Header Ads

Epifiz Bezi Normalin Çok Ötesinde Bir Tutarlılık Seviyesi / Joe Dispenza Türkçe 21


İleri seviye çalışmalar yaptığımız dönem "Plasebo Sensin" adındaki diğer kitabımı yazdım ve bu iş benim ciddi anlamda farklı yönlerde düşünmeme neden oldu. Birine bir şekerden hap, tuzlu su enjeksiyonu verirseniz ya da sahte ameliyat, numaradan tedavi yaparsanız, bu insanların mühim bir yüzdesi gerçekten ilaç aldıklarını, tedavi gördüklerini düşünüp inanabilir ve buna "teslim" olur. Sonra da otonom sinir sistemlerini ilaç sanıp içtikleri şeyin aynını üretecek kimyasal eczanelerini yapmak için programlamaya başlarlar. 

Onları iyileştiren şey içlerinde miydi? Bedenin doğal şifalanma yeteneği miydi?  O halde placebonun ardındaki bilimi anlarsanız bunu insanlara öğretebilir misiniz? Bir insan şekerden hap içse ve doktor bunun parkinson hastalığı  ya da ağrı için yeni bir ilaç olduğunu söylese, o insan bu hapın kendisini iyileştireceğine inanıp buna şartlanırsa, içtiği hap o an bir olasılıklar sembolü gibi işlev görür. "İyileşebilirim" diye düşünmeye başladıkları an kuantum alanında yeni bir olasılık seçerler. 

Ve sonra da o düşünceyi; minnettarlık, ilham, heveslenme ya da iyimserlik gibi yüksek bir duygu ile birleştirirler. Net bir niyeti yüksek bir duygu ile birleştirdiğinizde sadece var oluş durumunuzu değil aynı zamanda biyolojinizi de değiştirirsiniz. Ve otonom sinir sisteminizi farklı bir şekilde programlarsınız. Sadece biyolojinizi, sinir devrelerinizi ve geninizi değil, enerjinizi de değiştirirsiniz. 

Ve kalbiniz duygusal ya da enerjik durumu yönetebilecek o alanı, niyeti, düşünceyi üretmeye başlıyor. İnsanlar da onunla birlikte frekanslarını değiştiriyor. 

Ve ben de insanlara harici bir madde vermeden bunu yapmayı öğretebilir miyiz diye düşündüm. Bunun yanıtı: Evet. Çünkü şekerden hapa ihtiyacınız yok. İnsanların bunun nasıl düzgün işlediğini anlarsa, tek ihtiyaçları net bir niyette bulunmak. Yüksek duygular yaratıp var oluş durumlarını değiştirmek. 

Ve artık dünyanın her yerinde, bütün kültürlerde hızla iyileşen çok sayıda hasta görüyoruz. Ve bu da beni bugün bulunduğumuz noktaya yönlendiriyor. Topladığımız bütün veriler  sadece kişiliğimizi, kişisel gerçekliğimizi, bedenlerimizi, hayatlarımızı değiştirmeye değil bütün bunları yanı sıra aynı zamanda uyanık ya da uykuda olmadığımız, rüya görmediğimiz ama başka bir yerde olduğumuz, doğaüstü deneyimler yaşadığımız o mistik anlara başlama yeteneğimize erişebileceğimizi kanıtlıyor. Bu doğaüstü anda eski benliğinizin ötesine geçiyorsunuz. 

Bu nedir? Ve bunlar nasıl çalışıyor? Ve biz de öğrencilerimize kelimenin tam anlamıyla mistik deneyim yaratan beyin ve bedendeki örtülü sistemleri etkin hale getirmeyi ve o örtülü sistemlerin ne olduğunu, nasıl çalıştıklarını, kuantum fiziğinin biyolojimizle nasıl kaynaştığını öğretmeye başladık. 

Yani beynin "epifiz bezi" adı verilen özel bölgesinde ve beynin arkasındaki telsiz alıcısı olan minik antenin nasıl etkin hale getirileceğine dair çalışmalara başladık. Bu alıcı serotonin ve melatonin gibi belli sinir taşıyıcılarını toplamaya ve mistik şeyler oluşturmak için onların gelişmiş versiyonlarını salgılamaya başlar. Bu da kişinin duyularını kullanmadan duyusal bir deneyim yaşamasında, zihninde canlandırdığı görüntünün ve deneyimin geçmişte dışarıda yaşanmış her deneyimden daha gerçek olduğunu fark etmesine yol açar. 

Peki, bunun etkisi nedir? Şayet bir kişi, ihanete veya şoka maruz kalmışsa ve bu deneyim beyninde nörolojik olarak yer etmiş, bedenini duygusal olarak şartlandırmışsa, yanlış gene sinyal göndermeye başlayan işte bu deneyimdir. Oysa insanların neşeli, mutlu, heyecanlı anları da vardır. Ve bunlar ihanetten daha güçlüdür. İçlerindeki değişimi hissederler, resimler çok gerçektir. Ve bu iç deneyim tam anlamıyla geçmişi temizlemeye başlar. 

Peki bunun yan etkisi nedir? İnsanların bedenlerinde gerçek gibi görünen bazı içsel olayların sonucu olarak anlık iyileşmeler gördük. Bir kez değil, iki kez değil, 10 kez değil, 50 kez değil... Biz bunu yüzlerce kez gördük. Ve biz de bu mistik deneyim sırasında beyin taramalarını incelemeye başladık. Ve beynin enerji tarafından değiştirilerek aşırı bilinçli ve aşırı uyarılmış bir duruma girdiğini gördük. Normal diyemeyeceğimiz, normalin çok ötesine geçmiş bir tutarlılık seviyesi görürüz. Bir anda otonom sinir sitemi aktif hale gelir ve epifiz bezi de harekete geçer. Epifiz bezinin de aktif olduğunu görebilirsiniz. 

Derken bir anda, arka arkaya, defalarca gördüğümüz bu modeli ön görebileceğimizi ve yeniden oluşturabileceğimizi fark ettim. 

İnsanlar sağlıklı olmayı, zengin olmayı, kariyer sahibi olmayı, yeni bir ilişki istediklerini düşünüyorlar. Yanılgı da burada. Asıl istedik leri: "bir şey" olmak. Mesele bu değil, mesele kim olacağınız. Ve olmak bir bütünlük düzeyidir. Nörolojik, biyolojik, kimyasal, hormonal, genetik olarak ne kadar bütün olursanız kalp ve zihin içinde de o kadar bütünsünüzdür. Her şeye sahip olduğunuzu hissedersiniz.  Artık eksiklik ya da ayrılık hissetmezsiniz ve bu da aslında yaratım için mükemmel bir yer haline geliyor. 



Blogger tarafından desteklenmektedir.