Header Ads

Birisini Havada Uçarken Görsen Bile / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 25


Öncelikle şunu belirterek başlamak isterim. Her şey Allah içindir. Dolayısı ile her yer, her zaman ve her mekan da Allah'tan gayrı olamayacağı için her insan istediği her an dua edebilir. Buna herhangi bir kısıtlama ya da şart getirmek, olmazsa olmaz bir rituel tayin etmek mümkün değil.

Ama, niyet ile ilgili konuşmamızın başında da belirttiğim gibi bilinç seviyemiz ve sinir sistemimiz dolayısı ile bizler seçilmiş olanız, yaratılmışların en şereflisiyiz. Bu sebepten özel ve güzel unsurlar ile, Allah'ın özel ve güzel zaman ve mekanlarının tecellileri ile bağlantı kurabilecek imkanlara sahibiz. 

Şuna benzer sorular, nedense artık, sürekli insanların zihinlerinde: Cuma da herhangi bir gün, neden diğerlerinden farkı olsun? Mübarek geceler diye bir şey yoktur, her gece Allah'ın değil mi? Gecenin belli bir vakti neden kıymetli olsun, gündüzler de Allah'ın değil mi?

E, o zaman neden Güneş her sabah doğudan doğuyor ve neden hep sabah doğuyor? Bir gün batıdan doğsun, bir gün güneyden ne özelliği var ki doğunun? Ya da neden hep sabahları, bir gün de öğleden hemen sonra gece oluversin, ne özelliği var? Ay neden hep geceleri çıkıyor meydana mesela? Bir sabah da ikisini birlikte görsek Güneş ve Ay'ın, neden böyle bir sıralama var ki? Kış ayları neden hep soğuk? Neden ilkbahardan sonra yaz geliyor, neden sürekli belli bir sıra ile bu mevsimler? Bunların hepsine bir cevabımız var değil mi? Dünya'nın kendi çevresinde, güneş çevresinde ve Ay'ın dünya çevresindeki hareket ve döngülerinden bir başlarız, tek tek anlatırız. 

Tüm maddesel unsurların açıklamalarına gelince inanmak konusunda bir sorunumuz yok. Her maddenin, her nesnenin, her bir atoma kadar her şeyin kendine has özellikleri olduğunu hemen kabul edebiliyoruz. Ama manevi unsurlara gelince, o neden bu neden? Çünkü görmediğimize inanmamak konusunda çok güzel ikna edildik bugüne kadar. Evet, cuma mübarek bir gün, diğerlerinden daha bereketli, daha kazançlı ve özel. Sana özel, senin bedeninin ömrü kısa, yol uzun, senin bu dünyadaki vaktin az, bu yüzden senin daha yüksek bir fayda sağlaman için cuma özel. Evet, kadir gecesi bin aydan daha hayırlı, çünkü sen belki sadece 83 sene yaşayabileceksin bu gezegende ama o bir gece 83 seneden daha fazla bir ilerleme sağlayabilmen için sana verilen bir fırsat. Evet, her gecenin son demi bereketli, çünkü seyrek olan fırsatları kaçırırsan bile günlük bir şansın olsun elinde diye sana verilen bir hediye o vakit. 

Kasım ayı gelince, alışveriş için, üç kuruş indirim için; şahane cuma, benzersiz cuma, efsane cuma, süper cuma, altın cuma, gümüş cuma, bomba cuma... Bunların hepsine eyvallah ama şu "mübarek cuma" konusunda bir anlaşamadık :)... 

"Üç ayda bir, bir maaş fazladan ikramiye" desem kimsenin itirazı olmuyor. "Ne özelliği var ya üç ayın, öyle saçma şey mi olur?" diyen yok :). Emeklilere bayram öncesi birer maaş ikramiye yatırılınca da "ne özelliği var ramazanın, kurbanın?" diyen de yok :). Hele hele "haftasonu tatil, çalışmıyoruz" dendiğinde, "ne özelliği var cumartesi pazarın?" diyen hiç yok :). 

Bu, tamamen vesvese tabanlı sorgulama fitnesi öyle bir noktaya vardırıyor ki kendini şunu soruyor bana: Cennet ve cehennem var mı gerçekten? Yok diyorlarmış, hepsi bu dünyada imiş... Kur'an-ı Kerim'de onlarca defa bahsedilen, Hadis-i Şerifler ile yüzlerce defa tasvir edilen unsurları da sorgulamayalım artık n'olur. Biz tarih öncesi bir dinin mensubu değiliz. Hiç değişmemiş, korunmuş, tam güvenilir bir kutsal kitabımız var. Biricik peygamberimizin (s.a.v) tüm hayatı en ince detayları ile yazılı kaynaklar ile aktarılmış, aktarılabilmiş durumda. Bunlardan herhangi bir şüphe duymak doğru bir şey değil.

Biricik inci tanesi günde 5 vakit namaz kılmış ve kıldırmış, ama paşam diyor ki: Namaz şekilden ibaretmiş, o her daim namazdaymış. Bunu rituel haline getirmeye gerek yokmuş. O güzeller güzeli, daima orucu övmüş ve önermiş ama arkadaşa göre, Oruç zaten bedensel bir hadiseymiş, zahiren bir ibadeti içi almıyormuş, saçma geliyormuş. O güllerin efendisi sürekli sadakayı tavsiye etmiş, zekat konusunda hassas davranmış ama bizimkine göre zekat ve sadaka zaten ilahi sisteme müdahale imiş, Allah kime ne kadar vereceğini bilirmiş. Kendisi öyle birmiş, öyle bütünmüş ki, her şey onda tamammış, Hac'ca gitmesine, Kabe etrafında tavaf etmesine gerek yokmuş, kendi etrafında dönse oluyormuş. Hele maşallah :)...

Dön sen dön, hatta çevir kazı yanmasın :)...

Üşengeçlikten namazı, açlıktan orucu, para sevdasından zekatı, tüm bunlardan dolayı haccı, cehennem korkusundan dolayı cenneti inkar ediyormuşsun gibi geliyor bana.

Şeriatsız Tarikat olmaz. Ama ne yazık ki buraları, Pokemon hesabı yüksek sıçrayıp :), doğrudan marifete ulaşma hesabı yapanlar var. Ben yol arkadaşın olarak seni uyarmak ile mükellefim: Sana ne gösterdiler, ne anlattılar, ne yaptılar, ne çeşit psikolojik ya da psikosomatik telkin ve tekniklerle ikna ettiler bilmem. Ama Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerinin sözünü hatırlamanı tavsiye ederim: "Bir kişiyi havada uçarken dahi görseniz, Kur'an ve Sünnete uymuyorsa bu keramet değil istidraçtır." Hatta Şeyhul Ekber İbnul Arabi Hazretleri böyle birini gördüğünde sopayla vurup yere indirmeni ekler bu sözün ardına :).

Neyse, özür dilerim, bugün olmadı farkındaysan. Konuya giremedim. Beni bugün affet, yarın kaldığımız yerden devam edelim.

Blogger tarafından desteklenmektedir.