Header Ads

Dualar Nasıl Kabul Olur? / Çekim Yasası Hakkında Her Şey 30


Sıra geldi en merak ettiğimiz soruya: "Dualarımız nasıl kabul olur?"

Güzel bir haberim var: "Oldu bile."

Söylemesi kolay dediğini duyar gibiyim. Çünkü büyük oranda kabul olmadığını düşünüyoruz. Çünkü "hani nerede, göremiyorum" halindeyiz. Burada kaçırdığın nokta yine "yaşamak." En başından beri yaşamaktan, zaman tamponundan ve dünyada olduğumuzdan bahsediyorum farkındaysan. Ve aslında garip olan da bu :). Dünyalık bir şey istiyoruz ama dünyanın kurallarına göre olmasını istemiyoruz, hemen olsun istiyoruz. Ahiret için bir şey istiyoruz ama ahireti beklemeden bu dünyada görelim istiyoruz. 

Duan kabul oldu, için rahat olsun. Bundan sonrası "hakediş" süreci. Sadece yoldaki izler takip et. 

Öncelikle Rabb'ine olan inancını ve şüphesiz güvenini kaybetme. Bunu engellemeye çalışan pek çok unsur olacak. Çevrendeki insanlardan ve fikirlerden saldırılar yaşayacaksın. Hiçbirine kulak asma, sen "emin ol" ve devam et yol üzere. Zihnin türlü türlü oyunlar oynayacak, bir çok unsurdan olumsuzluklar ve imkansızlık kanıtları sürecek önüne, sakın aldanma. Ve buradaki en büyük tuzak duandan olur olmadık her yerde herkese bahsetmen olacaktır. Unutma bu özel bir buluşma idi. Kimselere anlatma, kimselerden onay bekleme, kimselerden medet umma. Zaten kabul oldu, O'na güvendikten sonra başka kime ihtiyacın var ki? 

Duan kabul oldu, için rahat olsun. Bundan sonrası "belirsizlik" süreci. Çünkü sonsuz, sınırsız ve kusursuz olasılıkların arasından bildiğimiz matematik ile çözemeyeceğimiz bir sürü şey senin için birbiri ardına diziliyor. Sadece yoldaki izleri takip et.

Lütfen kendini ve şartları zorlamayı bırak. İlle de şöyle olacak, illa ki böyle olacak demeyi bırak. Hedef odaklı olmak sana mutsuzluktan başka bir şey getirmeyecek. Hedef odaklı olmak demek "benim dediğim gibi olsun" demek. Bırak tüm detayları güzel Allah'ım halletsin. Her şeyi bilen O, her şeye gücü yeten O, her şeyi düzenleyen O. Ve şu anda milyon kere milyon, milyar kere milyar hatta trilyon kere trilyon çeşit olasılık ve inanılmaz büyük bir plan senin için çalışıyor.

Duan kabul oldu, için rahat olsun. Bundan sonrası "teslimiyet" süreci. Çünkü sen istedin ama yapacak olan O. Sen diledin ama yaratacak olan O. Sadece yoldaki izleri takip et. 

Şöyle bir şey düşünmeni istiyorum. Büyük A harfini düşün ve bir de ters bir V harfini "Λ". Bu ikisi üstüste geldiklerinde anahtar ve kilit gibi uyarlar değil mi? Senin dileğin, duan işte bu ters V "Λ" olsun. Dolayısı ile senin hayatında bir şeyler öyle düzene girmeli ki A harfi gibi dileğine uyum sağlayabilesin değil mi? 

İşte biz dua ettiğimizde, yaşadığımız bu üç boyutlu madde dünyasını, zaman tamponunu ve hakediş unsurlarını hiç beklemek istemez A harfini bütün ve tek seferde isteriz. Öyle olduğu zamanlar da olabilir elbette, en doğrusunu Rabb'im bilir. Öylesini hak edenler de vardır, onları da Rabb'im bilir. Ama genelde süreç böyle işlemez. Çünkü burası süreli süreçler diyarı.

Sen samimi bir biçimde duanı ettiğinde senin duan yaratıldı bile. Kuantum sonsuz olasılıklar alanından bahsederken "Kun Fe Yekun" olduğunu bu sebeple anlatmak istedim sana. Arzu ettiğin gelecek yaratılmış bir halde seni bekliyor ama sen yolu bulabilecek misin? Dosdoğru yol üzere gidebilecek misin? A harfinin parçalarını birleştirebilecek misin?

Sana önce sol çizgisi "/" verilecek A harfinin. Bunu görmen, kabul etmen ve sırtında taşıman gerek yolun sonuna kadar. Sonra ise orta çizgisi "-". Bunu da alacaksın yanına. En son da sağ çizgi "\" verilecek. Bunu da aldığında artık birleştirebileceksin:

/ - \ = A ...

İşte şimdi dileğin ile, duan ile uyumlu haldesin ve o artık fiziksel bir realite olarak tezahür etti, tadını çıkarabilirsin. Uyumlanmak, aynı rezonansa girmek, senkronize olmak, tevafuk... Bunlar sana bir şeyler hatırlatıyor olmalı :)... 

