Header Ads

Kuantum Sonsuz Olasılıklar Alanı ile Bağlantı Kurmak / Joe Dispenza Türkçe 18


Kuantum modeli gerçeklik, sonsuzlukta tüm olasılıklar vardır der. Bu da araştırmam için kuantum fiziğinin kapılarını açtı. Bütün bunlar neydi? Kuantum fiziği, subjektif zihin objektif dünyanın üzerinde etki yaratır diyor. Yani zihinle madde o kadar kaynaşmıştır ki ikisini ayırmak imkansızdır. 

Ama sonra, kuantum fizikçisi olan meslektaşlarımla konuştuğumda bana; "Evet, zihin ile madde ayrılamayacak şekilde kaynaşmıştır, ancak bu, ancak atomaltı düzeyde olur" dediler. Elektron ve fotonların atomaltı düzeyi... 

Büyük ölçekli nesnelerde değil yani. Bu gözlemci etkisidir. Yani gözlemci etkisi bilim adamlarının gidip elektronu ölçmesidir ve bu olasılık alanında atom çekirdeğinin bir yerinde olup bir parçacığın içine çökebilir. Buna da dalga fonksiyonunun çökmesi ya da kuantum olayı denir.

Einstein ile Planck, elektronlar ile fotonların minik dünyalarına baktıklarında onların büyük dünyadaki elmanın ağaçtan düşmesi ya da gezegenlerin güneş etrafında dönmesi gibi hareket etmediğini gördüler. Orası farklı, öngörülemez bir dünyaydı.

Newton fiziği öngörülebilirdi. Kuantum fiziği öngörülemezdi. Elektronun bir dalgadan parçacığa, enerjiden maddeye çökeceğini biliyorlardı ama nerede olacağını tahmin edemiyorlardı. Benim ilgim burada başladı. Çünkü meslektaşlarım: "Bu sadece küçük ölçekler için, gözlemcinin atomaltı dünyaya etkisi olabilir ama bizim hayatımızdaki büyük olaylarda olmaz" diyordu. Ben de onlara hep: "Belki biz zayıf birer gözlemciyizdir" derdim, "Belki gözlem becerimizi geliştirebiliriz."

Sonra, kuantum fiziğini araştırmaya başladığımda, gerçekliğin doğasında etkimizi nasıl güçlendirebileceğimizi anlamaya çalıştım. Biz stres hormonları ile yaşarken bedenden ibaret olduğumuzu düşünürüz çünkü stres hormonları ve adrenalin vücudumuza odaklanmamıza, dikkatimizi dış dünyaya, insanlara, nesnelere, şeylere ve mekanlara vermemize neden olur. Ve zaman takıntısı yaşarız. Dikkatimizi bedenimize, çevreye, zamana, bulunduğumuz yere verirsek enerjimizi de bunlara, bu 3 boyutlu gerçekliğe yöneltmiş oluruz. 

Bütün dikkat ve enerji 3 boyutlu gerçekliğe yönelmişse, oyunu Newton fiziğine göre oynamak gerekiyor ve buna göre yaratmak istediğimiz her şey vakit alacaktır ya da daha doğrusu biz maddenin illüzyonu içindeyiz ve bizler maddeyi değiştirmeye çalışan maddeyiz. Böyle olduğumuzda da sonuçları kontrol etmeye, zorlamaya, tahmin etmeye çalışırız.

Peki, biz o zaman nasıl bir bilinç olarak bilincimizi dış çevre denen bu 3 boyutlu gerçeklikten çekerek alıp; hiç kimse, hiçbiri, hiçbir şey, hiçbir yerde ve hiçbir zamanda olacağız ve kendimizi rahat hissedeceğiz? Ve kuantum alanı denen bu alemde bir bilinç olarak var olabilecek miyiz? Ayrıca biz alanda bir bilinçsek ve Einstein da "bu alan parçacığın tek yetkili kurumudur" diyorsa; parçacık parçacığı yönetir demiyor, parçacığı alan yönetir diyor. Şayet o alanda yaşadığımız yere bir bilinç olarak, bir farkındalık olarak gidebilirsek, madde olan her şeyden ayrılarak bugün dikkatimizi ve enerjimizi her şeyini bildiğimiz bu 3 boyutlu gerçeklikten çekip bunları olduğu gibi bilinmeyene yönlendiririz. Yani enerji ve dikkatimizi bilinmeyene veriyorsanız, bu da olasılıklar aleminde olduğunuz anlamına gelir. Ve bilinmeyene ne kadar uzun bağlanırsanız, hayatınızda o kadar çok olasılık yaratırsınız. 



Blogger tarafından desteklenmektedir.