Header Ads

Yemek Hayattır, Diğer Canlılar Bizim İçin Kendi Yaşamlarından Vazgeçiyor / Sadhguru Türkçe 29



Ne tür bir yemek yediğin, onun hakkında ne düşündüğüne veya değerlerin ve etiğine değil, bedenin ne istediğine bağlı olmalıdır. Yemek vücutla ilgilidir. Vücuduna ne tür yiyeceklerle gerçekten mutlu olduğunu sor. Farklı yiyecekler dene ve yedikten sonra vücudunun nasıl hissettiğini gör. Vücudun çok çevik ve enerjik hissediyorsa, bu vücudun mutlu olduğu anlamına gelir. Vücut uyuşuk hissediyorsa ve uyanık kalmak için kafein veya nikotin pompalanması gerekiyorsa, vücut mutlu değildir.

Vücudunu dinlersen, sana ne tür yiyeceklerle mutlu olduğunu açıkça söyleyecektir. Ama şu anda zihnini dinliyorsun. Zihnin her zaman sana yalan söylemeye devam ediyor. Daha önce sana yalan söylemedi mi? Bugün sana "işte bu" diyor. Yarın, dün inandığın şey yüzünden kendini aptal gibi hissettirecek. ona uymaya bırakıp sadece vücudunu dinlemeyi öğrenmelisin.

Vücudunu dinlemeyi öğrenmek belli bir miktar dikkat gerektirir. Buna sahip olduğunda, ne yiyip ne yemeyeceğini bileceksin. Her yaratılmış bilir. İnsan türünün gezegendeki en zeki olması gerekiyor, ama ne yiyeceğimizi bile bilmiyoruz :).

Vücudunun en rahat olduğu, beslenmek için mücadele etmesine gerek olmayan yiyecekleri yemelisin. İşini doğru bir şekilde yapmak veya düzgün çalışmak veya herhangi bir faaliyeti doğru bir şekilde yapmak istiyorsan, vücudunun rahat olması son derece önemlidir. Ahlaki açıdan bakmıyorum. Sadece sistem için neyin uygun olduğuna bakıyorum.

İçine giren yemeğin kalitesi açısından, kesinlikle taze ve çiğ yiyecekler sistem için pişmiş yiyeceklerden çok daha iyidir. Sadece dene ve canlı formunda yemek yediğinde ne kadar büyük bir fark yaratacağını göreceksin. Buradaki fikir, mümkün olduğunca çok canlı yemek yemektir; çiğ, pişmemiş haliyle ne tüketilebilecekse. Canlı bir hücre, yaşamı sürdürmek için her şeye sahiptir. Canlı bir hücre tüketirsen, sistemindeki sağlık duygusunun bildiğin her şeyden çok farklı olacağını göreceksin. Yemek pişirdiğimiz zaman içindeki hayatı bitiririz. Bu yıkım sürecinden sonra yemek yemek, sisteme aynı miktarda yaşam enerjisi vermez. Ama canlı yemek yediğinde, sana farklı bir canlılık seviyesi getirir. Kişi diyetine en az yüzde otuz ile kırk arasında canlı besin katarsa; filizler, meyveler ve canlı koşullarda tüketilebilecek her türlü sebze, göreceksin ki, bu senin içindeki yaşamı çok iyi sürdürecektir.

Yediğin yemek hayattır. Diğer yaşam biçimleri, bizim yaşamımızı sürdürmek için yaşamlarından vazgeçiyor. Hepsi için büyük bir minnettarlıkla yiyebilirsek, o zaman yiyecekler içimizde çok farklı bir şekilde davranacaktır.

Diğer bir konuya gelirsek; ister bir bitki ister bir hayvan ye, bu yine de şiddettir. Bugün bitkilerin de aynı derecede hassas olduğunu gösteren önemli belgeler var. Çığlık attıklarını gösterecek yeterli kanıt var artık.

Duymuyorsun, hepsi bu. Ağaçlar arasında bile. Diyelim ki burada on bin ağaç var ve bir fil gelip bir ağacın yapraklarını yemeye başladı. Bu ağaç, türünün diğer tüm ağaçlarına bu şekilde yenildiğine dair anında mesajlar gönderecektir. Dakikalar içinde fil diğer ağaçlara giderse, bütün ağaçlar yapraklarında belli bir miktar zehirli madde üretmiş olur ve fil yaprakları yemeye çalıştığında, tadı acıdır ki onları yemeden uzaklaşır. O kadar hassastır aslında bitkiler.

İster meyve ister sebze kopar, ister bir hayvanı kesip ye, hepsi acımasızdır. Sadece gerekli olduğu ölçüde ve bunu biraz hassasiyetle yapmalıyız. Şu gurme olma fikrinden vazgeçmeliyiz. Hepimiz yemek yemeliyiz; aksi takdirde bu defa kendi vücudumuz için acımasız olur. Ancak gıdayla özdeşleşmek doğru değildir çünkü bu sadece kendimizi beslemekle kalmayıp, şımartacağımız anlamına gelir. Bir yaşam olarak kendimizi besleme hakkına sahibiz, çünkü dünyadaki yemek döngüsü böyle, ama başka bir hayatı, sadece zevk için boş yere alma hakkımız yok. Bu hayatı beslemeye hakkımız var ama başka bir can almaktan zevk almaya hakkımız yok. Kendine gurme falan deme, çünkü yiyecek asla kimlik haline gelmemelidir. Yaşamak ve beslenmek için verilen anda yememiz gereken her şeyi yiyeceğiz, sadece bu.

Tevhid bilinci, bedeni ve zihni iki farklı varlık olarak tanımlamaz. Sadece genel olarak zihin dediğimiz şey, belirli bir miktarda hafıza ve zekadır. Beyinlerimiz vücudumuzun bir parçasıdır. İnsanlar genellikle beynin sadece düşünce sürecini yönettiği için her şey olduğunu düşünür. Ama beyin ve vücudun geri kalanı arasında, hangisi daha fazla hafıza ve zekaya sahip? Dikkatlice bakarsan, vücudunun hafızası milyonlarca yıl öncesine gider. Atalarının nasıl olduğunu açıkça hatırlıyor. Zihin bu tür bir anıya sahip olamaz. Zeka söz konusu olduğunda, tek bir DNA molekülünde olup bitenler o kadar karmaşıktır ki tüm beynin bunu çözemez. Fiziksel bir beden vardır ve zihinsel bir beden vardır ama vücudun her tarafında akan bir zeka ve hafıza vardır.

Batı'da çok sayıda insan hayatlarının bir noktasında antidepresan alıyor. Yediğimiz yiyeceklerin zihin üzerinde büyük etkisi vardır. Ortalama bir Amerikalının yılda 200 kilo et tükettiği söyleniyor. Bunu 50'ye düşürürsen, insanların % 75'inin artık antidepresana ihtiyacı olmayacağını söyleyebilirim. Çölde veya ormanda isen et hayatta kalmak için iyi bir besindir. Bir yerde kaybolursan, et sana konsantre beslenme sağladığı için devam etmeni sağlar. Ancak başka seçenekler varken yediğin günlük bir yemek olmamalıdır, en azından her gün olmamalıdır.

Antidepresan kullanan insanları bilinçli bir vejetaryen diyetine koyarsan, yaklaşık üç ay içinde, çoğunun artık ilaçlarına ihtiyacı kalmayacaktır. Bunu kendi tecrübelerimizde, daha önce birçok insanda gördük.

Blogger tarafından desteklenmektedir.