Header Ads

Her Zaman Mutlu / Spiritüel Mistik Yaklaşım 03


Şimdi sana şöyle bir şey söylesem ya da dur, dur! Ben söylemeyeyim de amirin demiş olsun. Size şöyle bir şey söylense: "Yarından itibaren sadece benim belirlediğim elbiseler giyilmek zorundadır." Hemen protestolar başlar değil mi? Peki amirin biraz daha ileri gitse ve dese ki: "Herkes sabahları sadece iki yumurta yiyebilir." Ya da "herkes sabah beşte uyanmak zorunda" dese... Diyelim ki bunun gibi on farklı kural koydu. Ama hepsi fiziksel olarak yapılabilecek şeyler. Hemen köle haline getirildiğini düşüneceksin ve bağırıp çığırmaya, özgürlüğün için haykırmaya başlayacaksın.

Ama dönüp de bir haline bakar mısın lütfen? Başkaları çevrende neler yapılması, ne olması gerektiğine karar verdiğinde köle gibi hissediyorsun ama şu anda başkası senin iç dünyanda ne olması gerektiğini belirliyor zaten. Bu kölelik değil mi?

Biri senin mutlu mu yoksa mutsuz mu olduğuna karar verebiliyor, bu kölelik değil mi? İç dünyanda neler olacağını başka biri belirliyorsa bu köleliğin en kötü şeklidir.  

Sadece bu herkes tarafından normalmiş gibi karşılandığı için göze batmıyor. Ama bu normal değil. Bir şey sırf herkes öyle olduğu için normal olmaz. 

Çevremizdeki yaşam asla ve hiçbir zaman yüzde yüz istediğimiz şekilde olmayacak. Bu insanlık hali. Çünkü her şey istediğimiz gibi olursa ben ne işe yararım :). Çevremizdeki yaşam asla yüzde yüz istediğimiz şekilde olmaz ve olmamalı. Eğer makineler ile birlikte yaşamıyorsan tabii ki. 

Yani demem o ki; dışarısı asla tamamen senin istediğin gibi olmaz. Eğer mutluluğun ve sevincin ve neşen... ya da bu kadar çok kelime kullanmasam daha iyi... aslında mesele keyif ya da keyifsizliktir.

Keyif için bir çok isme sahibiz: barış, mutluluk, neşe, sevinç, coşku... Keyifsizlik için de bir çok ismimiz var: stres, kaygı, korku, gerginlik, endişe...Keyif keyifsiliğe karşı yani. 

Ve evet, keyfin eğer çevrende olup bitenlere bağlı ise keyifli olma şansın pek yok demektir. Şeylerin dünyasında, nesneler evreninde bu pek mümkün değildir. Dışarıdaki şeyler, nesneler işe yaramazsa ne olacak peki? Çare nedir? Çare içeridedir çünkü.

Bana baktığında benim dışarıda olduğumu düşünüyor olabilirsin. Peki benim farkıma nasıl vardın? Işık benim üzerime vurdu, sana doğru yansıdı, göz bebeklerindeki lenslerden geçti, sarı noktanda ters bir görüntü oluştu ve beynin görüntüyü tekrar ters çevirerek benim görüntümü oluşturdu. 

Şimdi tekrar soruyorum: beni nerede görüyorsun... İçinde... Peki aynı mantıkla soruyorum: Ben nerede duyuyorsun... İçinde... Bütün dünyayı nerede görüyorsun... İçinde... Hiç dışarıda olan bir şey var mı aslında? Hiç kendinin dışında yaşadığın bir şey var mı?

Başına gelen her şey içinde oldu. Karanlık ve aydınlık içinde oldu. Acı ve zevk içinde oldu. Neşe ve sefalet içinde oldu. Hiç kendinin dışında bir şey deneyimleyebildin mi? Hayır...

Öyleyse soru şu: İçinde olanları nasıl olması gerektiğini kim belirlemeli? Evet... İçinde olanların nasıl olması gerektiğini kim belirlemeli? Başka biri mi? Hayır, kesinlikle sen belirlemelisin değil mi? 

Yani içinde neler olduğunu sen belirleyebilirsen tüm yaşam deneyimin de senin tarafından belirlenecek değil mi? Başkası tarafında değil...

Etrafında olan şeyler, olaylar senin tarafından belirlenmez, kabul. Ama bu gezegendeki tüm yaşam deneyimin yüzde yüz senin tarafından belirlenir, eğer bunun sorumluluğunu alırsan. 

Eğer bırakırsan hemen hemen herkes belirleyebilir. Eğer sen izin verirsen.

Blogger tarafından desteklenmektedir.