Header Ads

Kalp Beyin Tutarlılığı Günlük Hayatta Ne İşe Yarar? / Joe Dispenza Türkçe 31


Beyin ve kalp tutarlılığının birleşimi kişinin enerjisini değiştirir ve insanların enerjisi değiştiğinde hayatları değişir. Enerji kalbe ulaştığında da enerjiyi beyne doğru yükseltmeye başlar ve artık beyin açılmaya başlar. 

Bu birleşmenin var olduğunu kanıtlamak için ölçümler yaptık. Böylece öğrencilerimizin kendi kendilerini dengeleyebilmeleri için belli bir kalp uyumunu uzunca bir süre sürdürüp sürdüremediğini ve hayatlarına geri döndüklerinde bu alanda kalp bezi, stres ve hayatta kalma durumunda tutan duygulara karşı normal zamanlardan daha kısa bir tepkisizlik dönemi geliştirip geliştirmediklerini görmek istedim. Mesele tepki vermek değil, tepki verme süremizdir. 

Kısaca, insanların bu tür kalp tutarlılığı yaratarak ve onu sürdürerek ve bunu uzunca bir süre yaparak yeni bir gelecek yaratmaları mümkün olabilecekti. Bu yaratıcı merkez, enerjinin bizi alana bağladığı yerdir. İnsanlar tüm kalpleri ile yansıttıkları bir geleceğe inanırlarsa, niyet daha açık ve etkin olur. Öğrencilerimizin bunu yapıp sürdürmesi  için binlerce kalp atım hızı ölçümümüz var.  Bunun sonucunda sinir taşıyıcılarını ölçmeye başladık. Ve öğrencilerimizin beyninde ve kalbinde, dört gün içinde oksitosin gibi aşk kimyasallarının, serotonin, melatonin seviyelerinin arttığını gördük. 

Daha sonra bir kişinin stres hormonu olan kortizolün yerine minnettarlık ya da sevgi gibi yüksek bir duyguyu koyduğu zaman bağışıklık sistemlerini açıp açmadığını görmek için bazı ölçümler yapmaya başladık. Diğer bir deyişle, kortizol acil bir durum için tüm enerjimizin gitmesi demektir. Ve bu olduğunda, iç ortamımızda büyüme ve onarım için hiç enerji kalmamasıdır. Tüm enerji dış ortama gider. 

Bu yüksek duyguları geliştirdiklerinde, bağışıklık sistemini güçlendirmek için genlere sinyal göndermeleri mümkün müdür? O dört günde, insanların sadece korkunun, düşmanlığın, öfkenin, üzüntünün yerine keyif, ilham, sevgi, minnettarlık ya da takdiri koyduklarında bağışıklık sistemlerinin %40 güçlendiğini gördük.

Ayrıca daha sonra genetik ifadeye de bakmaya başladık ve bir gen analizi yaptık. Dört gün içinde insanların sekiz yeni ortak gene sinyal gönderdiğini bulduk. Yeni deneyimler sonucu "nörojenez" olur yani yeni nöronlar oluşur. Kök hücreleri uyaran genler, hasarlı dokulara giden ve onları onaran herhangi faydalı ve işlevsel bir hücre haline gelebilir. O gene işaret verilmiştir. Bu gen ömrü uzatan ve yaşlanmayı geciktiren "oksidatif stres geni"dir. Ayrıca hücreye daha fazla bütünlük ve yapı veren ve daha tutarlı ışık ve bilgi gönderen "mikrotubulus geni" vardır. Bunlar kanser oluşumunu ve tümörleri bastıran iki gendir. Ve hipofiz bezi, tiroid ve pankreasta dengeyi sağlayan genler de var. 

Hah! İnsanlar dört gün içinde kendilerinin genetik mühendisi oldu. Ve ben tüm dünyada sıradan insanların yaptığı sıra dışı şeylerin burada görmeye başladığımız şifalanma ile örtüşmesini gördüm. İnsanların bu işte uzmanlaşması sonucunda, formül daha da beceriye dönüştü. Artık beyin dalgalarını 4,5,ya da 9, 12 saniyede değiştirebiliyorlardı. Analitik zihinlerinin ötesine geçmede de ustalaştılar. 

Aynı şekilde ilk iki ileri seviye çalışmalarımızda, öğrenci grubumuzun %80'inin beyinlerinde %90'dan fazla olumlu değişim gördük. Bu çok büyük bir istatistik, çok önemli. Telomerleri yani DNA'mızın ucundaki biyolojik yaşımızı belirleyen küçük ayakkabı bağcıklarını ölçtük. Ve 60 gün, haftada 5 gün meditasyon yapan insanların %74'ünün telomerleri uzadı. Bizzat gördük. Bu da yaşamlarını belli bir dereceye kadar uzatmaları demektir. Peki, bunu uzunca bir süre yaparlarsa, genetik yazgılarını değiştirebilirler mi?



Blogger tarafından desteklenmektedir.