Header Ads

İki Arada Bir Derede İlham Nerede Nefsi Mulhime / Frekanslar Hakkında Her Şey 35


Başlangıçta dediğim dedik, çaldığım düdük diyen, önünü ardını düşünmeyen nefsimiz, onu fark edip de ayırdığımız anda, artık ona hayır diyebildiğimiz anda, her istediğini yaptıramaz hale gelmişti. 

Her istediğini yaptıramadığında, onun farkına vardık. Her istediğini yaptıramasa da arada sırada istediklerini bize yaptırdığında ise onun daha çok farkına vardık. O da farkında vardı. Ona pişmanlığı, yaptığından suçluluk duymayı öğrettik. 

İşte bu iki derece büyük farkındalıklar, bizi yeni bir seviyeye taşıdı:

Üçüncü Seviye: Mulhime

Herhangi bir konuda neden pişmanlık duyarsın? Neden yapmış olduğun bir şeyden dolayı kendini suçlu hissedersin? Bu farkındalık yaptığın şeyin yanlış ya da kötü olduğunu bilmekten kaynaklanır değil mi?

O zaman soruyu şöyle genişletebiliriz: Yaptığı şeyin yanlış ya da kötü olduğunu bilen, o işin doğrusunu ya da iyisini de bilmek zorunda değil midir? Aksi takdirde yaptığı şeyin yanlış ya da kötü olduğuna nasıl karar verebilir ki?

İşte Mulhime, yani "ilham alan" makamı pişmanlık üstüne pişmanlık ile, tövbe üstüne tövbe ile gelen bir eğitimin sonucudur. Doğruya ve iyiye dair olanları anlamaya, idrak etmeye ve o yöne gönül vermeye başlamıştır. Şimdi artık bir şeylerin farkına varmaya, Yaradan'ına doğru yüzünü dönmeye başlamıştır. Ve herkes bilir ki, yüzünü güneşe dönersen, gölgeler ve karanlıklar arkanda kalır.

Ama sıkıntı bitmiş değildir. Aksine artmıştır. Çünkü önceden elalem ne der? Ele güne nasıl görünürüm? Nasıl dünyalık aynasında kendimi daha iyi gösteririm diye düşünürken, şimdi Rabb'im ne der? düşüncesi sarmıştır.

Ve bu, henüz olgunlaşmamış bu seviye için ağır bir sorumluluktur. Bir yandan, öncesinde, dünya için duyduğu kaygının küçüklüğünü fark ederek utanmaya; bir yandan da Rabb'i nazarındaki hali için duyduğu korkunun büyüklüğünü fark ederek, endişelenmeye başlar. 

Halkın dediği Halık'ın dediğinin yanında hiçbir şeymiş, bunu anlar. Anlar da anladıkça ağlar.

Şimdi ben böyle anlatınca bu iş burada bitti sanma. Asıl derdin büyüğü burada. Mesele ya siyah ya da beyaz gibi keskin ve net değil çünkü. Nefsinin benlik alt tabanı hala sana Emmare katından seslenmeye devam eder. Farkındalık haline olan Ego ise Levvame katında hala bocalama halinde ve yorgundur. Kolay olana, Emmare'ye dönmeye meyillidir. Yüksek farkındalık hali Süper Ego ise Mulhime'dedir ama Mulhime mertebesi zaten kendi başına bir gri alandır.

Olumlu yönden bakacak olursak, ki bakmalıyız da, ilk defa yüksek farkındalık haline geçebilecek kadar algımızı genişlettik. Artık çeşitli ilhamlar almaya başlamıştır nefsin. Buraya neden geldiğini, bu dünyadaki amacını, varmak istediği menzili ve bunun için yapması gerekenleri düşünebilmeye ve bunları akledebilmeye başlamıştır. Ama kökü hala Emmare'dedir.

Yani, nefsin Mulhime seviyesini deneyimlerken artık Levvame dönemi tamamen bitmiştir, Emmare'den kurtulunmuştur gibi bir yanılgın olmasın. Hala bu her üçünden biri arasında geçişler ya da iniş çıkışlar yaşayabiliriz. Bilinç haritası enerji seviyelerini hatırlarsan, işte oradaki ilk 200 birim enerji seviyeleri arasında gidip gelmek ve iniş çıkışların olması gibi düşünebilirsin. 

