Header Ads

Depresyon... Dışarıdan İyi Görünüyorsun, O Halde Acı Çeken Kim? / Sadhguru Türkçe 27


Depresyonun ne olduğunu anlamanı istiyorum. Kendini kötü hissettiğinde içinde ne olur? Aslında, olmasını istediğin bir şey vardı ve olmadı. Birinin ya da bir şeyin senin yolunda olmasını ya da dünyanın ya da kaderin senin tarzında olmasını bekliyordun ve olmadı. Başka bir deyişle, sadece olmuş olana karşısın; hepsi bu. Belki bir kişiye karşısın, belki bir duruma karşısın ya da belki hayatın kendisine karşısın. Dolayısı ile depresyon daha da derinleşecek demektir.

Neden bir şeye karşısın? Sadece işler yolunda gitmediği için. Neden bütün dünya senin yoluna gitsin ki? Lütfen şunu bil, dünya sana göre gitmez. Ya Yaradan'a inancın yok ya da kabullenmiyorsun ya da her ikisi birden ve aşırı hassas bir egon var. Bu yüzden de depresyona giriyorsun.

Depresyon seni alaycı yapar ve kendine derinden zarar verir. Depresif insanlar sadece ama sadece kendilerine daha fazla zarar verirler. Öldürmenin mutlaka fiziksel katletme anlamına gelmesi gerekmez. Dışarı çıkan ve birini öldüren bir adamın bile egosu o kadar hassas değildir  - depresif bir adamın egosu kadar beslenmeye ihtiyacı yoktur. Şiddetli adam bir şekilde sakinleşebilir. Belki daha önce tanık olmuşsundur; insanlar kavga ettiğinde, biraz bilgeliğe sahip bir adam onlara ​​doğru gelir ve güzel idare ederse, az önce birbirini öldürmeye çalışan insanlar kavgayı bırakıp arkadaş olurlar ve samimi bir şekilde uzaklaşırlar. Ancak depresyondaki kişi için durum böyle değildir. Bunu ömür boyu taşıyacak gibidir. Bilinçli olsun ya da olmasın bu insanlar bıçaklarını bilemeye ve kendi kalplerini kesmeye devam ediyorlar.

Şimdi... Peki, içinde incinebilecek ne var? Vücuduna bir sopayla vurursam, bedeni incinir; bu farklı. Ama, içinde incinen nedir? Akıl ve iç doğa zarar görmez. İncinen sadece egodur. Ama, "gelişmek, yükselmek, ilerlemek istiyorum" dersen, egonu ayaklar altına aldın ve bunun ötesine geçtin demektir.

Herkes, buraya dikkat et lütfen herkes, herhangi bir duyguyu yaşamında itici bir güce dönüştürebilir. Üzüntün sana eksik olduğunu hatırlatıyorsa, bu iyidir; gelişmek için üzüntünü kullan. Bu üzüntüyü öfkeye mi yoksa sevgi ve merhamete mi dönüştürmek istiyorsun? Üzgün ​​olduğunda şefkatli olmak diğer zamanlara göre çok kolaydır. Zaten eriyen türden bir enerjidir; seni nihai iyiliğine götüren daha fazla çözülme için kullanabilirsin üzüntüyü. Ama üzüldüğünde, sinirli ve öfkeli olursan, tüm dünyanın yanlış olduğunu düşüneceksen, bu aptallıktan başka bir şey değildir.

Şu anda insanlarla ilgili talihsiz gerçeklik, insanlıklarının ancak yaşam tarafından yaralandıklarında işleyeceğidir. Çoğu insan için, üzüntü ve acıyı bilmeden olgunluk gerçekleşmez. Acı olmadan kendileriyle ve çevrelerindeki herhangi biriyle neler yaşadıklarını asla anlamazlar.

Tevhid bilinci ile yaşamak; beden, zihin ve enerjiler düzeyinde dengeli olmak demektir. Fiziksel, zihinsel ve enerji bedenlerinde gerekli denge ve coşku sağlanırsa mutlu olmak çok doğaldır. Mutlu bir varlıkta ise depresyon asla var olamaz.

İşte çok yanlış bir soru ve yaklaşım: Mutluluk doğal ve doğamızdan ise depresyon da doğal olamaz mı? Depresyonun doğal bir süreç olduğunu ilan ettiğinde, çıkış yolunu kapatırsın. Çocukken neşe duymak senin için doğaldı, ve depresif olmamak da... Depresyonun doğal olduğunu asla beyan etme. Depresyon, içindeki hayatın coşkusunu sürdüremediğin anlamına gelir. Vücudunu bile etkiler. Depresyondaysan, fiziksel bedenin bile başarısız olur. İçindeki hayat coşkulu değilse, alçaldı ve coşkusunu yitirdi çünkü onunla doğru şeyi yapmıyorsun demektir. İçine çok fazla dış saçmalık dayatıyorsun. Yaşam enerjini yüksek tutmak için ise hiçbir şey yapmadın demektir.

Depresyon bir tür ıstıraptır. Eğer bir ıstırap haline geldiysen ve bir coşku, bir neşe olmadıysan, bunun nedeni yaşam enerjinin büyük bir kısmının bilinçli olarak değil, zorunlu olarak gerçekleşmesidir. Dış durumlara bir tepki olarak gerçekleşiyor demektir. Bu bir kez kompülsif olarak başladığında, depresyona girmek artık çok normaldir, çünkü dış durumlar asla kontrolünde ve asla yüzde yüz senin istediğin gibi değildir. Dünyada çok fazla şey oluyor; kompülsif tepki verirsen, kaybolmak ve sefil olmak doğaldır. Hayata ne kadar maruz kalırsan, o kadar mutsuz olursun.

