Header Ads

Yaşamanın ve Ölmenin İnce Sürekliliği / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 37


Hiçbirimiz boş yere ya da rastlantısal olarak gelmedik bu dünyaya. Gelişimizin, gönderilişimizin bir sebebi var. Bu da yaşam amacı dediğimiz şey işte. "Yaşadım" diyebilmek için, aramak, bulmak ve anlamak gerek.

Yaşam amacının ne olduğunu anlamak için dışarı çık ve doğal hayatın doğuştan gelen mükemmelliğini gözlemle lütfen. Belki de bakış açını doğal hayata çıkmaktan daha hızlı değiştirebilecek hiçbir şey yoktur. 

Gündüz dışarı çık ve cildindeki güneşi, havadaki rüzgarı, gökyüzündeki bulutları gözlemle, hisset. Bitkilerin ve ağaçların her birinin yeryüzünde benzersiz bir şekilde bükülme, birbirine dolanma, tomurcuklanma, çiçek açma, kuruma ve çürüme şekillerini gözlemle. Anlamaya çalış. Bütün bunlar yaşamanın ve ölmenin ince sürekliliği boyunca var oluyor. 

Geceleri dışarı çık ve kendini bir yıldızlar yorganının altında hisset. Bir dağın tepesine, bir tarlanın ortasına veya sadece kaldırımın çimenlerle buluştuğu yere git. Her canlının doğuştan gelen ve temel etkileşimine dikkat et. Doğadaki her şeyin varlığının, diğer her şeyin varlığına nasıl bağımlı olduğu ve ondan nasıl etkilendiğini anlamaya çalış.

Öyle ki, hayatın bu dinamik ve doğal dokusundan ayrı olmadığınızı unutma. Sen de sadece senin dokuyabileceğin önemli bir sicimsin. Sen de yaşamın ritimleriyle destekleniyorsun. Sen de yaşama ve ölme sürekliliği boyunca yolunu yürürken kendi benzersiz yolunda bükülüyor, kıvrılıyor, tomurcuklanıyor, çiçek açıyorsun ve eskiyorsun. 

Yaşamın büyüklüğünü ve gizemini keşfet. Unutma, sen sadece hayatın dokusundaki önemli, muhteşem sicimlerden bir sicim değilsin, aynı zamanda kendince özel bir sicimsin. Yaşam hayal edebileceğinizden çok daha büyük ve çok daha gizemli.

Güneşin doğuşuna hayran kalmanı, yıldızların seni şaşırtmasını, sessizliğin büyüsünü, rüzgârın esintisini, bir çocuğun elinin yumuşacık dokunuşunu, yaşlıların sözleriyle ve övgüleriyle onur duymanı, aklına daha ne geliyorsa her birini sıkıca ve sağlamca dik gönül bahçenin toprağına. Buna izin ver. 

Kendi boyunun 500 katı zıplayan böcekler var, daha önce duymuşsundur. Çam kozalağının karmaşık ama kusursuz desenini düşün mesela. İnatla taşın çatlağını iten bir çiçeğin ısrarını. Hala yapabiliyorken hayatın tüm var oluşlarını ve ifade biçimlerinden ilham al lütfen.

Bu anlattığım güzellikler ve mucizelerden hiçbir farkın yok. Tam aksine her birinden daha üstün, daha donanımlı ve en önemlisi en şereflisi sensin. Seçilmiş olan sensin. Muhatap olunan sensin. Halife olan sensin.

Ömrünün ilk 25 senesini okumak... Sonraki 40 senesini geçinmek.. Ve sonrasında dinlenerek, ölümü beklemek... Gerçekten sadece bunun için gelmiş olabilir miyiz?  

Blogger tarafından desteklenmektedir.