Header Ads

Cevabım Çok Net: "Benim Arkam Sağlam!" / İçimden Geldiği Gibi 12


Bazen kendime kızıyorum. Çünkü sana kızanlar beni üzüyor. Ne kadar anlatsam da sıradaki cümle yine de "Ama" diye başlayınca daha da bi' kızıyorum. Tabii ki kusur ben de, anlatamayan benim ama neden anlamadıklarını kavramakta bazen çok zorluk çekiyorum. İşte ben de bir "Ama" dedim. Dedim ya, kusur bende.

Fakat sana kızılamayacağını da anlatmak istiyorum. Aslında onların kızgınlığı özlerinden değil, seni inkar etmelerinden değil. Olamaz ki böyle bir şey. İnkar ediyor ya da kabullenemiyorlar ise kime kızıyorlar? Kızdıklarına göre senin varlığının bir ispatı değil mi bu zaten? E, madem ki senin varlığından bu kadar haberdar iseler nasıl kızabiliyorlar ki sana? İnsan en çok sevdiğine kızar mı hiç? Hem de sen bizi hiç kimsenin sevemeyeceği kadar severken...

Hep bu ikilikten değil mi? Benim anlatamamamın sebebi de bu zaten. Seni bu kadar severken bile karşılıklı iki ayrı kişiymişiz gibi konuşuyorum. Bu birliği nasıl ve ne zaman anlayacağım? Tek olmak ne demek nasıl bileceğim? Tek olan sadece sen iken, ben bunu nasıl ifade edeceğim?

Senin her şeyden haberdar olduğunu biliyorum. Asla bana karşı kayıtsız olmadığını, hiçbir şeye karşı kayıtsız kalmadığını, her şeyden ve herkesten çok sevdiğini biliyorum. Ama tüm bunları söylerken yine karışıyorum çünkü "her şey" ve "hiçbir şey" dediklerim de sadece sözler ve ifadeler değil mi? "Her şey" ya da "hiçbir şey" diye bir şey de yok ki zaten. Her şey de sensin, hiçbir şey de...

Anlamadıkça elimde tek bir şey kalıyor: sevmek. Öylesine anlatılamazsın ki, anlayamadıkça içimi sonsuz bir güven kaplıyor. Sev varsın işte, yeter. Her şeye yeter, herkese yeter, hepsine yeter, hep yeter... TEK yeter...

İşte aslında benim en çok anlatmak istediğim de bu. Yok madem hiçbir şey, hiç kimse... O zaman olan bitene üzülmek, darılmak, kırılmak, kızmak niye? Haksızlığa mı uğradım, kötü bir söz ya da davranışla mı karşılaştım, istemediğim bir şey mi oldu ya da istediğim bir şey olmadı mı? Her ne olduysa oldu işte...

Bana kızan sendin. İstemediğim işi karşıma getiren, istediğim şeyi de elimden alan yine sendin. O zaman ben seninle karşılaştım, sen bana tenezzül ettin, benimle muhatap oldun ve benimle vakit geçirdin. Buna nasıl üzüleyim, darılayım ben şimdi? Sen benimle ilgilendin ya, sevinmekten başka ne gelir elimden? Ölmeyi beklemeden sen geldin bana öyle mi? Elhamdulillah... Başka bir şey diyemem ki.

Ne olduğu ya da başıma ne geldiğine bakmadan sana güvenmek yetiyor bana. Sana sırtımı dayamak, senden beklemek, sana anlatmak ve senden istemek. Başıma geleni de sen yaptın madem, ben elimden geleni yaparken de yapacak olan sensin yine. Ben yaşayacağım sadece. Sonucu sen zaten biliyorsun. O zaman ne yaşayacaksam ben seninle yaşayacağım demek ki. Daha ne isterim ki? Yok senden gayrı istediğim ve sen her yaşanmışlıkta benimleysen, neyi nasıl ve ne kadar yaşayacaksam yaşayayım. Şikayetim yok. Her şeye rağmen ve hatta inadıma... Şikayetim yok.

Sana yakın olmak istiyorum, her anım seninle geçsin istiyorum, her şeyde seni görebileyim istiyorum, senin beni sevdiğin gibi sevebilmek istiyorum seni ve eğer bunun yolu bu dünya ise, ki öyle olduğunu anlıyor gibiyim, yaşıyorum ve tüm yaşanmışlıkların senin için olduğunu bilerek razıyım. Sen ol, bana yeter. Aklımdan sen çıkma bana yeter. Gördüğüm sen, duyduğum sen, hissettiğim sen ol, bana yeter. 

Ve böyle çok mutluyum, gerçekten çok mutluyum. Çünkü her sorunun cevabı sensin. Kendi yokluğum ve senin varlığınla cevaplanamayacak bir soru gelmiyor aklıma.

Ne mucize bekliyorum, ne geçmişi taşıyorum sırtımda ve ne de geleceğe bakıyorum. Öyle güveniyorum ki sana yaşıyorum sadece. Bir sürü planım var, yapmak istediklerim var, takvimlerim, çizelgelerim, yapılacaklar listelerim... Neler neler... Ama her birini yaşamak için yapıyorum, şimdi ne yapmaksa muradım onu yapıyorum, yaptığımda seni buluyorum, böylece daha çok elimden geleni yapıyorum... İçim rahat, sonucu sen zaten biliyorsun.

Ve farkına vardım ki böyle olunca tadını da çıkarıyorum hayatın. Ağlayacaksam da güleceksem de içimden geldiği gibi, yorulacaksam ve uykusuz kalacaksam başım düşene kadar, terleyeceksem sırılsıklam olana kadar, aç kalacaksam karnım kazınana kadar, yürüyeceksem yolun sonuna kadar yürüyesim geliyor. 

Ağlarsam göz yaşımdasın, gülersem nefesimdesin... Yorulduğumda ağrımda, terlersem tenimde, karnımın gurultusunda, yolun her adımında sen varsın. 

İyi ki varsın... Sen olmasan ne yapardım? Allah'ım... Can Allah'ım... Biriciğim, şahım, padişahım, cananım, tek ilahım, varım, yoğum, her şeyim... Beni sensiz bırakma yeter ki, ben buralarda çok kalmak istiyorum, her şeyde ve her yerde sen varsın, hiç olmadığı kadar güzel geliyor yaşamak.

Bu konuda da pek anlaşılmıyorum. Çok yaşamak istiyorum dediğimde ve yapmak istediğimi inadım inat yapmak için direttiğimde, burnumun dikine dikine gittiğimde kimse anlamıyor beni. Dünyalık sanıyorlar :)... Ama cevabım çok net, Elhamdulillah:

"Benim arkam sağlam!"

Blogger tarafından desteklenmektedir.