Header Ads

Tek İhtiyaç Olan Şey Aşk / Bruce Lipton Türkçe 10


Bana göre altıncı kitlesel yok oluşun ortasındayız. Önceki beşi doğal olaylara bağlıyken, bu insan davranışından kaynaklanıyor. Türleri önceki kitlesel yok oluşlardan bile daha hızlı kaybediyoruz. Dünya Yaban Hayatı Vakfı tarafından yakın zamanda yapılan bir anket, gezegendeki hayvanların 2/3'ünün son 50 yılda ortadan kaybolduğunu ortaya koydu. Ayrıca 2048 yılına kadar okyanuslarda hiç balık olmayacağı tahmin ediliyor. Ama, ekolojik olarak daha dengeli ve sürdürülebilir bir uygarlık inşa etmek için büyük bir fırsatımız var: "Bütün bu kaosun yüzeyinin altında, çok heyecan verici yeni bir uygarlığın inşası var."

Kaos zamanlarında korku içinde yaşayabilir ve neyin bozulduğuna odaklanabiliriz ya da daha sürdürülebilir, uyumlu yeni bir dünya inşa etmeye odaklanabiliriz. Birçok derin sorunun su yüzüne çıkmış olması kritik derecede önemli. Bu olan biten bir kaza değil, “dikkat edersek insanlığa hayatta kalma şansı veren bir altüst oluş aslında”.

Şunu açıklamak istiyorum ki, enerji yaşam demektir. Soru şu: Birey olarak enerjini nasıl harcıyorsun? Yatırım getirisi sağlıyor mu? Yoksa korku ve öfke gibi bir şekilde boşa mı harcanıyor? Bunu bir enerji çek defteri gibi düşün, çünkü yalnızca sınırlı bir miktar var.

Dışarı çıkıp dünyayı değiştirmeden önce kendimize iyi bakmamız ve uyum içinde yaşadığımızdan emin olmamız gerekiyor. Uyumun sağlık olduğunu söylemek istiyorum; uyumsuzluk ise rahatsızlıktır, hastalıktır. Ayrıca uyum, içinde yaşadığımız dünya ile denge içinde yaşamaktır.

Kuantum fiziğinin bilimin en geçerli ve doğru biçimi olduğunu biliyorum. Birincil ilke, bilincin yaşam deneyimini meydana getirmesidir. Sorun şu ki iki zihin var: bilinçaltı zihin ve bilinçli zihin.

Beyni bir bilgisayar ve bilinçaltını sabit disk olarak düşün. Yaşamın ilk yedi yılında programlar bilinçaltına indirilir. Bu programlar diğer insanları gözlemlemekten gelir. Bu programların %70'inin güçsüzleştirici ve kendi kendini sabote ettiğini belirtmek çok önemli. Ayrıca %95 oranında bu bilinçaltı programları çalıştırıyoruz. Geriye kalan %5'in sadece bilincindeyiz.

Bilinçli zihin düşünmeye ve dikkatini vermemeye kapıldığında, bilinçaltı programları devreye girer ve gösteriyi yürütür: “istediğimiz hayatları yaşamıyoruz; programlanmış olduğumuz hayatları yaşıyoruz.” Kurban olmaya programlandık, biyolojimiz ve hayatımız üzerinde hiçbir gücümüz olmadığına inanıyoruz. Yine de kuantum fiziği bize bu hayatı bizim meydana getirdiğimizi hatırlatıyor. “Kurban yok, hepimiz bunun mimarıyız.”

Ancak bilinçaltı programlardan koptuğumuz bir zaman vardır: aşık olmak. Aşık olduğumuzda, düşünmeyi bırakır ve dikkatli oluruz. Bir ilişkinin bu balayı döneminde programlamayı bırakırız ve hayatımız istek ve arzular tarafından oluşturulur. Bu, Yeryüzündeki Cennet deneyimidir. Güzel olan kısım, programları unutabilmen ve yaşamın üzerindeki gücü geri alabilmendir.”

Birçok insan bu hayatta mücadele ediyor. Şunu sormak istiyorum: Neden bu kadar çok çalışıyorsun? Mücadele içeriden geliyor. Bilinçaltı programın, çabaladığın her şeyi desteklemediği gerçeğinden kaynaklanır. Bilinçaltı zihin zamanın %95'ini işlemekle kalmaz, aynı zamanda bilinçli zihinden bir milyon kat daha güçlüdür. Bu nedenle dış dünyayla değil, içsel sınırlayıcı inançlarınla mücadele ediyorsun aslında.

Bu cennet gezegen burada ve şimdidir ve her zaman mevcuttur. Yoluna çıkan sadece sınırlayıcı inançlardır. "Zihnin işlevi, inancın ve gerçekliğin arasında tutarlılık sağlamaktır."

Olumsuz bilinçaltı programlarıyla mücadele ediyorsan, programları değiştirmek için üç strateji vardır: 

  • Kendi kendine hipnoz
  • Uygulama ve tekrar
  • Enerji psikolojisi 

Seni güçlendiren yeni bir program yükleyebilirsen, iş biter. Zahmetsizdir; ve gücün buradan geliyor.

Aslında mesele çok basit: "Davranışlarımızı değiştirmeliyiz çünkü problemler buradan çıkıyor."

Blogger tarafından desteklenmektedir.