Eğer bu karışık geldiyse şöyle anlatabilirim. Sen bir tekstil firmasında işe girmek istiyorsun ama şu anda mobilya firmasında çalışıyorsun diyelim. Uzak ihtimal gibi görünebilir ama güvendin Rabb'ine ve duanı ettin. 

Olasılık 01: Mobilya firmasındaki işini en güzel şekliyle yaparsın. Bu kabullenme ve şükürdür. Sabahtan akşama kadar tekstil firmasını düşünmezsin, elindekinin en iyisi yaparsın. Sonra çalıştığın firma yeni bir üretim teknolojisini getirir bünyesine. Bunun için yeni sorumlular ve eğitim gereklidir. Kabullenme sürecinde elinden gelenin en iyisini yaptığın için seni bu göreve getirmeyi takdir ederler. Burası gayret ve sabret dönemidir. Yeni sorumluluk ve çalışma dönemidir. Sen Rabb'ine bırakmışsın, hiç şüphen yok, tereddütün yok, buna da "elhamdulillah" dersin, yine en güzelini en iyisini yapmak için çabalarsın. Tekstil firmasındaki iş bir yerlerde ve zamanın içinde bir noktada seni bekliyor. Eminsin çünkü sen "mü'min"sin. Bunu da başardıktan sonra artık yeni teknolojinin sorumlusu olarak projeler ve teklifler gelir önüne. En üstteki dosyaya bak bakalım, hangi tekstil firması ofislerinin yenilenmesi için teklif istiyor? :)... İşte hayret zamanı. Git, oradaki ofisi öyle bir güzel yap ki, tekstil firması memnuniyetinden ve başarından ötürü seni, tırnak içinde "güzel bir transfer ücreti ile" işe alsın. Hayırlı olsun, bir çayını içmeye geliriz :).

Tamam, bu çok iyimser bir olasılık zinciri olmuş olabilir. Bir tane daha bakalım.

Olasılık 02: Mobilya firmasındaki işini en güzel şekliyle yaparsın. Ama sen yapsan ne olacak, amirin olacak adam kendi akrabalarını ya da kendi ekibini işe almak için bin bir zorluk çıkarıyor, türlü bahaneler ile seni işten kovduruyor. Bu da zor bir kabullenme halidir ama sen Rabb'ine dayamışsın sırtını amir de kim ola ki? Doğru eve. İş yok, güç yok... Gayret ve sabret dönemindesin, biraz zorlu olabilir ama sorun yok, devam ediyorsun. Televizyon izleyerek geçirmeyeceksin tabii ki günlerini. Yapabildiğin iş başvurularını yapacaksın ve bu arada da elinden gelen en iyi iş olarak daha önce yarım bıraktığın italyanca çalışmaya devam edeceksin. Sen Rabb'ine bırakmışsın, hiç şüphen yok, tereddütün yok, buna da "elhamdulillah" dersin, yine en güzelini en iyisini öğrenmek için çabalarsın. Tekstil firmasındaki iş bir yerlerde ve zamanın içinde bir noktada seni bekliyor. Eminsin çünkü sen "mü'min"sin. İtalyanca tamam ve iş başvurularına bakmaya devam. Bak en üstteki ilanda yeni Avrupa pazarında görevlendirmek üzere "italyanca" bilen dekorasyon sorumlusu arayan tekstil firması hangisiymiş? Hem mobilya sektöründe uzman derecesinde deneyimli hem de italyanca bilen kaç kişi vardır sence? Git, o görüşmeye tüm inancınla katıl ki, tekstil firması yurt dışı görevleri olduğundan dolayı seni, tırnak içinde "dolgun bir ücret" ile işe alsın. E, hayırlı olsun, yolumuz Roma'ya düşerse, ararız :).

Tamam, bu da yarı iyimser bir olasılık zinciri olmuş olabilir. Bir tane daha bakalım.

Olasılık 03: Mobilya firmasında ne yapsan faydası yok. Çünkü firma battı, bildiğin iflas. Ani ve sarsıcı bir biçimde işsiz güçsüz ortada kaldın. İşte bu gerçekten zor bir kabullenme hali. Ama Allah sana yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel bir Yaradan, Ne güzel bir yardımcıdır. Evdesin, sektör zaten genel olarak durgun döneminde, ayrıca sen de öksüz ve yetim olduğun için zaten tek başına hayatta kalmaya çabalıyorsun, dolayısı ile destek olacak kimsen de yok. Gayret ve sabret dönemindesin, çok zor olabilir ama sorun yok, devam ediyorsun. Ama çok bekleyebilecek bir vaktin ve imkanın da yok doğrusu. Yapabildiğin iş başvurularını yapacaksın ve bu arada da elinden gelenin en iyisi olarak öğrenciliğinde para kazanmak için çalıştığın kafede komi olarak çalışmaya devam edeceksin. Sen Rabb'ine bırakmışsın, hiç şüphen yok, tereddütün yok, buna da "elhamdulillah" dersin, yine en güzelini en iyisini yapmak için çabalarsın. Tekstil firmasındaki iş bir yerlerde ve zamanın içinde bir noktada seni bekliyor. Eminsin çünkü sen "mü'min"sin. Sen işini, komilik bile olsa, en iyi ve en güzel biçimde yaptığın için bu devamlı müşterilerden birinin dikkatini çeker. Hani şu sarışın, güzel kız, sürekli göz göze geldiğiniz :)... Sonra bir akşam üstü kafenin yakınlarında bir yerlerde karşılaşırsınız. O seni tanır, sen de onu.  Derken bir çay, bir tatlı derken muhabbet koyulaşmış :)... Laf lafı açar, sen asıl mesleğinin ne olduğundan bahsedersin, onun babasının da tam senin gibi dürüst, çalışkan ve deneyimli bir dekoratöre ihtiyacı olduğu ortaya çıkar. Babası kim mi? Hani şu tekstil firması vardı ya, işte onun sahibi :)... Buna hayret edilir işte, iş güç derken, kendine hem bir aile, hem de hayatının aşkını buluverirsin.

