Header Ads

Beni Bir Sen Anladın Sen De Yanlış Anladın / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 39


Yaşam amacı dediğimde genel bir alışkanlık ve düşünce eğilimi olarak yine soyut bir yaklaşım sergileniyor. Bütünün hayrına yaşamak diyen var, tüm insanlığın iyiliği diyen var, barış ve huzur diyen var ve ne güzel ki çoğunluk Allah rızası diyen var. Bunlar çok güzel, çok samimi temenniler. Her birini sevgiyle karşılıyorum ama hani beni bir sen anladın sen de yanlış anladın diyesim geliyor :).

Yaşam amacının başlangıcı bu beden ile dünyaya gelmektir. Yaşam amacı dediğim şey de az öncekiler gibi bir şey değildir. O bahsettiklerimiz varış amaçları, oluş amaçları ya da başka bir deyişle ölüm amaçları, nasıl biri olarak ölmek istediğimize dair söylemler. Ama yaşam amacı dediğimde tüm insanlığa ve canlılığa iyilik, yardım ve hizmet edebilecek bir şey kastediyorum. Bak yine "canlılık" dedim. Somut, ortaya konan bir şeyden bahsediyorum. Böyle olmalı ki tüm canlılığa ve diğer tüm insanlara faydası dokunabilsin.

Bunu daha önce de çokça vurgulamaya çalıştım ama tekrar edeyim, tekrar etmenin tam yeri bence: Tüm olay bu beden ile başlayacak. Çünkü öyle oldu zaten. Zaten biraz düşündüğünde, tüm düşünce ve duygu durumlarını gözünün önünden geçirdiğinde başkasının mümkün olmayacağını rahatlıkla anlayabilirsin. Biz Rabb'imizi tanımak, anlamak ve O'na varmak için bu dünyaya geldik. Bizim bu dünyaya öyle bir şekilde gelmemiz gerekiyordu ki, acıyı da tatlıyı da, hüznü de sevinci de, iyiyi de kötüyü de, sıcağı da soğuğu da, kederi de neşeyi de, ışığı da karanlığı da... bu listeyi istediğin kadar uzatabilirsin. Tüm bu esmayı tecrübe edebileceğimiz bir şekilde gelmeliydik ki her şeyde O'nu bilebilelim, görebilelim, anlayabilelim. O da her tecrübemizde murat ettiği bilinmekliğini görebilsin. İşte böyle düşündüğün zaman zaten bu bedenden daha üstün bir tasarım ve tecelli tahayyül etmen mümkün değil. Tam da bu sebeple seçilmiş olan biziz. Dolayısı ile bu beden tüm yolculuğun başlangıcı.

Ve benim üzerine basa basa sürekli yinelediğim yaşamak meselesi de bu yüzden önemli. Farkındaysan materyalist teknoloji anlayışının zirvesini yaşayan bir çağdayız. Bırak makineleri, fizik yasalarını, ileri matematik becerilerimizi artık bir hücrenin yapısını en ince ayrıntısına bilebilecek kadar derine inebilmiş durumdayız. DNA'da bulunan her bir tekil koda kadar kopyalayabiliyor, inşa edebiliyor, dizebiliyoruz. Sıfırdan bir hücre inşa edebiliyoruz ama o hücreye "YAŞA" diyemiyoruz. CAN veremiyoruz. Her şeyiyle tam bir hücre olsa da canlılık veremiyoruz. Bir canlı ancak kendisine HAYY tarafından canlılık verilmiş bir canlıdan üreyebiliyor, çoğalabiliyor. O yüzden yaşam amacı dediğim şey de canlılık adına, canlılar adına, tam şu anda ve burada yaşayanlar adına iyilik, yardım ve hizmet içeren bir şey olmak durumunda. 

Buna daha önce de dikkatini çekmek istediğimi hatırlıyorum: Müslüman olmak garip bir iş yol arkadaşım. Müslüman olmak, her şeyi bu beden ile yapmak ama bu bedenin kıymetinin olmadığını anlayabilmeyi becerebilmek demek. Müslüman olmak, yeryüzünde secde etmediği tek karış toprak olmayan, her şeyiyle bu dünya hakkında bizden çok ama çok daha fazla şey bilen, bizden milyonlarca kat ilim sahibi olan şeytanın her dediğinin yalan ve yanlış olduğunu anlamayı becerebilmek demek. Müslüman olmak, okuma yazma bilmeyen Biricik İnci Tanesi Canım Efendim (s.a.v.)'in en büyük alim olduğunu anlamayı becerebilmek demek. Müslüman olmak, her birimizi, hepimizi, istisnasız her bir canlıyı öldüreceğine yemin eden Canım Allah'ımı her şeyden ama her şeyden ama her şeyden çok sevmeyi becerebilmek demek. 

