Header Ads

Cep Telefonu ve Sosyal Medya Arasında Anda Kalmak Mümkün Mü? / Eckhart Tolle Türkçe 34


Teknoloji kendi içinde nötrdür. Yani ne kötü ne de iyi. Biraz nasıl kullanıldığına bağlı. Şu anda da öyle. Büyük ölçüde, bilinçdışı zihnin bir yansımasıdır. Yani insan bilinçsizliği hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsan, insan egosu hakkında bilgi edinmek istersen, insanların yazdıklarını okuman ve sosyal medyadaki tepkilerine bakman yeterli olabilir.

Ve böylece bıraktıkları yorumlarda, bilinçsizlik ve zihinsel özdeşleşme hakkında çok şey öğrenebilirsin. Bu yüzden elbette oraya ne koyduğuna dikkat etmelisin. Ne tür şeyler yayınlıyorsun ve yayınladıkların tepkisel mi? Bir cevap veya yorum yazmadan önce bir şey okurken kendine bir dakika ver ve insanlara yanlış yapmaktan kaçın.

Yapabilirsin, sorunlar hakkında konuşabilirsin ama başkalarını yanlışlayarak egonu büyütme. Konumları politik veya başka türlü olsalar bile, tamamen yanlış veya hatalı olarak kabul edebilirsin. Ama bunun arkasında hala bir insan var. Başka bir insanı yanlışlamadan da, birinin bakış açısına karşı argümanlar ortaya koyabilirsin.

Yani, nasıl ve ne ortaya koyduğun çok önemli, iletişimin bilinçli mi, değil mi, yoksa tepkisel mi?

Yani, orada bilinci yükseltmek için de büyük bir potansiyel var. Biri bana meditasyon için şu anda telefonumda bulunan birkaç uygulama önerdi. Onları henüz denemedim ama denemek istiyorum. Yani, aslında zihninde boşluk veya ferahlık sağlamak için de kullanılabilir.

Demek istediğim, telefonun elinde olduğunda veya insanlar ona baktığında, zihinlerinin dağınık olduğu anlamına gelmez, belki de bir meditasyon uygulamasındadırlar. Belki de güzel, ferah bir resme bakıyorlar ya da bir ses veya bir söz dinliyorlar, bilinçli bir nefes alıyorlar, küçük bir hatırlatma yapıyorlar kendilerine...

İnsanlar dijital iletişim kurmayı tercih ettikleri için tamamen merkezsiz, içinde boşluk olmayan, insanlarla iletişim bile kurmayan gençler yetişiyor. Bütün bunlar önemli, ama ortaya koyduğun şey asıl önemli olan. Bu nedenle, bunun insanları bir varlığa getirip getirmediğini veya birinin aklını karıştırıp karıştırmadığını her zaman göz önünde bulundur.

Yani aslında sana kalmış. Kullan, ne kadar anda olursan, o kadar yapıcı içgörülere sahip olursun. Ve nelerin mümkün olduğuna dair bazı harika fikirler edinebilirsin. Sana neyin mümkün olduğunu söyleyemem. Bu konuda yeterince bilgim yok. Hakkında çok az şey biliyorum. Bu yüzden kendine yeterince derine inme izni ver. Çünkü ancak o zaman işe yarar fikirler geliyor gibi görünüyor.

Ama tüm dikkatinin onun tarafından emilmesine izin verme. Hala doğayla bağlantı kurmaya, oradan uzaklaşmaya, ve sonra geri gelmeye özen göster.

Ama yemekte olduğun diğer insanlarla olan ilişkini koparabiliyor, Ve bazen görüyorum, restoranlarda insanları, oturan çiftleri, birlikte yemek yerken ve her ikisi de telefonlarında bir şeylerle meşguller.

Aynı masada olmaları, muhtemelen birbirlerini bir süredir tanıdıkları anlamına geliyor :). İlk buluşmada oluyorsa, ilk buluşma muhtemelen sonuncusu olur. Ama birbirlerini iki yıldır tanıdıktan sonra oluyorsa, bu artık neredeyse normal bir şey. Yani birbirlerinin yanında değiller. Sonra birkaç kelime alışverişinde bulunuyorlar ve tekrar telefona bakıyorlar ve bu yüzden yemek konuşarak değil boşluğa dalarak geçiyor. Bazen merak ediyorum, acaba birbirlerine mi mesaj atıyorlar? :)...

Bazı büyük şirketlerde bunun bir sorun olduğunu öğrendim. Ama şimdi onlar, çalışanların 18:00'den sonra kullanmalarına izin verilmediğini söylüyorlar. Artık şirket telefonları, e-postalarla uğraşmamak veya kapatmak ihtiyaç duydukları bir şey. Ve bu çok akıllıca bir şey, çünkü insanların dikkati buna ne kadar çok emilirse, o kadar kafaları karışır ve işe yaramaz hale gelirler.

İşlerinde ne kadar etkisiz olurlarsa insanların o derecede yaşam kaliteleri çok düşüyor. O yüzden bu şeylerin hayatını ele geçirmesine izin verme. Bu hayati derecede önemli. 

Ünlü bir haber sitesine sahip olan ve aynı zamanda bazı kitaplar yazan Arianna Huffington ile birkaç yıl önce konuştum. Ve son kitabında hayatının nasıl daha da kötüye gittiğini ve çok para kazandığını anlatıyor :). Ve günün birinde artık kafasına dank ediyor. Ve şimdi, özel hayatında, yatak odasında dijital cihaz olmaması gibi prensipleri var. Yatak odasında hâlâ kitapları var. Bazen yatmadan önce de okuyor ama Kindle değil, iPad değil, iPhone değil, bildiğimiz kitap...

Velhasılı kelam, herkesin bu cihazların bağımlılık yapıcı doğasının gerçekten bilincinde olması gerekiyor. Ama başrolde SEN varsın.

Blogger tarafından desteklenmektedir.