Header Ads

Sıradan Dünya ve Yaşamlarımız Bizi Aldatmıştır / Deepak Chopra 2023 - 03


Düşmanlarını sevmek ilham vericidir, ama kim gerçekten sever ki? İlahi sevginin sonsuz olduğunun söylenmesi, senin gerçekliğinde onu öyle yapmaz. Ebedi barış her çağda suç, savaş ve şiddet olasılığıyla yarışıyor. Bir avuç insan aziz olarak el üstünde tutulur, bunun yerine deli olarak yaftalanmaları ya da bu dünya için fazla iyi oldukları gerekçesiyle reddedilmeleri muhtemeldir.

Ancak şüphe götürmeyen bir şey var ki o da kişisel gerçekliğin tüm oyunun oynandığı yer olduğudur. İnsanların gerçekleştirdiği tüm potansiyeli ve aynı zamanda bizi geride tutan tüm sınırlamaları içerir. 1970'te ölen Abraham Maslow adlı New Yorklu bir psikolog, akıntıya karşı yüzdüğü için bugün de ünlü olmaya devam ediyor. Psikolojideki tipik kariyer, ruhun hastalıklarını ve kusurlarını incelemekten ibaretken, Maslow insan doğasının günlük deneyimin çok ötesine geçtiğini hissetti. Maslow'un hayal edebileceğinin çok ötesine geçen temel fikri, insanların olağanüstü deneyim seviyeleri için tasarlandığı ve bunun da ötesinde, bu deneyimleri günlük yaşamda üretmemiz gerektiğidir. Sanki yollardaki tek araba hurda pas yığınlarıydı ve birisi hurda arabanı bir Mercedes ya da Jaguar ile takas edebileceğini duyurdu.

Gördüğün tek araba hurda yığınlarıysa ve Mercedes ve Jaguar'lar okyanusun çok ötesinde bulunuyorsa, gerçekliğin değişmeyecektir. Ancak Maslow, yüzyıllardır süregelen ruhani özlemlerden yola çıkarak, yaşamdaki zirve deneyimlerin tasarımımızın bir parçası olduğu, onlara ihtiyaç duyduğumuz ve onları arzuladığımız konusunda ısrar etti. Anahtar, gündelik olanın ötesine geçmekti.

Ötesine geçme fikri burada anlattıklarımın da motivasyon kaynağı oldu.

Gerçekte kim olduğunu keşfetmek için, kim olduğunu düşündüğünün ötesine geçmelisin. Huzuru bulmak için korkunun ötesine geçmelisin. Koşulsuz sevgiyi deneyimlemek için, gelip geçici olan koşullu sevginin ötesine geçmelisin. Benim tezim, meta-insan olmanın herkesin yapabileceği büyük bir kimlik değişimi olduğudur. Zirve deneyimler için tasarlanmış olmak, bir seçeneğimiz olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Çoğu zaman hayattaki en aydınlatıcı anlar sanki başka, daha yüksek bir düzlemden kendiliğinden iner. Bunların tesadüfi olmadığını nasıl bilebiliriz?

Bilim ve bilinç üzerine yakın zamanda düzenlenen bir konferansta genç bir kadın kendini tanıttı ve bana yüksek lisans tezini kuşlarla iletişim kurmak üzerine yazdığını söyledi. Ona kuşlarla konuşmanın nasıl mümkün olduğunu sordum ve bana göstermenin anlatmaktan daha kolay olduğunu söyledi. Dışarı çıktık. Aydınlık bir gündü ve bir bankta sessizce oturduk. Yakındaki bir ağaçta oturan bazı kuşlara baktı ve içlerinden biri uçarak korkusuzca kucağına kondu.

Bunu nasıl yaptı? Kelimelere ihtiyaç duymadan bana "Gördün mü? Çok basit" diyen bir bakış attı. Eski Katolik okulu öğretmenlerim, genellikle kendisine doğru çırpınan kuşlarla mutlu bir şekilde resmedilen Assisili Aziz Francis'i işaret ederlerdi. Hint geleneğinden, ahimsa olarak bilinen ve "zararsızlık" anlamına gelen, tüm canlılara empati duyan bir bilinç niteliğini düşündüm.