Tam da bu sebeple cümleleri tersten okumaya alış lütfen. Yani demek istiyorum ki: Sen kapının önündeki kediyi beslediğinde, kedi senin sayende karnını doyurmadı, o kedi aç ve senin kapının önünde olduğu için sen ona iyilik etme lütfuna kavuştun. Sen o fakir komşuna bir kumanya paketi verdiğinde, komşun senin sayende evine mutlu gitmedi, o senin komşun olduğu için sen bu yardımı yapabilme lütfuna kavuştun. Sen bir istek sahibine mesleki becerin ile çözüm ürettiğinde, o senin sayende işini görmedi, o senin mesleki becerine ihtiyaç duyduğu için sen bu hizmeti verebilme lütfuna kavuştun.

Aynı şekilde, tam da bu sebeple, Allah'ın senin namazına ihtiyacı yok, sen O'nu anabilesin diye senin için namazı yarattı. Tam da bu sebeple Allah'ın senin orucuna ihtiyacı yok, sen O'nu anlayabilesin diye senin için orucu yarattı. Tam da bu sebeple Allah'ın senin malına mülküne, parana puluna ihtiyacı yok, sen O'na yaklaşabilesin diye senin için zekatı yarattı. Tam da bu sebeple Allah'ın senin haccına ihtiyacı yok, sen O'na varabilesin diye senin için haccı yarattı. 

Samed olan Allah'tır. Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve ihtiyaç anında başvurulması gereken Allah'tır. Bu yüzden her şeyi, her sebebi senin için yarattı, her şeyi, tüm kainatı senin hizmetine verdi. Her şeyden O'na ulaşabilesin diye. Bu şekilde düşünmeyi alışkanlık haline getirdiğin zaman yaşam amacının somut bir tezahür ile kendini göstereceğini, ve seni ötelere, soyutlar üstü soyutlara taşıyabileceğini anlayabileceksin. 

Bunu anladığın zaman, neden deli olmadan veli olunmaz anlayabilirsin. Çünkü bu yol akıl ile mantık ile değil, inanç ile yürünebilir ancak. Öyle olsaydı beynin atardı iki hece, kafan zonklardı iki hece. Ama iki hece atıp duran sadece yüreğindir. Öyle olsaydı ayakların iki hece yürümezdi, bir sağ bir sol, üçüncüsü yoktur. Öyle olsaydı nefesin olmazdı iki hece, bir al bir ver, üçüncüsü yoktur. Her şeye yeten o iki hece... ALLAH!

Bir şey var. Ya yaratılışına özel doğuştan gelen bir şey var. Ya ummadığın veya beklemediğin bir şey oldu, belki de sen bunu başına gelen bir şey olarak kötülüyorsun. Ya karşına sürekli çıkan veya aklından bir türlü çıkaramadığın bir şey var. Seni insanlara ve tüm canlılığa hizmet edebileceğin, o eşsiz becerine ve tutkuna çağıran bir şey var. Onu bulduğunda yaşamın ara sıra değil sürekli tutku ve heyecan içinde geçecek. Onu bulduğunda sürekli uyanık ve farkında olacaksın. Onu bulduğunda daha çok daha çok istemek yerine daha çok daha çok vermek isteyeceksin de vere vere sende bir şey kalmadığında senden bir şey kalmayacak. Sonunda her şeyde Rabb'in görünecek ve ölmeden öleceksin.

Biliyor ve anlıyorum seni. Yaşam amacını bulmak için kafa yorduğunda bile seni zorlayan sınırlandırmalara takılıyorsun. Ya bir meslek düşünmek zorunda hissediyorsun kendini ya da gelecek kaygısı sarıyor her yerini. Çünkü bizi mücadeleye ve kaldırabileceğimizin ötesinde sorumluluklara öylesine hapsettiler ki düşünürken bile bu parmaklıkların ardında düşünemiyoruz. O zaman sana çok parlak bir fikir vermeme izin ver lütfen. Dünyada para diye bir şey olmasa ya da para kazanmak adına hiçbir şey yapmana gerek olmadan rahat bir yaşam sürebilecek olanakların olsa. Tüm ihtiyaçların konusunda hiçbir kaygıya düşmeyecek kadar imkanlara sahip olsan, yine de ne yapmak isterdin? İşte bu sorunun cevabını bul ve onun ardına şu soruyu ekle: "Bununla insanlara ve tüm canlılığa nasıl iyilik, yardım ve hizmet edebilirim?" 

Bir insanın bu dünyada "yaptım" diyebileceği tek şey diğer insanlara ve tüm canlılığa yapabildiği iyilik, yardım ve hizmettir. Geri kalan ne varsa kendinedir, mecburidir ya da menfaatidir. Bunu yaptım diyebilen kişi ancak "yaşadım" diyebileceği bir hayat sürmüştür. 

...

Evet, bu konuda 39 gündür konuşuyoruz. İlk günlerde, çekim yasası isminin bu konunun son dönem meşhur olmuş ismi olduğundan bahsetmiş, konunun aslen dua olduğunu vurgulamıştık hatırlıyorsan. Yarın ki buluşmamızda, bu konudaki çilemizi de dua ederek bitirelim istiyorum. Amin der isen çok mutlu olacağım.

Blogger tarafından desteklenmektedir.