön dişleri çoktan göğsüne saplanmış halde. Ve kısa bir süre içinde, kedinin çenesini sıkması ile son nefesini de veriyor ve küçük kafası aşağı doğru düşüyor.
:)... Üzüldün mü serçeye? Aslında ben bunu daha ileri götürüp, serçenin senin verdiğin buğdaylar yüzünden orada olduğunu ve dikkatini kaybettiğini, bu sebeple serçenin ölümünden senin sorumlu olduğuna falan bağlardım ama yapmayacağım. Seni seviyorum biliyorsun :)... Şimdi bu hikayede serçeye üzüldün ya, peki neden kedinin karnının doyacağına sevinmedin? Çünkü serçe kediden daha güçsüz diye düşünüyorsun ve ona karşı bir acıma hissediyorsun. İşte bu ikilik. Bu hikayedeki senin sahiplendiğin kedi olsaydı, yüksek ihtimal ile başka türlü düşünebilirdin. Ya da kedi bir serçe değil de bir lağım faresi yakalamış olsaydı muhtemelen bu defa kedi adına sevinecektin. Ama lağım faresi de kediden küçük ve güçsüz. Fakat sen lağım faresinin pis ve iğrenç olduğunu düşündüğün için kedi bu defa kahraman olacaktı...
Şimdi neyi ne kadar doğru seçim yapabildiğimizi anlayabildin mi? Az önceki hikayede serçeleri beslemeye inmen ve onları seyretmen bile kendini serçelerden üstün görmen, onları beslemenin sende oluşturduğu gururun bir yansıması idi. Çok iyilik yapmak istiyorsan bir tabak ya da kase içinde buğdayı bırakır gidersin. Oturup neden seyrediyorsun ki? Çünkü sen kudretli insanoğlu kuşlara nasıl yardımcı olduğunu, onların nasıl da karınlarını doyurduğunu deneyimlemek istiyorsun. İşte egonun, nefsin en kolay yakaladığı ve kendini çok iyi gizlediği noktalar da buralar. Gurur ve kibrini yeşertiyor ama bunu da sevgi ile öyle güzel kamufle ediyor ki ortaya çıkan ikilik ve ayrılık bilincini görmeyi bırak, anlayamıyoruz bile.
Buğday da Allah'tan, serçe de... Serçe de Allah'tan kedi de... Aslında ortada çok güzel bir Rahman tecellisi var, her şey O'ndan O'na. Olması gereken oluyor. Burada güzel olanı görmek, yaratıldığın o rahmete uygun seçimler yapmak senin elinde. Bunu tevhid bilincini içselleştirerek yapabilirsin ancak. Şöyle ki, o kuşlar senin sayende doymadı, sen olmasaydın aç kalmayacaklardı ama onların karnının doymasına vesile olma şansını sen yakaladın. Mutlu olmalısın... Şöyle ki, o serçe senin yüzünden ölmedi belki de bir kaç gündür aç olan kedinin karnı doydu. Mutlu olmalısın... Sen nasıl bir seçim yaparsan o sana geri dönecek. İşte bu yüzden mutlu olmalısın.
Karma dediğimiz şeyin neden hep kirli olduğunu biraz daha iyi anladığını ümit ediyorum. Tevhid bilincini kaybetmemeye özen göster. Daha önce de çok defa tekrarladık seninle beraber: Allah var, sen yoksun, o kuş, o kedi, buğdaylar yok. Sen BİR ve TEK olanın tecellilerini deneyimleyip O'na yaklaşmak, O'nu anlamak ve O'na varmak için buradasın. Hepimiz Allah içiniz ve O'na döneceğiz, unuttun mu? BİR ve TEK olan Allah derken bile şuna dikkat ettin mi hiç?: Zaten TEK olan bir şeye neden hala BİR demek ihtiyacı hissedesin ki? TEK olanın iki ya da üç olma şansı yoktur zaten. İşte oradaki BİR sayı olarak "1" değil, BİRlik anlamındaki, BÜTÜN anlamındaki BİR.
Bilindik bir hikaye ile bugünkü konuşmamızı bitirelim. Yarın karma ile ilgili detaylara devam edeceğiz. Hikaye şöyle:
Bir adam ofisinden çıkmış ve aracına doğru ilerlerken yanına bir kadın yaklaşmış. Halinin perişanlığından ihtiyaç sahibi bir anne olduğu belli olan kadın, kucağındaki bebeğini işaret ederek derdini anlatmış. Çocuğu çok hasta, tedavi ve ilaçlar için fazlasıyla paraya ihtiyacı var. Ama eşi onları terk edip gittiği için uzun zamandır sokakta kaldıkları için tedavi olmak şöyle dursun, çocuğunun karnını bile doyuramayacak durumda. Karınlarını doyurabilmek için yardım dilenmiş. Bunun üzerine adam neredeyse tüm parasını kadına vermiş, bununla karınlarını doyurmalarını ve kalanıyla da bebeğin tedavisini sağlamasını temenni ederek uzaklaşmış. O gün öğle yemeğinde adamla karşılaşan bir komşusu ona gerçekleri açıklamış. O kadını tanıdıklarını, kadının aslında insanların duygularını sömüren bir sahtekar olduğunu, kucağındakinin gerçek bir bebek olmadığını, sadece iyi gizlenmiş bir oyuncak olduğunu ve adamın kandırıldığını anlatmış.
--- ... ---
İşte şu anda seçimini sahtekar kadına kızmaktan yana kullandıysan kötü bir seçim, ortada hasta ve ölmek üzere bir bebek olmadığına sevinmekten yana kullandıysan iyi bir seçim yaptın.