İnsanlar pek çok şekilde ruh hallerinde depresyona neden olabilirler. Değerli olduğunu düşündükleri şeyi onlardan alırsan depresyona girerler. Özellikle varlıklı toplumlarda pek çok insanın yaşadığı trajedi, her şeye sahip olmalarına rağmen hiçbir şeye sahip olmadıklarını hissetmeleridir. Depresyon, bir yerlerde, belli bir umutsuzluğun ortaya çıktığı anlamına gelir. Hindistan'daki çok fakir bir köye gidersen, gerçekten fakir ama neşeli yüzler göreceksin, çünkü yarın daha iyi olacağını umuyorlar. Zengin toplumlarda bu umut gitti. Depresyon başladı çünkü harici olarak kullanılabilen her şey gereğinden fazla düzeltildi.

Fakir bir adam, "Yarın yeni bir çift ayakkabı alırsam her şey yoluna girecek" diye düşünebilir. Yeni bir ayakkabı alırsa, ümidi olduğu için yüzünde büyük bir sevinçle bir kral gibi yürüyecektir; çünkü onun dış dünyasında bu ayakkabı gibi düzelmemiş şeyler hala var. Zengin toplumlarda, dış sabittir, her şey var ve yerli yerindedir, ancak içerisi sabit değildir, bu yüzden umutsuzluk ve depresyon var olur. Yiyecek var, barınma var, giyim var, her şey var ama yine de yanlış bir şeyler var. Sadece bunun ne olduğunu bilmiyorlar.

Dışarı için çalışırken, içini de tamir etmelisin. O zaman dünya çok güzel olur. Manevi süreç dediğimiz şey tam da budur: Sadece hayatının nesnel yönünü sabitlemek değil, aynı zamanda kim olduğunun öznelliğine dikkat etmek.

Çok güçlü duyguların yoksa veya bir şey hakkında çok yoğun düşüncelerin yoksa depresyona giremezsin. Senin için çalışan değil, sana karşı çalışan düşünceler ve duygular üretiyorsun. Yani kendinde depresyona neden olacak kadar güçlüsün aslında. İnsanların rahatsızlığı için herhangi bir endişe duymadığım ya da şefkat eksikliğinden dolayı söylemiyorum bunları, insanların başına gelenlerin doğası bu olduğu için anlatıyorum.

Depresyonların çoğu kendi kendine icat ettiğin şeylerdir. Bazı patolojik sorunları ayrı tutmakla birlikte, hemen hemen herkes deliliğe sürüklenebilir, çünkü akıl sağlığı ile delilik arasındaki çizgi oldukça ince. İnsanlar ise bunu zorlamaya devam ediyor. Öfkelendiğinde, çizgiyi zorluyorsun mesela. Akıl sağlığının sınırlarını zorluyorsun ve belirli bir süre deliliğe giriyor ve geri dönüyorsun.

Hayatında hastalanmak için eskilere dayanan birçok teşviklerin var. Çocukluğundan beri, yalnızca hastalandığında maksimum ilgiyi gördün. Mutlu olduğunda, yetişkinler seni azarladı. Sevinçle ciyakladığında, sana kızdılar. Ama hastayken “agucuk, bugucuk” yaptılar :). Çocukken fiziksel hastalık iyiydi çünkü annen, baban ve çevrendeki herkesin ilgisini çekerdin. O gün okul da olmazdı değil mi? :). Yani fiziksel olarak hastalanma sanatını öğrendin. Ama evlendikten sonra, akıl hastası olma sanatını öğrendin :). Dikkat çekmek istiyorsan, bir köşeye oturup depresif davranabilirsin ve hop! ilgi hemen gelir. Kendine dikkat et lütfen, bu oyunu oynamaya devam edersen, bir gün çizginin bu tarafına geri gelemeyebilirsin. O günden sonra doktorlar "agucuk, bugucuk" yapmak zorunda kalabilir :).

Fiziksel aktivite, sistemdeki kimyasal dengeyi sağlamanın çok önemli bir parçasıdır. Son birkaç kuşakta fiziksel aktivitemiz önemli ölçüde azaldı. Bu nedenle sistemdeki kimyasal dengeyi sağlamak da zorlaştı. Depresyon bunun sadece bir tezahürüdür. Bazıları bir köşede oturup somurtuyor. Bipolar olan diğerleri şiddete başvurabiliyor. Yaygın yaklaşım, onları kimyasallar, tabletler veya enjeksiyonlarla sakinleştirmektir. Bu, bireyin potansiyelini yok etmek demektir.

Denge kurmanın en basit ve en iyi yollarından biri, ideal olarak erken yaşlardan itibaren doğal bir ortamda çok sayıda fiziksel aktivitedir. Diğer bir özellik ise, doğanın beş elementiyle bilinçli olarak temas halinde olmaktır - toprak, su, hava, güneş ışığı veya ateş ve uzay yani Akaşa. Bir faktör de yediğin yiyeceklerin türüdür - aşırı işlenmiş gıdalardan kaçınılmalıdır.

Özetlemek gerekirse, depresyonun yükselişi esas olarak değişen yaşam tarzlarından kaynaklanmaktadır. Çok fazla yemek yeme, yetersiz aktivite, doğaya maruz kalmak yok, beş elementle  temas yok, duygusal güvenlik yok ... Bunlar, depresyonun bugün dünyada bu kadar yaygın hale gelmesinin ana nedenleridir. Bu hususlarla ilgilenirsen, depresyon ve diğer ruhsal bozuklukların görülme olasılığını sıfıra çok yakın bir seviyeye getirebilirsin.

Blogger tarafından desteklenmektedir.