Hani iki arada bi' derede kalmak denir ya, tam da o işte. 

Daha iyi anlaman için şöyle bir örnek verebilirim. Diyelim ki, tam namaz vakti, internet üzerinden görüntülü bir toplantı koydu patron. Ya o toplantıya katılacaksın ya da namazı kaçıracaksın. Emmare seviyesindekinin aklına namaz falan gelmez, toplantıya katılır. Toplantıdan sonra da gelmez. Öööle dümdük kariyer yapar kendine. Levvame seviyesindeki ise ya unutur toplantıya katılır, namazı kaçırır ya da sıkıntı içinde toplantının erken bitmesi için elinden geleni yapar ama namazı kaçırır ya da cesaret edemez toplantıya katılır ve namazı kaçırır. Toplantıdan sonra aklına gelir ama. Pişman olur, tövbe eder, kendine kızar, üzülür, söylenir. Mulhime mertebesindeki ise namazını kılar ama namazda Allah'ı ile buluşması gerekirken patronuyla buluşur, sıkıntı içinde, endişe ile namazı bitirir bitirmez toplantıya geç de olsa katılır. Çünkü öncelikleri iyiye doğru yönünü çevirmiştir ama hala buram buram dünyalık kokmaya devam etmektedir. Ama cesareti göstermiştir ve önceliğini Rabbi'nden yana kullanmayı becerebilmiştir.

Bilinç haritası enerji seviyelerinde 200 birim / Cesaret diye bahsettiğimiz nokta burasıdır işte. Mulhime nefis bu mertebede çeker durur. Ne yolundan vaz geçer ne de dünyalığa dair korkularını ortadan kaldırabilir. Ama sevindirici haber şu ki, bu seviyede cesaret gösterdiğin her adım; yeni bir keşif, yeni bir anlayış, yeni bir farkındalık ya da yeni bir ilham ile sana yolunu aydınlatan bir ışık olarak geri döner.

Bir örnek daha vermek gerekirse; Diyelim ki bir ödemenin vakti geldi ama ödeme yapamayacağın aşikar. Emmare nefis için sorun yok, atar bi' yalan: "Sağlık sorunları sebebiyle şu an ödeme yapamıyorum?" Emmare'ye göre sorun çözülmüştür ve arkasına dönüp bakmaz bile. Levvame nefis kılı kırk yarar da bir çözüm bulamazsa ya bir başkasını suçlayıp kendini kurban rolüne sokarak ya da çaresizlik içinde olduğu düşüncesi ile yalan söyleyerek ödemeyi erteler. Ama bunu yaptıktan sonra pişmanlık duyar, üzülür, kendine kızar ve ödemeyi yaptıktan sonra özür dilemek konusunda kararlıdır. Mulhime yalan söylemez, olduğu gibi söyler ama ödeme vakti gelene kadar çok kaygılar içinde yüzer ve doğruyu söylerken bile sonuçları konusunda endişe içindedir. Ama bu cesareti gösterdiğinde, her zaman değil ama, bazen şöyle cevaplar almak mümkündür. "Kurum, belli bir limitin ve oranın altındaki borçlular için indirim hakkı tanıdı, sizi de bu kampanyaya dahil edebiliyorum, bu durumda borcunuz sıfırlanmış oluyor, samimiyetiniz için teşekkür ederim." Ya da başka bir arkadaşın senin derdinden haberdar olur ve yardım teklif eder ya da hiç ummadığın biri ya da işten, garip bir biçimde, tam ihtiyacın olan ödeme kadar bir iş kendiliğinden ayağına kadar gelir. 

İşte bu eş zamanlılıklar sen bu cesareti gösterdikçe sıklaşmaya devam eder. Bu olumlu çevresel faktörler ile cesaretin pekişir ve artar. Artık eş  zamanlılıkların yaşanmadığı durumlarda dahi, olumsuz da olsa, tecrübene saygı duymaya, sahip çıkmaya ve sevmeye başlarsın. Lütuflara teşekkür eder, sıkıntılara minnettar olursun. Artık hepsinin senin için birer öğretmen olduğunun bilincinde dördüncü seviyeye doğru ilerliyorsun. 

Sevinebilirsin, eksiksiz ve kesintisiz memnuniyete daha yakınız.   

Blogger tarafından desteklenmektedir.