Onu Bilen Başka Ne Bilir Ki Şirke Düşe / Tapduk Emre 01
Yunus : İhtiyar!
Yunus: Selamun Aleykum!
Tapduk Emre : Ve Aleykum Selam!
Yunus : Nereden gelir, nereye gidersin böyle?
Tapduk Emre : Yoldan gelir, yola giderim.
Yunus : Orası belli de... Söyleyesin o vakit, atım susuzluktan yanmıştır, civarda bildiğin bir su gözü var mıdır?
Tapduk Emre : Birazdan delinir göğün dibi.
Yunus : Dalga mı geçersin benimle, ihtiyar? Konuşmak parayla değildir.
Tapduk Emre : Sükut da parayla değildir, evlat.
Yunus : Sana bir soru sordum. Civarda bildiğin bir su gözü var mıdır dedim. Zahmet buyurup cevap vermezsin. Hem de bu havada, yağmur yağacak der, eğlenirsin benimle.
Tapduk Emre : İmdi iner rahmet gökten aşağı.
Yunus : Bu havada işimiz yağmura kaldıysa, kesindir ölmemiz susuzluktan.
...
Yağmur yağmaya başlamıştır. Mağarada...
...
Yunus : Hava açıktı. Nereden bildin yağmur yağacağını?
Tapduk Emre : Dizlerimden bilirim, oğul. Ne vakit yağmur yağacak olsa dizlerim sızlar.
Yunus : Ben de keramet gösterdin sanmıştım.
Tapduk Emre : Bundan ala keramet mi olur?
Yunus : Keramet bunun neresinde? Yağmuru yağdıran sen misin?
Tapduk Emre : Haşa! Değilim amma... Yağmurdur dizlerimi sızlatan, yağmadan.
Yunus : İnanır mısın bu batıla?
Tapduk Emre : Batıla değil, Hakk'a inanırım, evlat. Şu alemde her ne var ise Hakk'tandır. Hakk'tan gayrı da bir şey yoktur. Şu taş, şu ağaçlar, kuşlar, kurtlar... Her şey bir surete bürünmüş. İnsan da insan suretine... Şimdi başın ağrısa, aklın o acıyı bilmez mi? Ayağına diken batsa, ayağınla mı bilirsin, aklından, zihninden mi bilirsin? Öyleyse, insan da bu alemden bir parçadır. İşte, aynı çiçeğin tozuyuz. O sebepledir ki yağmur yağmadan dizlerimi sızlatır. E,... O vakit, asıl keramet bu değil de nedir evlat?
Yunus : Öyle kuvvetli söyledin ki ihtiyar, ilmi hakikatler olmadan böylesine isabetli tarfi... Amma.. Yol fıkıhdır, hadistir, tefsirdir. Ez-cümle: Şeriat, her ilmin eğitimini görmekle mümkündür. Sözüm meclisten dışarı, şu sözleri senin berrak bakışına sahip olmayan gafiller söylese, şirke düşerler.
Tapduk Emre : O'NU BİLEN BAŞKA NE BİLİR Kİ ŞİRKE DÜŞE?
Yunus : Yağmur hızını kesti. Gün batmadan bir hana ulaşmamız lazım.
Tapduk Emre : Uğurlar ola... Yolun açık ola, evlat.
Yunus : Ortalık hırsız, eşkıya kaynar ihtiyar, bilmez misin? Tek başına alamazsın onca yolu.
Tapduk Emre : Garip bir ihtiyarım. Ne işim vardır, ne ağzımda altın dişim. Eşkıya bizi görecek olsa, vicdana gelmekten korkar. Haydi, uğurlar ola...
Yunus : Peki sana, birlikte yağmurdan mağaraya sığındığın bu adamın, Nallıhan'ın yeni kadısı olduğunu söylesem, ne dersin?
Tapduk Emre : Mağaraya yağmurdan sığınmak için değil, ikindi namazını kılmak için girdim, derim. Yolun açık ola...