N'oldu :)... Çok mu romantik geldi bu versiyon? E, sen güzel Allah'ıma AŞIK ol, bu gezegen, bu ömür baştan aşağı romantizm zaten. 

Bu olasılıklar sonsuza kadar gider, her şey olabilir, her an olabilir, herkes için olabilir. Ama sen güveneceksin Rabb'ine ve teslim olacaksın. Çünkü en doğrusunu Allah bilir. 

Ama bazen süreç bu örneklendirdiğimiz olasılıklar gibi doğrusal da ilerlemez. Kırılır, çok uzak noktalara gider ve bazen ters döner. Çünkü canım Allah'ım bizi bizden çok sever. Bizim istediklerimizin doğruluğu, bize olabilecek zararları ve doğurabileceği kötü sonuçlar hakkında bilgimiz ya da öngörümüz yoktur. Ama her şeyi gören Rabb'im bazen erteler duamızı, bazen değiştirmemizi öğretir, bazen de daha iyisi ile buluşturmak üzere reddeder. Ama merak etme, daha iyisini de bulduracak olan O'dur. Sen yeter ki güven ve teslim ol.

Bunu da şöyle düşün lütfen. Güzel bir bahçen ve bahçende de güllerin... Sen güllerini budarken 3 yaşındaki küçük kızın yanına geliyor. Tombik elleri ile budama makasına uzanıyor. O da gülleri budamak istiyor haliyle... O kocaman makası verir misin kızına?: "Tamam, sen istedin madem benim güzel kızım, al bu kendinden büyük makası, istediğini yap" der misin? Demezsin... Neden? Çünkü bu istediği ona zarar verecek, henüz hazır olmadığı, ufacık bir mutluluk için tüm hayatını etkileyebilecek kötü sonuçlar doğurabilecek bir istek. Dolayısı ile buna izin vermezsin, şimdilik reddedersin, ertelersin ama onu evlatlıktan reddetmezsin tabii ki :). Bir ebeveyn olarak onun iyiliği için yine elinden geleni yaparsın, onun tüm ihtiyaçları, büyümesi ve gelişimi ile ilgilenirsin tüm sevginle ve gün gelir, kızın 15 - 16 yaşlarına geldiğinde, tutarsın onu elinden, bahçeye çıkarsınız beraber. Ona yepyeni ve tertemiz bir bahçe makası uzatırsın. Hem o eski anınızı anlatırsın, hem nasıl budaması gerektiğini anlatırsın ve hem de onu çok mutlu edersin. 3 yaşında ona izin verseydin, hem budama eyleminin tadını çıkaramayacaktı, çünkü aslında buna hazır değildi hem de tüm hayatını olumsuz etkileyecek bir neticeye varacaktı. Yani mutlu olamayacağı bir duası için tüm hayatı boyunca mutsuz olacaktı. 

İşte senin kızını sevdiğinden daha çok seni seven, senin onu hazırladığından çok daha iyi bir şekilde seni hazırlayan ve seninle ilgilenen, senin onu unutmadığın gibi seni hiç ama hiç, bir an dahi unutmayan bir Allah'ımız var. 

Duan kabul oldu, için rahat olsun. Bundan sonrası "deneyim" süreci. Çünkü sen istedin; seni o güne kadar eğitecek ve hazırlayacak olan RAB O, seni o güne kadar yaşatacak ve büyütecek olan HAYY O, seni ve tüm evrensel düzeni isteğine uygun olarak düzenleyecek ve organize edecek olan KAYYUM O. Sen sadece teslim ol, makas için izin verilmediğinde hiç üzülme, zamanı gelip de sen istemeden makas sana kendiliğinden uzatılacak.

Daha önce not almanı istediğimi hatırlıyorum:

Gerçekleştiğinde hiç şaşırmayacak kadar, gerçekleşmediğinde hiç üzülmeyecek kadar güvenerek, severek, inanarak dua edersen, ne istersen olur. 

Blogger tarafından desteklenmektedir.