Header Ads

Belirsizliğin Dayanılmaz Hafifliği / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 31


Çekim yasası hakkında konuşmaya başladığımız ilk günlerde, aslında bu havalı ismin altında yatanın "dua" olduğunu ve bu konunun da duanın edilmesi ve nasıl kabul olunacağı hakkında olduğundan bahsetmiştik.

Son konuşmamızda da bu noktaya kadar geldik. Lakin konu tamammış gibi görünse de biraz daha var konuşacaklarımız. Çünkü duayı ettikten sonra da yaşam tarzımıza dahil etmemiz gereken bir nokta daha var. Ve bu nokta çok önemli, çünkü bu olmazsa süreci sekteye uğratabiliriz. Hatta kaş yaparken göz bile çıkarabiliriz :).

Bilinen spiritüel yaklaşımın aksine, kuantum sonsuz olasılıklar alanının "Kun Fe Yekun" olduğunu, tüm olasılıkların gerçekten var olduğunu ama tezahürün bizim niyetimiz doğrultusunda Allah'ımızın yaratması ile gerçekleşeceğini konuştuk.

Bir de bunun üstüne özellikle vurguladık ve kavradık ki zaman tamponumuz var ve duamız ile tezahür arasında kısa ya da uzun bir vakit geçecek. 

Tüm bunları bir araya getirdiğimizde "Kun Fe Yekun" Allah'ın ilminde NET olmakla birlikte bizim için bir belirsizliktir. Ve tüm bilgelik aslında bu belirsizliğin kendisidir. Bu belirsizlik inanan için sonsuz bir ümit iken inanmayan için ise kahır ve korku demektir.

Ve işte tüm özgürlüğün bu belirsizliğin içinde saklıdır. Çünkü senin hayatını en kötü etkileyen şey aslında bu belirsizliğin bilgeliğine kendini bırakamamandır. Ve aslında hayatı yaşanılabilir kılan bu belirsizlik iken inanamayan bir gönülde hayatı çekilmez hale getiren de bu belirsizliktir.

Çünkü aslında seni yoran şey ders çalışmak değildir. Bu çok teknik ve teorik bir şeydir. Çünkü konular vardır sen de bunlara çalışacaksındır. Seni yoran, hangi soruların çıkacağının belirli olmaması, yeterli sürede bitirip bitiremeyeceğinin belirli olmaması ve sınavdan iyi bir not alıp alamayacağının belirli olmamasıdır. Kendini bu belirsizliğin içine bırakabilir ve sadece asıl yapman gereken "ders çalışma" eylemine geçebilirsen, sadece bu eylemin içinde akabilirsen sorun yoktur.

Çünkü aslında seni üzen şey iş yerinde çalışmak değildir. Bu da gayet teknik bir meseledir. Yapılacak işler vardır ve bunlar yapılacaklardır. Seni üzen yaptığının beğenilip beğenilmeyeceğinin belirli olmamasıdır. Maaşının artıp artmayacağı, mesai olup olmayacağı, terfi edip etmeyeceğin ya da işlerin belirli bir süreye yetişip yetişmeyeceğidir. Ama belirsizliğin buradaki asıl unsur olduğunu anlayabilir ve iş dediğin, süreç dediğin, çalışmak dediğin şeyin aslen bu belirsizliğin kendisi olduğunu anlayabilirsen sorun kalmayacaktır. 

Sonucu düşünmek yerine, bu belirsizliğin kabulüne ulaşabilirsen artık süper bir gücün var diyebiliriz :). Çünkü bu sıkıştırmadan kurtulman çok büyük bir enerjiyi açığa çıkarır. Artık bu enerjiyi baskılayıp kendi aleyhine kullanmak yerine işin ve eylemin kendisini gerçekleştirmek için kullanabileceğinden her şey çok daha kolay olacaktır. Bunun adı özgürlüktür. Ve çok keyiflidir :).

Ve tabii ki bu niyetlerinden, dileklerinden ve arzularından vaz geçeceksin demek değildir. Tam aksine onların garantisi gibi bir şeydir. Artık enerjini doğru olan noktaya, sürecin kendisine ve eyleme aktarabileceksin demektir. Her zaman dile getirdiğim "güzel olan yolun kendisidir" söylemi tam da budur. 

Bunu içselleştirebildiğinde yaşayacağın rahatlık ve huzur tadına doyulmaz bir histir. Çünkü kendini belirsizliğe bıraktığında aslında hiçbir şeyin zor olmadığını anlarsın. Not kaygısı olmadıktan sonra sınava çalışmak çok kolay bir şeydir Beğenilme kaygısı olmadıktan çalışmak çok kolay bir şeydir. Yetiştirme kaygısı olmadıktan sonra her iş çok kolay bir iştir. Sadece yapman gerekeni yaparsın ve olur. Ve ikimiz de biliyoruz ki böyle bir zihin durumunda iyi not almak da, beğendirmek de, bitirmek de çok rahat olacaktır. 

Belirsizliğin içselleştirilmesi tüy gibi hafif olmaktır. Ve bir tüyün hareket etmesi için ufacık bir esinti bile yeterlidir. Güçlü bir enerji ile tüy kadar hızlı yol alacak şey de çok azdır. 

Sonuca odaklanma, kendini akışa bırak. Göreceksin ki uçabiliyorsun :).   

Blogger tarafından desteklenmektedir.