Header Ads

Mutlak Varlık, Öz Kaynak, Zamansızlığın Öncesizi, Bilinmezlerin Gizlisi... / İbn Arabi 01


Vücûd’un dilimizdeki karşılığı “varlık”tır. Sözlük anlamı ise “isteneni bulmak”tır. Ayrıca sözlükte “beden” ve “cisim” anlamında geleneksel olarak kullanılsa da bu sadece mecaz bir anlamdır. Sufilik kavramlarında “vücut sahibi olan varlık”tan ibarettir. Burada Vücûd sözcüğü ile bir gerçekliği anlatmak isterim ki, O’nun varlığı kendi zatından ve kendi iledir; tüm varlıkların varlığı O’ndan olup O’nunla vardır. Tasavvufu inceleyenler, söz dünyasında bu gerçekliğe işaret için “ortaya çıkmayan” ve “mutlak varlık” tabirlerini kullanırlar. Çünkü Varlık’ın kendiliği bu seviyede hiçbir isim, sıfat ve fiil ile kayıt ve karar altına alınabilir değildir, kayıtlı bilinenlerin hepsinden mutlaktır. Belki de tüm bilinenler bu seviyede O’nun bizzat kendidir.

“Vücûd-ı Sırf” yani “Salt Varlık” da denir. Çünkü kendi isim, resim, nitelik ve özelliklerden kendi saflığı ile katışıksızdır. 

“Zat-ı Sazic” yani “Saflığın Kendisi” ve “Öz Kaynak” da denir. Zira isimler, sıfat ve fiiller bağlamında sade ve safidir, ve hiçbir bağlam ile tanımlı değildir.

“Mechûlü’n Nat” yani “Nitelikleri Bilinmeyen” de denir. Zira bu seviyede (boyutta) tüm nitelikleri bilinir ya da tanıklık edilmiş değildir. Niteliklerinden kasıt değişmez isimleri ve mutlak olanlarıdır. Bu boyutta değişmezlerin görünebilmesi ve mutlak olanlardan hiçbiri yoktur. Dolayısı ile “Nitelikleri Bilinmeyen” olur.

“Ezelü’l  Âzâl” yani “Zamansızlığın Öncesizi” de denir. Zira Varlığın bundan öte bir boyutu yoktur, ve tüm boyutlar bu boyutun alt boyutlarıdır.

“Gaybü’l Guyûb” yani “Bilinmezlerin Gizlisi” de denir. Zira a’yân-ı sabite yani ezeli hakikatlerden itibaren ilk örneklere kadar olan göreli bilinmezlik boyutları, bu boyutta mutlak bilinmezliktir. Ne hayal edilebilir ne de anlatılabilir değildir.

“Munkatau’l İşarat” yani “İşaretlerin Son Ucu” da denir. Zira bu boyutta tüm isim ve sıfatların işaretleri biter, kesilir. Tüm görecelik bu boyutta ortadan kalkar.

“Munkatau’l Vicdâni” yani “Kendiliğin Sonu” da denir. Zira bu boyutta artık kendiliğin ayrı bir temsili yoktur. Bu ifade “Zat’ının kendisi yoktur” anlamında değildir. Çünkü “kendilik” tarifi bilgi boyutunda olur. Bu boyutta bilgi bile tarif edilebilir değildir. Dolayısı ile bilginin bir çıktısı olan kendilik dahi yoktur.

Blogger tarafından desteklenmektedir.