Her iki durumda da kuşlarla konuşmak ya da onların dilini bilmek söz konusu değildi; her şey sessizce gerçekleşmişti. Bu, ötesine geçmenin mükemmel bir örneğiydi - bu durumda benim beklentilerimin ötesine geçmenin. Genç kadının daha sonra açıkladığına göre yaptığı şey, zihinsel berraklığa sahip olmak ve kuşun kendisine gelmesi için bir niyet ortaya koymaktı. Başka bir deyişle, her şey bilinçte gerçekleşti.

O kadar az insan bu tür deneyimler yaşıyor ki, bu sadece ötesine geçmek için gerçekten ne kadar seçeneğimiz olduğunu gösterme ihtiyacını artırıyor. Benim güçlü hissim, hayat üzerinde şu anda fark ettiğimizden çok daha fazla kontrole sahip olduğumuzdur.

Bana göre, meta-insan bir ömür boyu sürecek bir seçimdir. Zirve deneyimleri yalnızca bir başlangıç, neyin mümkün olduğuna dair bir bakış.

Zirve deneyimi terimi, çoğu insanın ne anlama geldiğine dair genel bir fikre sahip olduğu kadar popüler hale geldi. Bu terim, sınırlamaların ortadan kalktığı ve hayatımızı değiştiren içgörülerin ortaya çıktığı ya da üstün bir performansın zahmetsizce gerçekleştiği anları tanımlar. Amerikan futbolunda kırk yaşına birden fazla Super Bowl galibiyeti ile yaklaşan oyun kurucu, sekiz yaşında Mozart piyano konçertosunda çıkış yapan müzik dehası, on sekiz basamaklı iki sayıyı saniyeler içinde çarpabilen matematik dehası - insan potansiyelinin muazzam derecede genişlediğine işaret eden bu gibi zirve performans hikayelerini bulmak için çok uzaklara bakmamıza gerek yok. Ancak bu başarılar, her ne kadar şaşırtıcı olsalar da, belirli bir alanı işgal ederler. Şöhret ve servet istisnai bir azınlık için harcandığında, birçokları için geçerli olan çok daha büyük bir olasılığı gözden kaçırırız.

Gerçeklik herkesin tahmin ettiğinden çok daha şekillendirilebilirdir. Kişisel olarak sana dayatıldığını düşündüğün sınırlamaların çoğu aslında kendi kendine koyduğun sınırlamalardır. Gerçekte kim olduğunu bilmemek seni ikinci el inançlara saplanıp kalmaya, eski yaralarına bakmaya, eskimiş koşullanmaları takip etmeye ve kendinden şüphe duymaya ve kendini yargılamaya iter. Hiç kimsenin hayatı bu sınırlamalardan muaf değildir. Sıradan dünya ve dünyadaki sıradan yaşamlarımız, gerçekte kim olduğumuzu ortaya çıkarmak için yeterli değildir - tam tersi. Sıradan dünya bizi aldatmıştır ve bu aldatma o kadar derindir ki kendimizi ona uyacak biçimde şekillendirmişizdir. Hukukta, kusurlu kanıtlar "zehirli ağacın meyvesi" olarak bilinir. Hayat ne kadar iyi olursa olsun, gerçeklik zannettiğimiz aldatmacalardan kaynaklanan bir leke olduğunu söylemek abartı olmaz. Ne kadar güzel ve iyi olursa olsun hiçbir şey bu lekeden tamamen kurtulamamıştır. Bundan kaçmanın tek yolu ötesine geçmektir.

Bir meta-insan, kişiliği daha yüksek değerlere dayanan kişidir; sadece zirve deneyimlere değil, sevgi ve öz değere de. Maslow'un meta insan terimini aslında tam da bu şekilde kullandığını görmek beni çok mutlu etti. (O bu terimi çizgi roman süper kahramanlarıyla ilişkilendirmemişti, ben de öyle. Fantezi meta-insanlar ucube ve topluma tehdit olarak görülse de, bu tamamen kaçınılması gereken bir çağrışım).

Bazı deneyimleri ilahi görünecek kadar yüce görmek iyi ve güzeldir, Maslow'un meta insanı yerleştirdiği yer de burasıdır. Allah’a ya da sonsuz huzur ve sevgiye ulaşmayı arzulamanın bir çivi çakmak kadar gerçek olduğunu ilan etmek önemli bir adımdı. Ancak ben meta-insan olmanın acil bir gereklilik olduğunu savunacağım. Hayatlarımızda içsel acı, kafa karışıklığı ve çatışma olarak ortaya çıkan yanılsamalardan kurtulmanın tek yolu budur.

Blogger tarafından desteklenmektedir.