Mutfaktaki Buzdolabı Gibi Hiç Durmadan Uğuldayan Zihni Durdurmak / Eckhart Tolle Türkçe 19
Bilirsin, buzdolabı gibi cihazların çalışma sesi ya da odadaki bazı gürültüler sürekli devam ediyor. Arka planda olduğunu artık bilmiyoruz, ama o durduğunda birden bire anlıyoruz ki, oh, çok iyi hissettiriyor.
Arka planda sürekli bir uğultu sesi vardı ve artık farkında değildin bile, bilmiyordun. İşte bu yüzden bazı insanlar için ilk uyanış, hayatı bu kadar zorlaştıran, deyim yerindeyse zihinlerindeki uğultuların, sürekli gevezeliklerin, sürekli diyalogların ve monologların farkına varmaktır.
Ve böylece aniden farkına varırsın, bu, birçok insan için bir uyanış anıdır. Aklının ne yaptığını fark edersin? Ve sonra orada, şu anda ne olduğunu ve ne olduğuna dair zihinsel yorumunu birbirinden ayırt etmeye başlarsın.
Çok bilinçsizsen, çevrendeki ve sürekli değişen fenomenleri yorumlama şeklin, insanlar, olaylar, durumlar, yerler, çok bilinçsiz olduğunda, zihinsel olarak yorumlama ve zihinsel olarak tepki verme şeklin ve diğer insanlara, yerlere, durumlara tepki verişin, tek bir fenomen olarak algılanır.
Orada olanla, olanı nasıl gördüğünü, onu nasıl yorumladığını, ona ne dediğini ayırt edemezsin. Tek bir şey olarak deneyimlediğin tek bir şeyin etrafında döndüğün bir anlatıdır sadece. Ve böylece senin yani çok bilinçsiz bir kişinin sürekli olarak çevrede meydana gelen fenomenleri yorumlama şekli, zihninin koşullanması, zihinsel ve duygusal koşullanma tarafından belirlenir, böylece neredeyse hiçbir şeyi olduğu gibi deneyimlemezsin.
Bunu zihinsel koşullanmalarının perdesi aracılığıyla deneyimlersin ve bu zihinsel koşullanmaların çoğu sözlüdür. Çoğu durumda, önemli bir kısmı zihnindeki bir anlatıdır. Ve zihnindeki anlatının farkına varırsan, bu ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır.
Bu harika bir uyanış. Ve bunu gördüğünde, şu anda burada olan bir şey hakkında kendi kendine konuşma şeklini görüyorsun ve zihin diyor ki,
- "Bu olmamalıydı.
- "Daha iyi olmalı, neden daha iyisini yapamıyorlar?"
- "Neden her zaman insanlar hep bu kadar iğrenç?"
- "Artık insanlara tahammül edemiyorum."
- "Neden buraya geldiğimizi açıklar mısın?"
- "Eh, şimdi burada ne işimiz var?"
- "Normal hayatıma devam edip bu işlere hiç bulaşmamalıydım"
- "Bunu neden yapayım ki?"
- "Peki, neden her zaman bir şeyler yapıyoruz?"
- "Buraya gelmek tamamen anlamsız."
- "Yani, bu, bu adam neden bahsediyor?"
Ve böylece devam eder ve bunu sen yapmıyorsundur artık, ne olduğunu ve zihninin olanı nasıl yorumladığını ayırt edemiyorsundur.
Bu delilik. Ayrılabildiğin an, görürsün, işte şeylerin var oluşu bu şekildedir. Kimin neyden bahsettiği önemli değil, kendinde sürekli bir şey söyleme dürtüsü bulursun.
Ve burada, şimdi bile olabilir, çünkü aklını kapının dışında bırakman pek olası değildir :). Yani o da seninle geldi, ama bu iyi bir şey çünkü o zaman onun farkına varabilirsin. Böylece, pratik yapmaya başladığında, şeylerin varlığı ile onu yorumlaman arasında ayrım yaptığında, hayat birdenbire çok daha istikrarlı hale gelir. Buna insanlar da dahildir.
Bunun her an senin de başına gelebileceğini fark etmiş olabilirsin. Çok hazır hale geldiğinde bir şey tetiklenir. Peki tetiklendiğinde ne olur? Bir şey seni ele geçirir. Sanki bir süreliğine başka biri olursun. Hatta biraz daha bilinçli duruma döndüğünde, sonradan pişman olacağın şeyler bile söyleyebilirsin.
Tabii o zaman bağışlama da devreye girmeli... Ama başka bir sorun daha var gibi: Kendini affetmelisin. Eskiden söylediklerinden dolayı kendini affetmelisin... Hayır, kendini affetmek zorunda değilsin. Bu çok karmaşık biliyorum, ama şunu anlamalısın ki, sadece senin için değil, ne senin ne de bir başkasının, o belirli anda bilinç seviyelerinin ötesinde bir davranış veya konuşma sergileyemediğini görmen gerekir.