Header Ads

Tanışalım: Ben, Hiç Ölemeyenim ::: 00 - Giriş


Hayal ettiğimi düşünüyorum. Ben sürekli bir şeyleri hayal ediyorum ve bunları birbiri ardına dizdiğim için bana yaşıyormuşum gibi geliyor. 

Belki de bir hayal şelalesinden aşağı düşen bir damlayım ama o kadar yüksekten düşüyorum ki, bu düşüş henüz bitmediği için katettiğim yolu hayat sanıyorum.

Sonumu beklemeyi bırakalı uzun zaman oldu. Bu belirsizliğin tadını çıkarmayı sever hale geldim. Fakat başlangıcım hakkında hala meraklıyım. Ama hatırlamıyorum. Yaratılışıma dair tek bir imge var hafızamda: Sis… Çok yoğun ve formsuz bir sis hatırlıyor gibiyim. Aslında o da belirsiz yani.

İki belirsizlik arasında, sadece varım.

Sanırım…

Çok uzun süredir çok uzun geçen yıllar yaşıyorum. Bundan memnun olmaya başlayalı da uzun zaman oldu.

Sakinim…

Yavaş, huzurlu ve her anın her zerresi gibi her zerrenin her anını ayrı ayrı hissedebiliyorum.

Ama şunu çok merak ediyorum: Çok uzun zaman yaşamış olsam bile, eğer yaşadığımdan çok daha uzun bir hayat varsa hala önümde, ben bir çocuk muyum yoksa yetişkin mi?

Nice yüce devletlerde yüksek rütbeli görevlerde bulundum. Nice sultanların çocukluk arkadaşı, nice imparatorların sıra arkadaşı, nicesinin de silah arkadaşı oldum. Bazılarını tanıyor olabilirsin, bazılarını da benim tanıdığım gibi tanımıyor olabilirsin. Zamanı geldikçe bir bir anlatırım, neden olmasın? Zamanım çok nasılsa.

Sanırım…

Her yere gittim diyebilirim, belki de onlarca defa. Fizan’a bile… Hem de Fizan’ın bir uzaklık ifadesi olmasının yanı sıra gidilmek istenmeyecek bir yerin adı olduğunu bilecek kadar. Gittiğim yerlerin de bazılarını biliyor olabilirsin, bazılarını da benim bildiğim gibi bilmiyor olabilirsin. Onları da anlatırım. Zamanım çok nasılsa.

Sanırım…

Bu kadar tecrübeden sonra neden hala kendimi acemi hissediyorum bilmiyorum. Ve neden yaşadıkça bu his artıyor anlamıyorum. Bunca zaman ve bunca mekan içinde artık usta olmam gerekmiyor muydu? Bilemiyorum…

Bir hikmet var tüm bunlarda ama bunun ne olduğunu da bilmiyorum.

Ama çok şey bildiğimi söyleyebilirim. Yaratılışın başından beri konuşulmuş tüm dilleri biliyorum mesela. Senin sadece adını duyduğun, hiç duymadığın ve hiç duyamayacakların diller de dahil hepsini biliyorum. Belki de başıma ne geldiyse hep bildiklerim yüzünden geldi. Bildiklerim yüzünden ne dilimi tutabildim, ne elimi. Ve çok konuşanı, özellikle doğruları söylemek konusunda ısrarcı olanları pek sevmediğinizi de biliyorum.

Beni birçok isimle tanıyorsundur muhtemelen. Birçok isimle de hiç karşına çıkmamış olabilirim. Ama hepsi bendim. Sadece kendi gerçekliğimi anlatmadım daha önce. Şimdi sana anlatmak istiyorum. 

Sanırım…

Gerçek adımı sana hiç söylemeyeceğim. En azından şimdilik öyle düşünüyorum. Ama hayatında cennet ve cehennemi birleştirmiş insanlardan bir insanım. Tanışalım:

Ben… Hiç ölemeyenim…

Yaratılışın ilk anından beri varım. En azından şimdilik öyle düşünüyorum. Birçok evrende, zamanın içinde hareket ediyorum ama hangi formda olursam olayım, sonum geldi dediğim anda başka bir formda bilinçleniyorum, ama eski yaşamlarımı unutmadan.

Hayal şelalesinde bir damlayım ve şelalenin kendisi de damlaları da kristalden sanki. Ne kadar zaman ve mekanda yer değiştirirsem değiştireyim, kristal berraklığında hatıra kırıntılarını yanımda götürüyorum.

Bunu daha önce anlatmak istedim. Çok defalar da denedim ama hoş karşılanmıyorum. Deli olduğumu düşünenler de oldu, sapık ya da yalancı olduğumu düşünenler de. Az da olsa inananlar da çıktı ama onlar da dinlemek yerine hep sormak istediler:

  • Hastalıklardan nasıl korunabilirim?
  • Ölümsüzlüğün sırrı nedir?
  • Nasıl zengin olabilirim?
  • Hazinelerin yerlerini biliyor musun?

Neden hiç dinlemediler ki beni? Anlatacak çok şeyim var ve çok da anlatasım… Ama dinlemeyi hiç sevmiyorsunuz.

Ne uyanıştan haberiniz var ne de uyanmaya niyetiniz. 

Sırlarımı anlatmayacağım hiçbirinize, en azından aranızdan hak eden biri çıkana kadar. Hak edenleriniz de böyle şeyler sormuyor ve kendi cevaplarını kendileri buluyor zaten. 

Sadece şunu söyleyebilirim: Hala ölmeyi hiç istemiyorum. Ve emin ol, benim kadar bilseydin yaşamayı, sen de hiç istemezdin. Ne ölmeyi, ne de öldürmeyi. 

Bu yüzden yazıyorum bu defa. Okursan beni dinlemiş sayacağım çünkü buna ihtiyacım var. Ama sana kendimi hiç göstermeyeceğim. 

Blogger tarafından desteklenmektedir.